Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, test pozitiflik oranının çok yükseldiğini kaydederek "Böyle giderse sağlık sistemi çok zorlanacak" dedi ve "Eylül'de okulları nasıl açacağız diye kara kara düşüneceğiz" uyarısında bulundu.

"HEM İSTANBUL'DA HEM DE ÜLKE GENELİNDE CİDDİ BİR ARTIŞ VAR"

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, salgının seyrine ve aşılanma oranlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. “Böyle giderse Temmuz-Ağustos aylarının çok sıkıntılı geçebilir ve özellikle Delta varyantın hızının kesilebilmesi için iki doz aşılama ve kişisel korunmayı sürdürme daha da önem kazandı" diyen Yavuz, hem İstanbul’da hem de ülke genelinde ciddi bir artış olduğunu kaydetti.

"KAPALI ORTAMLARDA BULUNMAYIN" TAVSİYESİ

Prof. Dr. Yavuz, “Hem test pozitiflik oranında hem başvuru sayısında ciddi artış var. Bizim kendi merkezimizde test pozitiflik oranı yüzde 10’u buldu neredeyse. Çok yüksek bir oran bu. Herkesin, özellikle aşısız olanların, kalabalık ortamlara girmemesini, iki doz aşısı tamamlanana kadar özellikle kapalı ortamlarda bulunmamasını tavsiye ediyorum” uyarısında bulundu.

“İKİ DOZ AŞIDA YÜZDE 50 OLSAK BİLE RAHATLARDIK”

En az yüzde 25 oranında iki doz aşılamayı tamamlamış olan ülkelerde ölüm oranlarının dramatik bir şekilde düştüğünü vurgulayan Prof. Dr. Yavuz şöyle konuştu: “Mesela Delta pikini bizden önce yaşayan İngiltere’de vaka sayıları 50 binleri buldu. Ama ölüm oranları gerçekten çok çok düşük. Türkiye’de çift doz aşılanma oranı eğer yüzde 50 olsaydı, daha rahat olabilirdik. Ama şu anda yüzde 25’lerdeyiz."

"DELTA'YA ETKİ EDEBİLMESİ İÇİN HERKESİN İKİ DOZ AŞISINI OLMASI GEREKİYOR"

"O kadar rahat olamıyorum, yani sistem zorlanmaz, hastanelerde sıkıntı yaşamayız diyemiyorum maalesef. O nedenle Temmuz-Ağustos boyunca aşılanmanın yanı sıra bireysel önlemlerin de çok önemli olduğunu düşünüyorum. Delta’ya etki edebilmesi için herkesin iki doz aşısını olması gerekiyor. Aşılar çok çok etkili. En en önemlisi de ağır hastalığı ve ölümleri engellemekti ve yüzde 90’lara varan etkinliği var bu konuda aşıların."

"AŞILARIN HEPSİ ETKİLİ"

Sadece İngiltere’de aşılanma sayesinde 30 bin kişinin hayatının kurtulduğunu söyleyen Prof. Dr. Yavuz, “Aşılar 30 bin ölümü engellemiş durumda İngiltere’de. Bu inanılmaz bir rakam. Yine 8 milyon hastaneye yatışı engellemiş. Yani aşılar etkisiz diyebilmek için ya çok cahil olmak gerekiyor, ya da en iyi niyetle konuyu hiç bilmemek gerekiyor. Aşıların hepsi etkili" dedi.

"BU TAMAMEN AŞILAMANIN FARKI"

İngiltere’de Şubat Mart’ta yaşanan pikte, günlük 1000’in üzerinde ölüm olduğunu kaydeden Yavız, "Şu anda günde 50-60 ölüm oluyor en fazla, ki aynı vaka sayılarına rağmen. Bu tamamen aşılanmanın farkı. Yine İsrail’de, günlük vaka sayısı çok yükselmedi. İngiltere’den daha fazla aşılama yaptı İsrail. Günlük vaka sayıları 10 binlere çıkarken o kadar düşük nüfusuna rağmen; şu anda 2 bin civarı bu sayı ve hastalananlar da genellikle küçük yaş grubu. Yine ölüm oranları da çok düşük, 1 kişi falan ölüyor şu anda İsrail’de" ifadelerini kullandı.

"HERKESİN AŞILI OLMASINI İSTİYORUZ"

Elimizde etkili aşılar olduğu halde iki doz aşılanma oranlarında istediğimiz noktaya ulaşamadığımızı söyleyen Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, aşı zorunlu olmalı mı tartışmalarına da kesin bir dille yanıt vererek “Herkesin aşılı olmasını istiyoruz, gerçekten bunu ikna ederek yapmak en güzeli. Ama şu anda acil bir durum var. Delta çok bulaşıcı ve elimizde aşı da var. Bu nedenle hızla bizim aslında aşılanmayı artırmamız gerekiyor. Belli meslek gruplarında aşının zorunlu olması gerektiğini düşünüyorum ben. Öğretmenler, sağlık çalışanları gibi. Bunlarda kesinlikle zorunlu olması lazım" dedi.

"PCR TESTİNİ GÖSTERME ZORUNLULUĞU OLACAK"

Sosyal ortamlarda bulunmak isteyenler için de önerilierde bulunan Yavuz, "Diyelim ki toplantı yapacak, kongre yapacak, konser yapacak ya da restoranlara girecek, ki Türkiye’de zaten restoran sahipleri de bunu istiyor, ya aşı kartını ya da son 48 saatte yapılmış negatif sonuçlu PCR testini gösterme zorunluluğu olacak. Ancak bu şekilde toplu ortamlara girebilmeliler. Şu aşamada biz bu önlemleri almazsak yine Eylül geldiği zaman okulu nasıl açacağız diye kara kara düşünüyor olacağız. Bireysel özgürlük olarak düşünülemez artık bu. Çünkü toplumun her şeyi buna bağlı. Belli yerlerin kapatılması gerekiyor, çok büyük ekonomik kayıplar oldu, okulları açamıyoruz" ifadelerine yer verdi.

“OKULLARDA HIZLI TESTLERLE SÜREKLİ TARAMA YAPILMALI”

Ne olursa olsun bu yıl artık eğitimin kesin olarak devam etmesi gerektiğini vurgulayan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Yavuz, bunun için gereken şartları da şöyle sıraladı: “Bir, hızla aşı olması lazım toplumun. Diğeri de okullarda hızlı testlerle sürekli olarak tarama yapmak gerekli. Ayrıca altyapı olanaklarının düzeltilmesi gerekiyor. Yani havalandırma olanakları kötü olan okullarda bunun düzeltilmesi gerekiyor. Bu üçünü aynı anda yapmazsak, eğitimi başlatalım diye tutturursak da devam ettirmemiz mümkün değil. Bunu da şu anda, tam yaz aylarındayken, şimdiden yapmamız gerekiyor bu hazırlıkları.”

"AŞIDA EK DOZLAR KONUŞULUYOR"

Covid aşılarında şu an için nötralizan antikor titresi yani virüsle savaşan antikor miktarının koruyuculuğu belirlediğinin bilindiğini anlatan Prof. Dr. Yavuz, bu antikor düzeyinin zamanla düşmesi ya da bazı kişilerde baştan düşük olması nedeniyle aşıda ek dozların konuşulduğunu anlattı.

“ÜÇÜNCÜ DOZ İHTİYACI ANTİKORLARIN DÜŞÜŞ SÜRESİYLE İLGİLİ”

Yavuz şöyle konuştu:

“Ne kadar iyi bir nötralizan antikor titreniz varsa o kadar güzel korunuyorsunuz. Yüzde yüz doğru olmamakla birlikte, şu andaki verilerle bunu görüyoruz. Fakat antikor titreleri, belli kişilerde düşük olabiliyor, örneğin çok ileri yaş olanlarda. Zaman geçtikçe de düşüyor, bunu da biliyoruz. mRNA aşılarında başta çok yüksek olduğu için, biraz daha uzun sürüyor bu düşüş. (CoronaVac gibi inaktif aşılarda ise titreler baştan biraz daha az olduğu için, daha kısa sürede düşüş yaşanabiliyor.)

Bu nedenlerle ek dozların gerekebileceği ortaya çıktı aslında. Ama ne zaman yapmamız gerekiyor, bu sıkıntılı şu an. mRNA aşılarının koruyuculuğunun 9-12 ay gibi sürdüğü düşünülüyor. İsrail’deki veriler de bunu gösteriyor. Zira iki doz aşısının üzerinden 6 ay geçmemişlerde ya da gençlerde çok daha iyi bir yanıt gözlenirken, yaşlılarda ve aşının üstünden 6 ay geçmiş kişilerde antikorlarda düşme görüyorsunuz. Bağışıklık sisteminde sıkıntı olanlarda biraz daha erken, belki 9 ay gibi gerekebilir. Çalışmalar yapılıyor şu anda üçüncü dozlarla ilgili sonuçları da göreceğiz. Ama tahminim mRNA aşılarında, normal insanlarda 9-12 ay gibi olacak üçüncü doz. Yaşlılarda vb ise daha erken gerekebilir.” dedi.

“SİNOVAC’TA İSTEYEN ÜÇÜNCÜ DOZUNU DA SİNOVAC İLE YAPTIRABİLİR”

Türkiye’de ilk uygulanan aşı olan Sinovac ile ilgili Çin’de yaklaşık 500 kişi ile yapılan üçüncü doz çalışmalarının sonuçlarına da değinen Prof. Dr. Serap şimşek Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı:

“Bizim ilk uygulamaya başladığımız Sinovac’ın Coronavac aşısı, inaktif virüs aşısı biliyorsunuz. Bu aşı da hastaneye yatış ve ölümleri azaltmada çok etkili oldu. Mesela sağlık çalışanlarında her ay onlarca kayıp yaşıyorduk. Gerçekten dramatik bir düşüş yaşandı, birkaç kişi kaybettik aşıdan sonra, tam aşılı olmayan kişilerdi onlar da. CoronaVac’taki sıkıntı şuydu, daha kısa dönemde ek dozlara ihtiyaç duyulacağını düşünüyorduk. Çünkü başlangıçtaki antikor seviyesi çok yüksek olmayınca, daha kısa sürede ek dozlara ihtiyacı oluyor. Bu konuda yapılan bir çalışmada da 6 aydan sonra yine inaktif aşı ile yapılan ek dozların, antikor seviyesini oldukça yükselttiği, ilk iki doz aşılamadan sonra çıkan antikor seviyesinden daha yüksek düzeye çıktığı gösterildi. Dolayısıyla üçüncü doz olarak CoronaVac tercih edenler olabilir, bunun da antikor seviyesini artıracağını görmüş olduk bu çalışmayla.”