Abdullah Öcalan'ın davasını takip eden Asrın Hukuk Bürosu, müvekkili Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması ve iletişim kanallarının açılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvuru yaptı.

19 Haziran yapılan başvurunun dilekçesini hukuk bürosu sosyal medya hesaplarından paylaştı. “İmralı’da tutulan müvekkillerimizden iki aydır hiçbir şekilde haber alamamaktayız” denilerek başlayan açıklamada 27 Nisan 2020 tarihli telefon görüşmesinden sonra herhangi bir bilgi alınamadığı belirtildi. Açıklamada şöyle devam edildi:

‘COVID-19 TEHDİDİ KAYGILARI ÜST BOYUTA ÇIKARIYOR’

Özellikle Covid-19 bulaşıcı virüsünden kaynaklı güncel tehdit, haklı kaygılarımızı en üst boyuta çıkarmaktadır. Covid-19 virüsünün neden olduğu salgın, yaygın bulaşıcı niteliği ve yüksek tahribatlar oluşturması sebebiyle 11 Mart 2020’de Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilmiştir. O günden bugüne ağır neticeleri kamuoyunun malumudur.

CPT’NİN ‘HASTALIĞA KARŞI KORUMASIZLIK’ TESPİTİ

İmralı cezaevinin kendine özgü hukuksuz infaz rejimi, ada hapishanesi olmasından kaynaklı iklim koşulları ve ağır izolasyon ortamının insan ruh ve beden sağlığına zararı genel olarak diğer cezaevlerinden çok daha ileri boyutlarda olmaktadır. Bu ortam hastalıkların oluşmasına, kronik rahatsızlıkların ilerlemesine ve nüksetmesine zemin hazırlamaktadır. Cezaevinde geçirdikleri süre, yaş ve kronik rahatsızlıkları, korona virüsünün karakteri gereğince İmralı’da tutulan müvekkilleri doğrudan tehdide açık hale getirmektedir. CPT’nin ( Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi) daha önce İmralı ziyaretlerinde tespit ettiği “hastalığa karşı korumasızlık” durumu İmralı cezaevinin bu ve benzeri durumlarda sağlığa erişim, anlık müdahale konusunda yeterli koşullara sahip olmayışını da ortaya koymaktadır.

SON YÜZ YÜZE TEMAS 3 MART 2020’DE

Gerek korona virüs ölümcül tehdidi sebebiyle gerekse de yasalardan kaynaklı temel hakların kullanımına dönük yaptığımız bütün başvurular hukuka aykırı olarak reddedilmekte ya da cevapsız bırakılmaktadır. Avukat ve aile ziyaretine müsaade edilmemektedir. Gerçekleşen yüz yüze son temas 3 Mart 2020 tarihinde İmralı Adası’nda çıkan yangından kaynaklı gelişen kamuoyu hassasiyeti nedeniyle mümkün olabilmiştir.

‘HAFTALIK TELEFON HAKKI İKİYE ÇIKARILMASINA RAĞMEN’

Pandemi nedeniyle Türkiye genelindeki bütün tutuklu ve hükümlülerin haftalık telefon hakkı ikiye çıkarılmış olmasına rağmen bu hak İmralı’daki müvekkillerimize tanınmamıştır. 27 Nisan 2020 tarihinde istisna olarak gerçekleşen telefon görüşmesi ise müvekkillerin İmralı Cezaevinde bunca yıldır gerçekleştirdikleri ilk ve tek telefon görüşmesi olmuştur. Sayın Öcalan bu görüşmede; ‘şu an durumumuz iyidir, ancak sonrasında ne olur bilemiyorum’ demiş, sağlık durumlarına dönük olası risklere işaret etmiştir. Bu tarihten sonra İmralı Adası’nda tutulan müvekkillerimizden doğrudan ya da dolaylı olarak haber almış değiliz. Kendilerinin mektup, faks benzeri yazılı iletişim araçları ile temas kurmaları da engellenmektedir. Siyasal iktidarın otoriter yaklaşımının en belirgin yansımasını bulan İmralı kişiye özel infaz rejimi, hukuki korumanın ve öngörülebilirliğin dışında tutulmaktadır.

‘DİSİPLİN CEZALARININ İÇERİKLERİ BİLİNMİYOR’

Yasalarda tanımlı iletişim kanallarının sağlanması, aynı zamanda Covid-19 hastalığına ilişkin tedbirlerin alınması için yapmış olduğumuz talepler yerel merciiler tarafından hukuka aykırı olarak reddedilmiştir. Gerekçe olarak gösterilen disiplin cezalarının içerikleri tarafımızca bilinmemekte, hukuki denetim açısından dosyalar avukat incelemesinden kaçırılmaktadır. Bu disiplin cezalarının neden kaynaklandığı ve hangi yaptırımları hüküm altına aldığı tarafımızca bilinmemektedir. Pandemi koşullarında gelişen ve sürdürülen bu tutum mevcut kaygılarımızı daha da güçlendirmektedir. Dış dünya ile temasları bir bütün olarak kesilen müvekkillerimize uygulanan kesintisiz iletişimsizlik hali işkence ve kötü muamele yasağının ihlalini oluşturmaktadır. Gerek Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile evrensel normlar gerekse de Anayasa ve ulusal mevzuatın yasakladığı bu uygulamaya karşı 19.06.2020 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne tarafımızca tedbir talepli başvuruda bulunulmuştur. İvedilikle incelenmesi istenilen tedbir talebimiz doğrultusunda İmralı Adası’nda tutulan müvekkillerimiz ile bir an evvel iletişim koşullarımızın sağlanması gerekmektedir. Mevcut riskin gerçekliğine ve ciddiyetine denk düşen makul bir sürede tedbir başvurumuzun incelenmeye alınması hukukun ve yasaların gereğidir. Bu anlamda yasal hakların tesisi konusunda, haklı kaygılarımıza cevap olacak bir tutum sergilenmesi yetkili mercilerden beklentimizdir. Kamuoyunun bilgisine ve duyarlılığına saygılarımızla sunarız.