Belediye İşçileri Dayanışması ve TABİB, Türkiye İşçi Partisi'nin tüm belediye çalışanlarına kadro verilmesi için Meclis'te başlattığı yasal süreci işyerlerinde, sokaklarda yürüteceğimiz mücadeleyle tamamlayacağız diyerek

HABER: Fatoş ERDOĞAN

Kadıköy Süreyya Operası önünde basın açıklaması düzenledi.

Eşit işe eşit ücret yazılı pankartın açıldığı basın açıklamasına TİP Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Sözcüsü Sera Kadıgil ve TİP İstanbul örgütü destek verdi. Basın açıklamasını Belediye İşçileri Dayanışması adına Belediye işçisi Aylin Doğan okudu.

Bizler, Türkiye’nin bütün belediyelerinde hizmet üreten, yarım milyondan fazla şirket işçisiyiz diyerek sözlerine başlayan Doğan,

Kamunun daha sağlıklı işlemesi, halkın daha rahat etmesi için gece gündüz, yaz kış, yağmur çamur demeden çalışan işçiler olarak Her türlü zorluğa göğüs gerip işimizi yapmaya, halkımıza yardımcı olmaya çalışıyoruz. Buna rağmen emeğimizin karşılığını alamıyoruz dedi

Doğan, On yıllarca kamuda taşeron sistemi ile çalıştık, son birkaç yılda güya taşeron sistemi değiştirildi, fakat sonuç fiyasko, sonuç kocaman bir üçüncü sınıf işçi kategorisi diyerek 2017 KHK’sı ile taşeron şirketlerden, kadro aldatmacası ile belediye şirketlerine geçirildiklerini söyledi. 

Verilen sözlerin tutulmadığının altını çizen Doğan, asgari ücretin katları ile çalışan işçilerken bir gecede asgari ücret farklarımız silindi, 5 yıl sonra hepimiz asgari ücretli olduk dedi

Doğan, verilen bu ücretlerle değil geçinmek, kiramızı bile ödeyemiyoruz! yoksulluğun dibine sürüklendik diyerek durum tespitinde bulundu.

Doğan sözlerini şöyle sürdürdü:

BELEDİYELERİN ÜÇÜNCÜ SINIF İŞÇİLERİYİZ

Belediyelerde, aynı birimde fiilen aynı işi yapan pek çok çalışan farklı farklı maaşlar almaya, eski düzen hüküm sürmeye devam ediyor.

Örneğin, bir pazarı denetleyen zabıta ile diğer pazarı denetleyen zabıta arasında ciddi maaş farkı olabiliyor.

Bir belediyede çalışan temizlik işçisi ile yan belediyede çalışan temizlik işçisi, aynı işi yapmalarına rağmen farklı ücret alabiliyor, farklı sosyal haklardan yararlanıyor. Soruyoruz eşitlik bunun neresinde?

Tayin, unvan, terfi gibi pek çok kurum içi hak, ‘BİT’ çalışanları için söz konusu bile değil.

Sokakların temizliğini yapmak, parkları sulamak, pazarları denetlemek, çöpleri toplamak, ofis işleri, kültür ve eğitim hizmetleri kamu hizmeti değildir de nedir? 

Aynı kurumda, aynı işi yaptığımız arkadaşlarımız ile aynı haklara sahip değiliz. İçimizi söküp geçen ayrımcılıklara maruz kalıyoruz. Kısacası belediyelerin üçüncü sınıf işçileriyiz." 

SİYASİ PARTİLERE SENDİKALARA SESLENİYORUZ 

Yaşadığımız bu olumsuzluklara sendikalar ve siyasi partiler suskun kaldı, yanımızda yer almadı, dertlerimize derman olmadı. Sendika yönetimlerine sesleniyoruz, sırça köşkünüzden çıkıp, şöyle bir bakın emekçiler nasıl zorluklarla boğuşmakta. 

“Üreten biziz, hakkımızı arayan da biz olacağız” şiarı ile yollara düştük, hakkı yenen, emeği küçümsenen işçi arkadaşlarımızla mücadeleci topluluklar kurduk, her yerde bize dayatılan ayrımcılığı, eşitsizliği, sömürüyü dilimiz döndüğünce anlatmaya çalıştık, eylemlerimizi yapmaya başladık. Hangi sendikadan, hangi partiden, hangi topluluktan olursak olalım, farklılıklarımıza rağmen ekmeğimiz için bir araya geldik, bazen işyerinde bazen sokakta, bazen meclis kürsüsünde bazen sosyal medyada haklı davamızı savunduk. Savunmaya devam edeceğiz.

İNSANCA BİR YAŞAM VE İNSANCA ÇALIŞMA KOŞULLARI İSTİYORUZ 

Peki ne istiyoruz? İnsanca yaşama ve çalışma koşullarına sahip olmak istiyoruz ve bunu ayrımsız, kayıtsız, şartsız her işçi için istiyoruz.

Gerçek kadrolu istihdam

Norm Kadrolu, Güvenceli iş

52 günlük İlave Tediye,

Çalışma saatlerinin düşürülmesi

6 ayda bir güncellenecek gerçek enflasyon oranında zam,

Tayin hakkı istiyoruz.

TAHAMMÜLÜMÜZ KALMADI

Bir kere daha söyleyelim, tahammülümüz kalmadı, güvenceli ve kadrolu çalışmak istiyoruz. Çünkü belediye şirket işçiliği kadro değildir, taşeron sisteminin başka bir biçimidir, elbise değiştirilmiş halidir. Razı değiliz.

Buradan 2017’de “taşerona kadro veriyoruz” diye ortalığı ayağa kaldıran hükümete sesleniyoruz. 573 bin belediye şirket işçisinin kadro hakkı için verilen kanun tekliflerini reddediyorsunuz, etmeyin. Verdiğiniz sözü tutun, bu zülüm bitsin.

Buradan Millet İttifakına sesleniyoruz. Seçim vaatlerinizin “Kamu Yönetimi” bölümünde “Kamu hizmetlerinin gerektirdiği, asli ve sürekli görevlerin, vekil ya da taşeronlar eliyle yürütülmesine izin vermeyeceğiz” diyorsunuz.  

573 bin Belediye Şirket İşçisi, kamu hizmeti veriyor fakat kadrolu, asli ve sürekli işçilerin haklarından yararlanamıyor. Bunlardan yararlanmamız için seçimi beklemeyin.

Emek dostlarına sesleniyoruz. Yaktığımız ateşin etrafında birlikte ısınalım ve bu ateşi birlikte büyütelim. Bütün çabamız, esnek, güvencesiz, taşeron çalışma biçimlerini ortadan kaldırmaya yöneliktir. Bütün işçiler, güvenceli ve güvenli çalışma hakkına kavuşmalıdır.

573 bin işçi, yakınlarıyla birlikte birkaç milyon insan ediyor. Her zaman söylediğimiz gibi “Hükümet getirecek, hükümet götürecek kadar güçlüyüz.” Kendimize güvenelim, üretimden gelen gücümüzü harekete geçirelim, bugün bizi duymayanlar, sesimize ses vermeyenler, ucuza çalıştıranlar, ensemizde boza pişirenler, bir SMS ile işten atanlar o kadar pervasız olamayacaklar.  Üreten biziz, hakkımızı alacak olanlar da bizleriz.

Yarım milyondan fazlayız, ellerimiz hünerli, her gün muazzam işler üretiyoruz. Ve bunun karşılığını istiyoruz.

Kimseye yalvarmıyoruz, mücadele ediyoruz.

Mücadelemizin daha da büyümesi için işyerlerinde, sokaklarda, her yerde olacağız. Ve mutlaka kazanacağız.

TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, Belediye İşçileri Dayanışması’nın güvencesiz ve kadrosuz çalışma koşullarına karşı bugün İstanbul'da Süreyya Operası önünde düzenlediği basın açıklamasına katıldı. 

Erkan Baş'ın basın açıklaması sonrası yaptığı değerlendirme şu şekilde:

¨Türkiye’nin pek çok yerinde bu aralar işçi direnişlerinde ciddi bir artış olduğunu gözlemliyoruz çünkü özelde ya da kamuda fark etmiyor, işçiler fazla mesaiye zorlanıyorlar, güvencesiz çalıştırılıyorlar, genellikle sendikasız çalıştırılıyorlar, hepimizin bildiği gibi düşük ücretle çalıştırılıyorlar. Bir de buna aynı iş yerinde aynı işi yapan işçilerin kadro farkı nedeniyle, statü farkı nedeniyle uğradıkları ek eşitsizlikler de eklenmiş durumda. Dolayısıyla buna karşı ciddi bir tepki birikiyor. 

Dün, Omega Motor fabrikasındaydık, orada Türk Metal Sendikası’na üye olan işçi arkadaşlarımızla beraberdik. Bir sendikalaşma mücadelesi vardı. Bugün burada belediye işçisi arkadaşlarla beraberiz. Sözde iktidarın sürekli olarak propagandasını yaptığı, bütün sorunları çözüyoruz dediği bir tabloda işçi arkadaşlarımız kendi yaşadıkları gerçeği ifade etmiş oldular. Onlarla dayanışma için burada olduk, onların sözünün mücadelesinin arkasında olacağız, onların sesinin ulaşmadığı her yere de işçi sınıfının sesini taşıma mücadelesini devam ettireceğiz.”