HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin grup toplantısında konuşuyor. Buldan'ın konuşmasından başlıklar şöyle: 

"10 Ekim’de yaşamını yitiren 103 canımızı bir kez daha saygıyla anıyorum. Suruç’ta da yaşamını yitirenleri saygıyla anıyorum. 10 Ekim’i unutmadık, unutmayacağız.

Bu zihniyeti Dersim’den, Maraş’tan, Çorum’dan, Gezi’den, Deniz Poyraz’ın katledilmesinden çok iyi tanıyoruz. Katillerin Ankara’ya kadar gelmesine göz yumanlar, izleyenler bu katliamın baş sorumlularıdır.

Bu ortaklık sadece katliamlarda değil sorumluların gizlenmemesinde de devam etmektedir. 6-8 Ekim protestolarında büyük çoğunluğunu partililerimizin oluşturduğu onlarca insan paramiliter güçlerce katledildi. Paramiliter güçlerin kimin olduğunu dönemin hükümeti biliyor.

Kumpas bir dava açtılar. Bu kumpasçılar aynı zamanda Suruç ve Gar’ın da mimarları. Suruç davasında da görüyoruz mahkeme heyetinin tutumu sorumluları yargılamaktan uzak durmaktadır.

10 Ekim anmasında tıpkı katliamda sırasında olduğu gibi gaz sıktılar, bir kez daha gözaltına aldılar, mabet ağaçlarına dahi tahammül gösteremediler. IŞİD’in lanetlenmesinden rahatsız olanlar bir kez daha suçüstü yakalanmışlardır. Vazgeçmeyeceğiz. Bütün boyutlarıyla açığa çıkması için hakikat mücadelesinden vazgeçmeyeceğiz. 

Cezaevlerindeki hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele korkunç bir boyuta ulaşmış durumdadır.

12 Eylül darbeci, işkenceci ruhu yeniden varlık göstermektedir, bu mirası sahiplenen AKP iktidarının kendisidir.  Son günlerde denetim adı altına kâğıt toplama işçilerine baskın düzenlenmektedir.

İktidar katı atık toplama işini yandaş şirketlere devrederek bu alanı yeni bir rant alanına çevirmenin hazırlığını yapmaktadır. İktidar, çöpten geçinen kâğıt işçilerinin ekmeğine açıkça göz dikmiş durumdadır.

Kurduğunuz üçkâğıt ekonomisiyle ülkeyi soyup soğana çeviren sizin iktidarınızdır. Yurt dışına para kaçıran yandaşlarınıza bakarsanız eğer haksız kazanç sağlayanların kimler olduğunu görürsünüz. Siz de bunlara ortaksınız. Hırsızlığın, talanın, rantın yönetim biçimi haline geldiği bu ülkede kâğıt toplayıcıları bu ülkenin yüz akıdır. Çünkü onlar çalmıyorlar.

Bunlar 19 yıllık iktidarlarında yolsuzlukla  adeta rönesans yaptılar. Vergi kaçıranlar hayırsever, barınmak için yurt talep eden öğrenciler terörist öyle mi?

Markete gidiyor, halkın aklıyla alay edercesine fiyatlar gayet uygun diyor. Cebinde saray bütçesiyle değil de asgari ücretle her gün markete git bakalım fiyatlar uygun mu değil mi görürsün.

Tıkır tıkır işleyen talan düzenidir.  Tek adam rejimi budur. Halk çaresizlik içinde hayatta kalma mücadelesi vermektedir. AKP’li Kâğıthane Belediyesi zabıtaları bir seyyar satıcıyı linç etmeye kalmaktadır. Benzer uygulamalar İzmir’de de yaşanmaktadır. Bunlar haramilerin iktidarıdır. Halkı kara bir kış bekliyor.

Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine saldırıyorlar ve tutukluyorlar, Boğaziçi yerleşkesini ranta açmanın plan, projesini yürütüyorlar. Bu iktidarın eğitimle sorunu var.  Yazlık - kışlık saraylar yapacağınıza yurt yapsaydınız. Yandaş şirketiniz Rönesans’ın  yurt dışına kaçırdığı vergi 210 milyon dolar, sadece bu parayla bile 80 bin öğrenciyi barındıracak yurt yapılabilirdi. Öğrencilerin de emekçi halkın da sizin çürük düzeninizle sorunu var.

Güç kaybettikçe savaşa sarılan bir iktidar var. ‘Suriye’de gerekeni yapacağız’ diyerek yine savaş çığırtkanlığına başladılar. Bu iktidar hem uluslararası arenada itilip kakıldığında savaşa sarılmakta.  Ekonomi çökmüş iktidar savaş diyor, halk seçim diyor, iktidar savaş diyor. Halk ‘Artık yeter’ diyor.

HDP'ye inanın.

İktidar kadının adını silmek için dört koldan kazanımlarımıza çentik açmaya çalışmaktadır. 18 yaşındaki İpek Er’e cinsel saldırıda bulunan serbestçe dolaşmaktadır. Peki kime dava açılmakta? Sevgili Ezgi Mola, Farah Zeynep Abdullah gibi sanatçılar hakkında ifade özgürlüğü haklarını kullanarak kadınların intihara sürüklendiği, faillerin cezasızlıkla ödüllendirildiği bir ülke istemediklerini söyledikleri için bu kadınlara dava açılmaktadır."