Boğaziçi Üniversitesi önünde LGBTİ bayrakları taşıdıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve haklarında dava açılan 12 öğrencinin ikinci duruşması bugün görüldü. Mahkeme heyeti öğrencilerin beraat talebini reddetti. Öğrencilerin yurt dışına çıkış yasağı kaldırılarak bir sonraki duruşma 13 Ekim tarihine ertelendi.

Haber: Fatoş Erdoğan-Ebrar Başyiğit Boğaziçi Üniversitesi Kuzey Kampüs önünde 25 Mart tarihinde LGBTİ bayrakları taşıdıkları gerekçesiyle gözaltına alınan ve haklarında dava açılan 12 öğrencinin ikinci duruşması bugün Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde görüldü. Duruşma öncesi adliye çevresi polis ablukasına alınırken, sivil toplum kuruluşları, siyasi parti temsilcileri ve öğrencilerin de katıldığı bir basın açıklaması düzenlendi.

"BASKILARDAN KORKMUYORUZ, ALIŞIN, BARIŞIN, BURADAYIZ"

Onur Yürüyüşü'ne yönelik polis müdahalesine tepki gösterilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bugün, 29. Onur Yürüyüşü'ne yapılan hukuksuz ve insanlık dışı saldırının sadece bir gün sonrasında, LGBTİ+ların varoluşlarının yargılandığı usulsüz bir davada arkadaşlarımıza destek olmak için toplandık. Cumartesi günü gözaltına alınan, polis şiddetine ve işkencesine maruz kalan, yaşama hakları ve güvenli alanları hiçe sayılan lubunyaları buradan selamlıyoruz. LGBTİ+fobisinin her alanda tezahür ettiği bu toplum ve devlet yapısının Onur Yürüyüşü'müze tahammülünün olmadığını görüyoruz ancak biz, dün de gösterdiğimiz üzere bu baskılardan korkmuyoruz, alışın, barışın, buradayız diyoruz. (Travestiyiz, buradayız, alışın, barışın, gitmiyoruz!)

"TÜM ŞİDDETİNİZE KARŞI DAHA GÜÇLÜ OLACAĞIMIZ GÜNLERİN İNANCINDA KALACAĞIZ"

Gökkuşağı bayrağı taşımayı suç göstermeye çalışan iktidarın LGBTİ+ düşmanlığını toplumun her katmanına yaymaya çalıştığını görüyoruz. Birçok kimlik ve yönelimin sembolü olan bu bayrağın kapsayıcılığından korkanlar, kendi dışlayıcı ve yalnızlaştırıcı politikalarının kurbanı olmaya mahkumdur. Bu yalnızlaştırıcı politikalarını direnişimizde de kullanmaya çalışan devlete en büyük cevabı yine Boğaziçi direnişi 'LGBTİ+ hakları insan haklarıdır!' diyerek vermiş ve bu hak mücadelesine omuz vermekten geri durmayacağını her eyleminde son sesiyle haykırmıştır. Bu direnişe emek veren arkadaşlarımızı korkutmak ve sindirmek amacıyla açılan bu davaları tanımadığımızı, hukukun tesisinin toplumsal mücadele ile olacağını söylüyoruz. (25 mart günü bayrak taşımanın suç olduğunu iddia eden devlet onur yürüyüşümüzde bayraklarımızla sınırlı kalmayıp işkenceyle bizleri gözaltına aldı. Bir gün sonra yine buradayız dışarıdayız, sokaktayız ve karşınızdayız. Bugün bayrak açmamızı engelleyenlere karşı örgütlediğimiz kitlesel mücadelemiz, yarın 2014 onur yürüyüşündeki gibi 100.000lerce bir kalabalığı görünür kılacak, buna güvenimiz tam. Tüm şiddetinize karşı daha güçlü olacağımız günlerin inancında ve izinde kalacağız.) https://twitter.com/dokuz8haber/status/1409433151022174214

"LGBTİ+ HAKLARI BASKILANAMAZ"

Kayyum Melih Bulu’nun da devletin LGBTİ+ fobik pratiklerini kampüsümüzde yaygınlaştıracağını ve güvenli alanlarımızı yok etmeye çalışacağını Mehmed Özkan’ın okulumuza atanmasından itibaren biliyorduk. Bu kayyumun da ilk icraatlarından biri kulübümüz, BÜLGBTİ+'yı, kapatmak oldu, biz ise tüm kulüplerimiz BÜLGBTİ+’dır diyerek cevap verdik. Siz bizleri direnişimizden koparmaya çalıştıkça bizler daha sıkı kenetlendik ve merdivenleri, meydanları, sokakları renklerimizle boyadık. Onur Haftası da Boğaziçi direnişimiz de gösteriyor ki LGBTİ+lar asla yalnız değildir. (Asla yalnız yürümeyeceksin!) Bizler varoluşumuza yapılan bu saldırıları, hukuksuz yargılamaları kabul etmiyoruz. Sokaklarda taşıdığımız bayrakları yasaklamanın amacının bizleri yasaklamak ve yok etmek olduğunun farkındayız. Tüm bu tahakküm çabalarına rağmen yine burada avazımız çıktığınca haykırıyoruz. Onur yürüyüşünüz durdurulamaz, LGBTİ+ hakları baskılanamaz ve gökkuşağı yargılanamaz. (Yaşasın lubunya dayanışması!)" Boğaziçi Üniversitesi kapısı önünde açılan gökkuşağı bayrağı nedeniyle "toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçlamasıyla 12 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin yargılandığı davanın 2. duruşması Çağlayan Adliyesi 24. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Avukatlar duruşmaya, gökkuşağı maskesiyle duruşmaya katıldı. Salona sanıklar, avukatlar ve gazeteciler dışında kimsenin alınmayacağı belirtilerek, sanık yakınları alınmadı. "Duruşma aleni, fakat pandemi nedeniyle alamıyoruz" denilerek girişlere izin verilmedi. Gözaltına alınan 4 öğrenci sözlerini tamamladı. Öğrenciler sadece yürüdüklerini, ikisinin sırtında gökkuşağı bayrağı olduğu için gözaltına alındıklarını 3 saat sonra öğrendiklerini ifade etti. Dört öğrenci de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediklerini beyan etti.

BAKAN ÇAVUŞOĞLU'NUN SÖZLERİ HATIRLATILDI

Yargılanan öğrencilerin avukatlarından Levent Pişkin, LGBTİ+ bayrağının yasak olmadığını belirtti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun BM Evrensel Periyodik İncelemesi sırasında Türkiye'de LGBTİ+ bireylere karşı hiçbir yasak ve baskı olmadığını ifade ettiğini hatırlattı. Müvekkillerinin yasak olmayan bir bayrak nedeniyle makul şüphe olmadan durdurulduğunu ve hürriyetlerinin tehdit edildiğini aktardı. Av. Pişkin, müvekkilerine hukuka aykırı işlem uygulandığını belirterek, beraatlerini talep etti.

“POLİS, 'SİZ KAMPÜSE GERİ DÖNERSENİZ, ARKADAŞLARINIZ BIRAKILACAK’ DEDİ”

Slogan atma, uyarıları dinlememe ve bayrak taşıma gibi suçlamalar yöneltilen öğrenciler, nasıl darp edildiklerini şöyle anlattı: "Polis, usulsüz olarak 'Siz kampüse geri dönerseniz, arkadaşlarınız bırakılacak. Girmezseniz gözaltı yapılacak' dedi. Çekip yere düşürüldüm ardından gözaltına alındım." "Polis tarafından darp edildim, uyarı yapılmadı. Gözaltındayken haklarımız okunmadı, darp raporuna yaşadıklarımız geçti mi bilmiyorum; ama 'Kampüse girerseniz arkadaşlarınız bırakılacak' dendi." "Baskılar bizi yıldıramaz" sloganı atmakla suçlanan diğer öğrenci, "Kampüste tek başına yürürken  gözaltına alındım" dedi. Slogan atıp kol kola girerek kenetlenip barikat oluşturmakla suçlanan bir diğer öğrenci ise, "Olayı duyup gittim etrafımız çevrildi, gözaltına alındım" diye konuştu. Slogan atmakla suçlanan bir başka öğrenci de, "Kenarda duruyordum polis pazarlık yapıyordu 4 öğrenciyi girerseniz bırakırız dediklerini duydum sonra bırakmayacaklarını söylediler kalkanlarla saldırıya geçtiler bir kaç polis tarafından yere düşürüldüm yerde darp edildim" ifadelerini kullandı. Kol kola girip kenetlenip barikat oluşturmakla suçlanan öğrenci ise, "Kampüse giderken polis saldırdı kalkanla vurmaya başladılar sürüklenerek gözaltına alındım" dedi. 12 öğrenci hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını talep etmediklerini beyan etti.

"BU YARGILAMA ANAYASAYA AYKIRIDIR"

Avukatlarının beyanı başladı. Avukatlar yargılamanın hukuksuz olduğuna dikkat çekti: "Gökkuşağı bayrağı şiddet simgesi sayılamaz bununla ilgili delil bekleme yanlıştır. Ayrımcılık yapılmıştır. İddianamenin iadesi gerekmektedir. Hemen beraat kararı verilmelidir." Av. Levent Pişkin, şöyle konuştu: "Bu yargılama anayasaya aykırıdır. Olağanüstü durum olmadığı halde temel hak ve özgürlükler kısıtlanmıştır. 13. madde ihlal edilmiştir. Kanuna, hukuka aykırı olarak kolluk suç işlemiştir. Tebliğ 24 saat önceden yapılmamış, uyarı anonsu yapılmamış, deliller hukuksuz olarak toplanmıştır."

ADLİ KONTROL ŞART KALDIRILDI

Savcı adli kontrollerin kaldırılmasını talep etti. Hakim delillerin dosyaya eklenmesine, bilirkişi raporlarını beklenmesine derhal beraat kararının reddine karar verdi. Adli kontrollerinin kaldırılmasına, öğrencilerin davadan vareste tutulmalarına karar verilerek, bir sonraki duruşma 13 Ekim saat 10.00'a ertelendi.