Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruluş amacını açıklarken, "Her ne kadar, Umberto Eco'nun dediği gibi post-modern savaşlar çağında büyük barışlar öngörmek olası değilse de eğitim ortamlarının küçük barışları yeşertip büyük dönüşümlere öncülük edebileceğine inandık" dedi.
dokuz8HABER / İlke Cambazoğlu (@ilkecambazoglu) [mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]B[/mks_dropcap]oğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi, 2007 yılında YÖK'ün onayını alarak, 18 Aralık 2007 senesinde kuruldu. Kuruluşunda o zamanki rektör Prof. Ayşe Soysal, tüm rektör yardımcıları ve Eğitim Fakültesi'nin desteğini alan, almaya devam eden Merkez, 11 senedir barış kültürünü yaygınlaştırmaya yönelik çalışıyor. Barış eğitiminin, yöntem olarak didaktik olmayıp tamamen interaktif bir eğitim metodu ile aktarıldığını anlatan Merkez çalışanları, "çeşitli etkinlikler aracılığı ile kişinin sadece duyarak ve görerek değil, en iyi öğrenme yolu olan yaşayıp hissederek konuları içselleştirmesini" hedefliyor. Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi ile barış eğitiminin nasıl verilebileceği ve barışı sağlama imkanları üzerine konuştuk. "BARIŞ BİREYDE BAŞLAR" Barış Merkezi, "Dünyamızda ne yazık ki savaşlar, terör ve şiddet yaşantımızın bir çok alanında yaygın ve bu tüm insanlara ve doğaya büyük zararlar veriyor. Dolayısıyla, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülmesi ve barış kültürünün yaygınlaşması yaşamsal önem taşımakta" diyor. Merkez, barışın esasen bireyde başladığını savunurken, "Etkin barışçıl çözüm anlayışı ve kültürünün oluşturulması; erken yaşlardan başlayıp yaşam boyu süren bir eğitim anlayışını gerekli kılıyor. Bu nedenle örgün ve yaygın eğitimde barış eğitimi ve çatışma dönüştürme yöntemlerinin kapsamlı bir şekilde eğitim programlarının ayrılmaz bir parçası olması toplumda barış kültürünün yaygınlaşması için gereklidir" diyor. "BÜTÜNSEL DÜŞÜNEBİLEN İNSANLAR YETİŞTİRMEK" "21. yüzyılda savaş silahlarını sonuçlarını düşünmeksizin üreten bir zihniyeti yaratan 20. yüzyıl eğitiminin artık değişmesi gerektiğini" vurgulayan merkez, "tüm yaşama ve doğaya saygılı bireyler yetiştirebilmek adına bilimsel zekanın yanında duygusal, ahlaki ve ekolojik, yani çoklu zekanın, eleştirel düşüncenin  gelişmesine önem verilmesi" gerektiğini savunuyor. Bu amaca bağlı olarak, Barış Eğitimi Merkezi, projelerinde kullandıkları Eleştirel Pedagoji ve barış eğitiminin başlıca hedefinin bütünsel düşünebilen insanlar yetiştirmek olduğunu ifade ediyor. "BARIŞ YALNIZ SAVAŞIN YOKLUĞU DEĞİLDİR" Barış Eğitimi Merkezi, şiddetin şiddeti doğurduğunun altını çizerken, barışın yalnız savaşın yokluğu demek olmadığını, bunun negatif barışın tanımı olduğunu vurguluyor. Merkez, Oslo'da ilk Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nü kuran Sosyoloji Profesörü Johan Galtung'a referans verirken, "Negatif barışa ilaveten insan haklarının ve haysiyetinin korunması sosyal adalet ve eşit imkanlara sahip olma durumu pozitif barıştır ve esas kalıcı olan odur. Pozitif barış için yoksulluk, yersizleştirme, etnik ve cinsiyet ayrımcılığı, açlık, eğitim ve sağlık haklarının ihlali gibi yapısal şiddetin de ortadan kalkması gerekir" diyor. 18 yıldır Türkiye ve Yunanistan'daki liseli gençlerin katılımıyla gerçekleşen çatışma çözümü eğitiminindeki gençlerin "Aslında biz buraya kavga etmeye geldik, ama burada kavga etmeden konuşup anlaşabileceğimizi anladık" dediklerini ileten Barış Eğitimi Merkezi çalışanları, barış eğitimi sonucunda artık "öteki kalmadığı" için çatışmanın çözümüne ulaşılabildiğini ifade ediyorlar. BARIŞI SANATLA SAĞLAMAK Barış Merkezi, empati kurma, kendini tanıma, ötekileştirmeyi kırma, eleştirel düşünebilme, etkili ve aktif dinleme, şiddetsiz iletişim kurabilme ve öfkeyi yönetebilme becerilerini geliştirmenin yanında karşıdakini affedebilmenin ve çatışmanın kökenlerini iyi analiz edebilmenin barış eğitiminde temel noktalar olduğunu ifade ediyor. "Barış eğitiminde, kişinin kendi içindeki mini çatışmadan, kişiler arası mikro çatışmaya, gruplar arası midi, ve ülkeler arası makro veya kültürler arası mega çatışmalara kadar tüm anlaşmazlıkların Kazan/Kazan yöntemiyle tarafların ortak çıkarlarına hizmet edecek yeni avantajlı bir proje etrafında çıkar birliği yapılabilir" diyen Barış Eğitimi Merkezi, "Fakat bu yeni ve avantajlı projenin geliştirilmesi için alışılmışın dışında, yaratıcı düşünmeye ihtiyaç büyüktür" görüşünü savunuyor. Merkez, "Barış gibi bir kavramın somut ve elle tutulur hale gelmesinde yaparak ve yaşayarak öğrenmek çok önemlidir. Tek taraflı öğrenme yerine interaktif yani beraber etkileşim halinde öğrenme sürecinde rol oynama; tiyatro, müzik, resim, dans gibi sanat etkinlikleri, çatışmaları dönüştürmede yaygın bir metot olarak kullanılıyor. Barış Eğitimi Merkezi, kendi projelerinde de yer verdikleri, tiyatro kuramcısı Agusto Boal'in Paulo Freire'nin Ezilenlerin Pedagojisi kuramından yola çıkarak yazdığı “Ezilenlerin Tiyatrosu Metodu” gibi interaktif sanatsal yöntemlerin, "insanların yaşamları ile ilgili durumları, problemleri yansıtmalarına ve onları şiddet kullanmadan dönüştürmeye olanak sağladığına" işaret ediyor. Merkez, Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Fatoş Erkman ile Doç. Dr. Gamze Sart'ın 2012'de gerçekleştirdikleri çalışmada, "Barış eğitiminin duygusal zekayı arttırdığını, böylece gençlerin hem akademik hem de yaşamla baş edebilme yeteneklerine olumlu katkıda bulunduğunu" ortaya koyduğuna işaret ediyor. "BARIŞ EĞİTİMİ MÜFREDATA DAHİL EDİLMELİ" Barış Merkezi, şimdiye kadar İstanbul Üniversitesi, Galatasaray Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Çanakkale Üniversitesi, New York Üniversitesi, Colombia Üniversitesi gibi üniversiteler yanında barış merkezleri, YÖRET, LİONS, ÇABA, Rotary, Çağdaş Yaşam, KEDE gibi sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde çalıştı. Merkez, "Toplumda , empati, önyargılar, öfke yönetimi , insan hakları, çocuk hakları, barış gazeteciliği, şiddetsiz iletişim,  çatışma çözüm ve dönüştürme yöntemleri gibi konularda farkındalığı arttırmak amacıyla,  yurt dışından çeşitli uzmanların da katılımı ile konferanslar, çalıştaylar,  eğitici eğitimleri, sanat etkinlikleri gerçekleştirdik" diyor. Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak şimdiye kadar yapmış oldukları çeşitli öğretmen eğitimleri ve okullardaki psikolojik danışman eğitimleri değerlendiren merkez, "katılımcıların duygusal zekalarının, liderlik ve çatışma çözme  becerilerinin istatistiki olarak kayda değer bir artış gösterdiğine" dikkat çekiyor.  Barış Eğitimi Merkezi, eğitimlerini alan ve benzer etkinlikleri kendi okullarında da uygulayan psikolojik danışman ve eğitmenlerin bu tür eğitimlerin ilkokulda Hayat Bilgisi dersinde ve rehberlik saatlerinde uygulanmasını doğru bulduklarını belirtti. Merkez, "Barış eğitiminin başarısı ağırlıklı olarak öğretmenlere bağlıdır, bu nedenle onlar da bu sorumluluğu taşıyacak şekilde donanımlı eğitilip hazırlanmalıdır. Barış Eğitimi üniversitelerin Eğitim Fakültesi Bölümleri’nin müfredatına da dahil edilmelidir" dedi.