DEVA Partisi lideri Ali Babacan, partisinin Haftalık Değerlendirme Toplantısı'nda gündemi değerlendiriyor.

Babacan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Terör insanlık suçudur. Terörü lanetliyoruz. Ama bununla yetinemeyiz. Biz, bu toprakların her köşesini, herkes için güvenli kılmakla mükellefiz. Terörle mücadeleyi sulandırmak isteyenlerin olduğunu görüyoruz.

Çalıştığı bakanlığın tabelasına bir bakın hele. İçeride işleri beceremeyip, dışarıyla ilgili üstüne vazife olmayan laflar ediyor.

Son yıllarda tuhaf bir moda başladı. Kimliğini saklayıp uluslararası haber ajansına konuşanlar çoğalıyor. Hiç hayra alamet değil.

Bilgiler netleşmeden, ne olduğu belli olmadan sözüm ona ilgili bakan ‘Terör Toto’ oynadı. Aynı gün, başka üst düzey yetkili başka bir örgüt ihtimaline işaret etti. Son derece ciddiyetsiz bir durum.

Terörle mücadelede, sadece güvenlik odaklı bir yaklaşımın, asla başarıya ulaşamayacağını tecrübelerimizin ışığında biliyoruz.

Binlerce şehit vermemize ve hesapsız kaynaklarımızın heba olmasına rağmen, hedeflenen sonuçların alınamadığını da görüyoruz.

Biz ülkenin güvenliğinden sorumlu birimlerin başındaki arkadaşlarımızdan gerçekleri duymak istiyoruz. Altılı masadaki liderlerin gerçekleri bilmesi lazım. 6 ay sonra ülkeyi yönetecek insanların güvenlik konusunda doğru bilgiye sahip olması lazım.

Niçin uzunca bir süredir 'bir gece ansızın gelebilirim' deyip de seçime 6 ay kala bu operasyonları yapıyorsunuz?

Gelsinler, kurum başkanları bize anlatsınlar. Operasyonel detaylarla ilgilenmiyoruz. 'Niçin bugün' diye soruyoruz. 'Siyasi hedefiniz nedir?' diyoruz.

Suriye ve Irak’a düzenlenen kapsamlı hava harekatının planlanmasından icrasına kadar emeği geçen tüm silahlı kuvvetler mensuplarını tebrik ediyorum. Bu operasyonla, Türkiye’nin caydırıcı gücü bir kez daha ortaya konmuştur.

Suriye’nin toprak bütünlüğü çerçevesinde, terör örgütleri hariç, tüm etnik ve dini grupların, Arapların, Kürtlerin, Türkmenlerin, Hristiyanların, Sünnilerin, Nusayrilerin, diğer grupların yer alacağı Anayasa’ya ve yeni Suriye’nin inşasına yatırım yapmamız gerekir.

İktidar niye Şam Yönetimi ile üst düzey siyasi ve diplomatik ilişki kurmayı habire erteliyor? Ülke, maalesef samimiyetsiz gelgitler anaforunda çırpınıyor.

Tüm ülke şu an Erdoğan yorgunluğu yaşıyor. Daha birkaç sene önce ne dedi yaptı bu sene ne yapıyor bunu biliyoruz. (Erdoğan'ın ''Türkiye'de darbe girişimi olduğu zaman Körfez'de bunlara kimin sevindiğini çok iyi biliyoruz'' çıkışını hatırlattı.)

15 Temmuz hain darbe girişiminin finansörü BAE diyen kim? Böyle devlet yönetimi olur mu? Bu adam madem darbe girişiminin finansörüydü nasıl mavi halıyla karşılarsın? Sonradan öğreniyoruz ki, 5 milyar dolar Swap anlaşması olacak diye serilmiş bu mavi halılar. 5 milyar dolara el sıkışıyor. Biz 5-10 milyar dolara muhtaç bir ülke değiliz. Bu ülkenin bir onuru, duruşu var.

Maliye ve Hazine Bakanı şu an 5 milyar dolar anlaşma peşinde şu an. 5 milyar dolara dosya kapatılacak. Ne biçim bir devlet yönetimi bu? Sayın Erdoğan biraz yavaş. Ülkeyi yayık ayranına çeviriyorsunuz. Çalkalayıp duruyorsunuz bu ülkenin dış politikasını. Tükürdüğünü yalayan bir iktidara bu dünya nasıl inansın.

Erdoğan'ın elini sıkmadığı, zalim, katil, terörist kalmadı. Dün zalim terörist dediğin kişinin elini yarın sıkarsan kusura bakma kimse seni kaale almaz.

Esad'a demediğini bırakmadı şimdi onunla da görüşebilirim diyorsun. Biz barıştan yanayız nereden dönülse kardır. Suriye yönetimiyle görüşmesi gerektiğini söylüyoruz. Dış politikanın bir çizgisi, duruşu olur.

Mısır’la ilişkilerimizin normalleşmesi gecikse de önemli bir adımdır. Çünkü biz dış politikaya ilkelerimizle bakıyoruz. En temel ilkemiz de dünyada düşmanlarımızı azaltıp dostlarımızı artırmaktır. Dostluk olacak ki güvenliğimiz, itibarımız, refahımız artsın. Ancak Erdoğan'a şunu sormak istiyorum: İçerde kendi tabanını korumak için seçmene oynarken bunca senedir dış politikada yürüttüğünüz kavgaların bu ülkeye ne kadar büyük zarar verdiğinin farkında mısınız?

Bunların bir ilkesi kriteri yok. Sırf üç beş oy alabilmek için kafa tutuyorlar. Olan bu yayık ayran dış siyasetiyle bu ülkenin gençlerinin geleceğine oluyor.

Beşer Esad’a demediğini bırakmaz, yarın döner ‘Kardeşim Esad’ der. Buna da şaşırmayın.