Haber: TAMER ARDA ERŞİN - Kamera: ÜNAL AYDIN

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık, kadın cinayetlerinin yüzde 8’inin koruma kararı altında işlendiği belirterek, “Koruma kararı altındayken yüzde 8’in bile, 100 kişiden 8’inin hayatını kaybetmemesi gerekiyor. Bu kadar net. Koruma kararı alınmış, devletin gerekli mekanizmayı oluşturması lazım” dedi.

Derya Yanık, bugün basın mensupları ile Hakimevi’nde kahvaltıda bir araya geldi. Bakan Yanık, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde program düzenleyeceklerini açıkladı. Bakanlığın kadına yönelik şiddeti önlemek için yaptığı uygulamalardan bahseden Yanık, şunları söyledi:

“Şükürler olsun ki mücadeleden sonuç alınıyor. Ancak hep söylediğimiz gibi, kadına yönelik şiddette sıfır tolerans ve bir tek kadın şiddete uğramayıncaya kadar bizim mücadelemiz devam edecek. Aldığımız hiçbir sonuç bizim için yeterli olmayacak. Mücadele ettiğimizde sonuç alıyor olmak, bizim çalışmalarımızın en önemli sebeplerinden birisi.”

Bakan Yanık, kadına yönelik şiddetle mücadelede yeni uygulamalara değinerek, “Mağdur odaklı bakış çok önemli; korunması, can güvenliğinin sağlanması, hukuki anlamda desteklenmesi çok önemli. Mağdur odaklı çalışmalar aralıksız devam edecek. Buna fail odaklı bakış açısı ekledik; faili şiddet uygulamaya götüren sürecin engellenmesi. Eğer psikiyatrik bir problemi varsa, -sağlık tedbirleri biliyorsunuz 6284 sayılı Kanun’a da eklendi- sağlık tedbiri alınarak uygulanması ve bir rehabilitasyon ihtiyacı varsa rehabilitasyonun sağlanması. Faili şiddete götüren sebeplerinin ortadan kaldırılması için failin rehabilite edilmesi” dedi.

“VAKA BAZLI ÇALIŞMALARI GÜNDEME ALMIŞ OLACAĞIZ”

Bakan Yanık, kadına yönelik şiddetin ortaya çıkmasını engellemesi için koruyucu hizmetlerin yanına veri ve istatistiklerle destekledikleri yeni perspektifleri ekleyeceklerini dile getirdi. Yanık, “Bilimsel anlamda tespit ettiğimiz bir gerçek var. Şiddet nitelik itibariyle genel görünüyor olabilir ama her bir kadının uğradığı şiddet ve sebepleri biricik. Genel geçer çözümler, kapsayıcı çözümler tamam ama her bir vakanın da kendi gerçekliğiyle alakalı da özümseyici çalışmalar yapılmalı. Vaka bazlı çalışmaları da gündeme almış olacağız” diye konuştu.

Bakan Yanık, 5 temel hedef, 28 strateji ve 227 faaliyet planladıklarını aktararak bu 5 temel hedefi şöyle açıkladı:

“Adalete erişim ve mevzuat, birinci hedefimiz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede yasal altyapının güçlü ve etkin olması gerektiğini hepimiz tecrübelerimizle biliyoruz. Öncelikle bir defa, mevzuat altyapısında varsa eksikliklerin gözden geçirerek varsa eklenmesi ve düzenlenmesi gereken noktalar, bunları tamamlayacağız. Mağdurların adalete hızlı erişimini sağlayacak mekanizmaları yeniden gözden geçireceğiz, varsa buralarda eksiklik bunların tamamlanması için. Bu, sadece bizim bakanlığımız değil, diğer kurum ve kuruluşlarla; Adalet, İçişleri, Milli Eğitim, Sağlık bakanlıklarımız ve Diyanet işleri Başkanlığı gibi farklı kurum ve kuruluşlarla bir arada yürüttüğümüz.

Politika ve koordinasyon: Murat ettiğimiz şu; bütün kamu kurum ve kuruluşlarının kadına yönelik şiddetle bakış açısının olması ve bu mücadelenin tarafında yer alması. Kadına yönelik şiddetle mücadelede kendilerinin rol alabileceği alanda destek olması.

Zaten her ulusal eylem planında yer verdiğimiz korucuyu ve önleyici hizmetler: Şiddetin oluşmaması, şiddete mahal vermeyecek şekilde bir toplumsal kabulü oluşturmaya dönük çalışmalarımız.

Toplumsal farkındalık: belki önleyici ve korucuyu hizmetlerin de temelini oluşturan bakış açısı. Hiç ortaya çıkmadan veya ortaya çıktıktan sorar mücadeleyi etkin kılacak toplumsal bakışın olması karşımıza çıkıyor.

Veri ve istatistik beşinci hedefimiz. Kadına yönelik şiddetle mücadelede ve kadın şiddeti noktasında elimizde sağlıklı ve sağlaması yapılmış bilgiler olacak. Bu bilgiler üzerinden biz, çalışmalarımızın denetlemesini yapmış olacağız ve ortaya çıkmadan neler yapılması gerektiğini bilimsel metotlarla da ortaya çıkarmış olacağız.”

“KADIN CİNAYETLERİNİN YÜZDE 8’İ KORUMA KARARI ALTINDA İŞLENDİ”

Bakan Yanık, kameralara kapalı olarak basının sorularını yanıtladı. Yanık, koruma kararlarının kadın cinayetlerinde kışkırtıcı etkisi olmadığını dile getirerek, kadın cinayetlerinin yüzde 8’nin koruma kararı altında yaşandığını açıkladı. Yanık, veriye ilişkin özetle şöyle değerlendirmeyi yaptı:

“Kadın cinayetlerine baktığımızda, öldürülenlerin yüzde 8’e yakını ancak koruma kararı aldı. Yüzde 92’sinin böyle bir başvurusu yok. Tedbir kararlarının kışkırtıcı etkisi olduğunu söylemek, veriler anlamında doğru değil, mücadelenin sıhhati açısından gerçekçi değil.

Koruma kararı altındayken yüzde 8’in bile, 100 kişiden 8’inin hayatını kaybetmemesi gerekiyor. Bu kadar net. Koruma kararı alınmış, devletin gerekli mekanizmayı oluşturması lazım. Nerelerde eksiklik var? Eksiklik şu, açık yüreklilikle de söyleyeceğim; koruma kararını ihlal eden failin engellenmesi mekanizmasını güçlendirmemiz gerekiyor. Yani fail koruma kararını ihlal ettiğinde tazyik hapsi vardır, şikayet ettiğinizde. Ama o arada geçecek sürede mağdurun korunması mekanizmasını güçlendirmemiz gerekiyor.”

Bakan Yanık, yüzde 8 verisinin oransal anlamda olduğunu ifade ederek, koruma kararı altında kadınların ölümü nedeniyle kamu görevlileri hakkında soruşturma yürütülüp yürütülmediğine ilişkin soruya şöyle yanıt verdi:

“Adli ve idari soruşturma konusu bakanlığımızın uhdesinde bir alan olmadığı için bununla alakalı bilgi paylaşmam mümkün değil. Şunu prensipte gönül rahatlığı ile söyleyebilirim; kadına yönelik şiddetle mücadeleyi zaafa uğratan kamu görevlisiyle alakalı, bütün birimlerimiz, kamu kurum ve kuruluşlarımız gerekli her türlü çalışmayı yapar. İdari ise idari, adli ise adli, bu noktada çekincemiz yok.”

Bakan Yanık, elektronik kelepçe uygulamasıyla ilgili de “Elektronik kelepçe ile alakalı, 1 Kasım 2022 itibariyle 687 vaka aktif olarak takip ediliyor. Bin 992 vakanın da süresi bitmiş. 2 bin 679 vakanın takibi yapılmış” diye konuştu.

 Bakan Yanık’ın basının sorularına verdiği yanıtlar şöyle:

“2019’da toplam 337 kadın cinayeti olmuş. Kadın cinayeti tasnifini de açmak isterim, bazen farklı sayılar üzerinden de konuşulabiliyor. Emniyet Genel Müdürlüğü ve jandarma kolluk güçleri olarak ayrı ayrı, mağduru bir kadın olan eylemleri 6284 sayılı Kanun’un tasnif ettiği gibi biçimde cinsiyet temelli suç olup olmadığını tasnif edip, buna göre kadına yönelik cinayet olup olmadığını değerlendiriyorlar. Bu anlamda yapılan tasnif ölçüsünde baktığımızda, 2019 yılında 337 kadın cinayeti vuku bulmuş; 2020’de 268, 2021’de 309 kadın cinayeti, 2021’in ilk 10 ayında 242 ve 2022’nin ilk 10 ayında 225. 2022’de yüzde 7 bir azalış var.

Hukuk, çok dinamik bir disiplindir. Bir hukuki düzenlemenin sonuçlarını onu uygulamadan ancak öngörebilirsiniz ama emin olmanız mümkün değil. Bizim kadına yönelik şiddetle mücadele mevzuatımıza baktığınızda, gerçekten etkili ve iyi çalışılmış mevzuatımız var. Hukuksal sonuç almak mevzuatla sınırlı değildir. Uygulama tarafı vardır, mahkemelerden kolluk kuruluşlarına kadar bir sürü şey girer içine. Kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında en son mayıs ayında yaptığımız düzenleme var. Somut pişmanlık içermeyen hiçbir davranış nüvesi indirim sebebi olmayacak.

Öbür tarafta, kadına yönelik işlenen suçlarda kadın kimliğinin ağırlaştırıcı sebep olması yeni bir düzenleme. Ağırlaştırıcı neden olmasının caydırıcı etkisinin olabileceği öngörüldü. Ben de doğrusu olacağını düşünüyorum. Eşler arası işlenen suçlarda özel bir tanım yoktu; genel hükümler çerçevesinde darp. Herhangi birine karşı da darp aynı, eşler arasındaki darp da aynı. Şimdi nikahlı ya da boşanmış eşe karşı işlenen suçlar ağırlaştırıcı sebep.

Nikahlı veya boşanmış eşe karşı işlenen suçların katalog suçlar çerçevesine alınması önemli bir adım. Nedir, katalog suç dediğimizde tutuklanmanın kolaylaştırılması, sürecin ağırlaştırılması demektir.

“UYGULAMA İLE MEVZUATIN SEKRONİZASYONUNU SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ”

Prensipte, baktığımızda, bizim mevzuatımız iyi bir mevzuat. İyi çalışılmış bir mevzuat. Biz, uygulama ile mevzuatın senkronizasyonunu sağlamak zorundayız. Diyoruz ya politika ve koordinasyon. Politika ve koordinasyon hakikaten çok önemli. Herkesin aynı bakış açısına sahip olması.

“REHABİLİTE OLMAK İÇİN BAŞVURAN ERKEK YOK”

Rehabilite olmak için başvuran erkek yok. Keşke olsa. Yardımcı olmaya çalışırız. Mekanizma şöyle işliyor; şiddet uygulamış bir fail, koruyucu-önleyici tedbirin arasına sağlık tedbiri eklendi. Mahkemeler sağlık tedbirini ekliyorlar ve kişi hastanelerde rehabilitasyon sürecini başlatmış oluyor. Biz, bakanlık olarak bu sürecin çok dışındayız. 6284 sayılı Kanun kapsamında rehabilitasyona kararı verilen kişinin hastanede rehabilitasyon sürecini takip edip etmediğini biz takip ediyoruz.

"AKINTIYA KÜREK ÇEKERSİNİZ"

Dünyanın her yerinde kadına yönelik şiddetle mücadelede akıntıya kürek çekersiniz, tersine çekersiniz. Çok kolay değil, hemen ertesi gün sonuç alacağınız mesele değil, iğne ile kuyu kazar gibi tek, tek, tek… Türkiye’nin bu kadar yıllar mücadelesi şimdi ancak yeni sonuç veriyor. Biz, 20 senedir, AK Parti iktidarı döneminde yaptığımız çalışmalardan bahsediyoruz. Daha öncesinden de 90’ların ikinci yarısından başlayan kadına yönelik şiddetle mücadele süreci vardı Türkiye’de. Yaklaşık 25 senedir aktivizm temelinde çok ciddi bir şey vardır. 2002’den itibaren hükümetler nezdinde sahip çıkılmış, kurumsallaşmış ve hâlâ ciddi mücadele edilmesi gereğinden bahsediyoruz.

“BELEDİYELER KADIN KONUKEVİ AÇMAYI SEVMEZ”

Kadın konukevleri konusuyla alakalı şöyle söyleyeyim; Belediyeler Kanunu’nda biliyorsunuz, 50 binin üzerinden başlamak üzere belediyelere nüfusu oranına göre kadın konuevi açma zorunluluğu vardır. Ama maalesef bizim belediyelerimiz, -hepsi için söylüyorum- maalesef AK Partili belediyeler de dahil olmak üzere kadın konukevi açmayı çok sevmez belediyeler.

“YÜZDE 50,4’Ü BARINMA İHTİYACI İÇİN KULLANIYOR”

Bizim konukevlerimizin kapasitesinin tamamı şiddet mağdurları tarafından kullanılıyor. Dönemsel ihtiyacı olan kadınların da yararlandığı, yüzde 50,4’ü barınma ihtiyacı, 49,6’sı şiddet tehdidi veya mağduru olarak gelen kişilerce kullanılmış. Çocukların da anne ile barındığı bir düzenlemeden bahsediyoruz. Kapasitenin geliştirilmesi, çoğaltılması noktasında biz de çalışmalarımızı sürdürüyoruz… Kadın konukevinde yüzde 75-80 oranında kapasite, tam dolu değil. Ne kadar az olursa bizim için o kadar iyi.

"17 İHTİSASLAŞMIŞ KONUKEVİ”

Bizim için önemli olan ihtisaslaşmış kadın konukevleri. Gelen kadın profili birbirinden çok farklı. Sadece barınma için, şiddet tehdidi sebebiyle gelen var, şiddet mağduru ama nispeten daha hafif. Bir de ciddi can güvenliği tehlikesiyle gelen var. Yüksek güvenlik önlemlerinin alınması gerekiyor. Bizim kadın konukevlerimiz, kadının istediği zaman çantasını alıp çıkabileceği evlerdir. Ciddi can tehlikesi olan kadınlar var, bunlarla alakalı ihtisaslaşmış kadın konukevlerimizi planlıyoruz. 15 ilde 17 ihtisaslaşmış kadın konukevi inşallah devam ediyor, önümüzdeki süreçte de bunu artırmaya devam edeceğiz.”