Anayasa Mahkemesi (AYM), polisin barışçıl bir protesto yapan göstericilere yönelik biber gazlı müdahalesi ve gözaltı uygulamasının, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlali olduğuna hükmetti.

AYM, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) yöneticilerinin başvurusunu inceledi.

2015 yılındaki toplu iş sözleşme görüşmeleri sırasında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önüne yürüyerek taleplerini dile getirmek isteyen SES üyelerine polis gaz, cop ve plastik mermi ile müdahale etmiş; dağılmayan SES üyeleri, müdahalenin ardından pankart ve flama olmadan bakanlığa yürümeyi kabul etmiş ve Bakanlığa giren heyetin görüşmelerinin sonlanmasını beklemişti. Görüşmenin sona ermesinin ardından yapılan basın açıklaması sonrasında sendika üyeleri, kendiliğinden ve olaysız bir şekilde dağılmıştı.

Olay üzerine üç SES yöneticisi Belkıs Yurtsever, İbrahim Kara ve Şinasi Dursun, kendilerine müdahale eden kolluk güçleri, sorumlu amirler ile dönemin Ankara İl Emniyet Müdürü, Ankara Valisi hakkında kasten yaralama ve görevi kötüye kullanma suçlarından soruşturma başlatılması talebiyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurdu. Başsavcılık, Ankara Valisi hakkında soruşturma yapma yetkisinin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nda olduğunu belirterek soruşturmanın ayrılmasına karar verdi. Başsavcılık, soruşturmada, Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlileri hakkında kovuşturmaya yer olmadığına ve Ankara İl Emniyet Müdürü hakkında müşteki müracaatının işleme konulmamasına karar verdi.

SES yöneticilerinin bu karara itirazı da Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından kesin olarak reddedilince dava AYM’ye taşındı.

AYM, polisin müdahalesi sırasında yaşananlara ilişkin SES yöneticilerinin yaptığı başvuru üzerine, insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme yasağının ihlal edildiğine hükmetti.

“BARİKAT ÖNÜNDE TEK BAŞINA SLOGAN ATMASI NEDENİYLE DOĞRUDAN GAZ KULLANIMININ ORANTILI OLDUĞU KABUL EDİLEMEZ”

AYM, kararın gerekçesinde şunları kaydetti:

“Soruşturma dosyasında yer alan deliller ve tespitler gözetildiğinde, katıldığı gösteride gaz kullanımı nedeniyle yaralandığı anlaşılan başvurucu İbrahim Kara’nın davranışlarından dolayı fiziksel güce başvurulduğunu kabul etmenin mümkün olmaması karşısında güç kullanılmasının kaçınılmaz hale geldiğinin kamu makamlarınca kanıtlanmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca olay yerinde önlem alan kolluk görevlilerine karşı fiili bir müdahalede bulunmayan ve saldırgan bir tavır içinde olmayan başvurucu İbrahim Kara’ya barikat önünde tek başına slogan atması nedeniyle doğrudan gaz kullanımının orantılı olduğu da kabul edilemez.

“ULAŞILAN SONUÇLARIN, DELİLLERİN NESNEL ANALİZİNE DAYANMASI, ADALETE OLAN İNANCIN SARSILMASI BAKIMINDAN ZORUNLUDUR”

İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele iddiasıyla ilgili bir ceza soruşturmasında olayı aydınlatma kapasitesine sahip önemli birtakım delillerin toplanmaması bile tek başına ulaşılan neticenin tutarlılığına gölge düşürebilir. Başvuruya konu ihlal iddialarının gerektirdiği soruşturma yükümlülüğü, olayın gerçekleşme koşullarının belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Bu yükümlülük, mağdurların soruşturma işlemlerine ilişkin her türlü talebinin karşılanmasını gerektirmese de soruşturmanın seyrini etkileyecek ve maddi gerçeğin açığa çıkmasına yardımcı olacak mahiyetteki iddialarının araştırılmasını lüzumlu kılmaktadır. Diğer yandan soruşturma makamlarınca ulaşılan sonuçların delillerin nesnel analizine dayanması ve soruşturmanın etkili yürütüldüğü hususunda tereddüt oluşmaması, adalete olan inancın sarsılması bakımından zorunludur.”