Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bilgin, Uluslararası Emek ve Dayanışma Kongresi’ne katıldı. Kongre açılışında konuşan Bilgin şu ifadeleri kullandı:

Kapitalizmin sağlıksız büyüme modeli insanlığı tahrip ediyor, emekçilerin hayatını yok ediyor” diyen Bilgin, “Pandemi sonrası ortaya çıkan kriz, kapitalizmin sürdürülemez olduğunu ortaya çıkarmıştır”

‘EŞİTSİZLİK VE SÖMÜRÜ AÇLIĞA SÜRÜKLÜYOR’

Dünyadaki eşitsizliğin ve sömürünün insanları açlığa sürüklediğini vurgulayan Bilgin, şöyle devam etti:

“Reel ekonominin üretimi, kârları arimetrik olarak artıyor ama finans kapitalizm kârları geometrik olarak artıyor. 2008’de yaşanan ekonomik kriz bunu doğruladı. Bugün de bu devam ediyor.

Demek ki kapitalizmin iki insan hayatını tahrip eden bir büyüme modeli var. Her şeyden önce emekçilerin hayatını yok ediyor.

Emek örgütlerinin, sendikaların, emeğin yanında olan siyaset anlayışlarının tam bu aşamada mücadelelerini yeni bir stratejiye dayandırmaları lazım. Eski anlayışlar geçersiz hale gelmiştir.

Kıymetli Cumhurbaşkanımız Erdoğan ‘dünya beşten büyüktür’ demiştir, bunun anlamı budur.”

‘KAPİTALİZMİN SAVUNUCULARI YALAN RÜZGARININ İÇİNDEYDİ’

Birçok düşünürün, dijitalleşmede ortaya çıkan yeni üretim ilişkilerinin meydana getirdiği dönüşüm gerçekleşirken, bir krize gebe olunduğunun haberini verdiğini söyleyen Bilgin, “Ancak kapitalist sistemin savunucuları, neoliberalizmin bütün bu süreci başarıyla aşmak için önemli bir politika imkanı olduğunu savunan düşünce insanlarının hepsi, aslında bir yalan rüzgarı içinde bütün bu sorunların görülmesini engelleyen çabalar içindeydi” dedi.

“Yani kriz giderek derinleşmiş ve ve pandemide de bu derinleşen kriz gün yüzüne çıkmıştır” diyen Bilgin, insanlığın nasıl bir tehditle karşı karşıya kaldığını anlamak için bunun iyi analiz edilmesi gerektiğini belirtti.

MEMUR-SEN: KRİZ EN AZ 10 YIL SÜRER

Öte yandan, Kongre’nin ev sahipliğini yapan Memur-Sen’in Genel Başkanı Ali Yalçın da, dünyada son birkaç yıldır olağanüstü gelişmeler yaşandığını söyledi.

Savaşlar, salgınlar, doğal afetler, ekonomik ve siyasi krizlerle mücadele edildiğini anlatan Yalçın, çözüm bulunamazsa sürecin daha da derinleşerek devam etmesinin beklendiğini aktardı.

Küresel krizi aşmak için alışılan yolların yeterli gelmeyeceğinin altını çizen Yalçın, şöyle dedi:

“En iyimser yaklaşımla en az 10 yıl süreceği öngörülen söz konusu krizi aşmak için belki de bütün bakış açımızı değiştirmek zorundayız. Onun için insanlık kendi içinde güçlü bir istişare mekanizması oluşturmak zorunda diye düşünüyorum.”

‘BU KRİZLER EN ÇOK BİZİ ETKİLİYOR’

Özellikle neoliberal sistem tarafından son 40 yıl boyunca sistemin dışına itilmeye çalışılan sendikal yapılar, bu saatten sonra yeni düzenin inşasında daha güçlü bir inisiyatif almalıdır” diyen Yalçın, şöyle devam etti:

“Çünkü biz, dünya emeği olarak sermaye karşısında çoğunluğuz ve bu krizler en çok bizi etkiliyor, ekmeğimizi, refahımızı, özgürlüğümüzü alıp gidiyor.”

‘EŞİTSİZLİKLER MASKELENİYOR’

“2021’de ortalama bir yetişkin birey, yılda 23 bin dolardan fazla kazanıyor ve yaklaşık 103 bin dolara sahip. Ancak bu ortalamalar hem ülkeler arasındaki hem de ülkeler içerisindeki geniş eşitsizlikleri maskeliyor” diyen Yalçın, şöyle devam etti:

“Küresel nüfusun en zengin yüzde 10’u şu anda küresel gelirin yüzde 52’sini alırken, nüfusun en yoksul yarısı bunun ancak yüzde 8,5’ini kazanıyor.

Küresel gelir dağılımının ilk yüzde 10’luk kısmındaki ortalama bir birey yılda 122 bin dolardan fazla kazanırken, küresel gelir dağılımının en yoksul yarısından bir birey yılda ancak 4 bin dolar kazanıyor.”