Aydın Karacasu’da fiyatların alıcı firmalar tarafından düşürülmesi üzerine zeytin toplamaya ara veren zeytin üreticileri, ilçe meydanında toplanarak açıklama yaptı. Açıklamaya, siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. Üreticilerin hasada durdururken, aracılık yapan firmalar da zeytin alım noktalarını

“BÜYÜK ZEYTİN İŞLETMELERİNDEN TALEBİMİZ SEZON BAŞINDA AÇIKLADIKLARI FİYATLARA GERİ DÖNMELERİDİR”

Kendisi de bir üretici olan İYİ Parti Başkan Vekili ve Belediye Meclis Üyesi Nail Kurt, şöyle konuştu:

“Bugün burada bulunma sebebimiz sofralık yeşil zeytin fiyatlarımızın piyasanın yeni açılmasına rağmen iki defa geri çekilmesidir. Derdimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemektir. Sevgili üretici kardeşlerimiz, bir yılda akaryakıt, gübre, ilaç ve işçilik ücretlerinin 3-4’e katladığını hepimiz biliyoruz. Buna rağmen her sene olduğu gibi başta kaba zeytin olmak üzere fiyatların iki defa geri çekilmesinden büyük bir üzüntü duyuyoruz. Bütün girdiler hesaplandığında bir kilogram zeytinin maliyeti 8-10 liraya ulaşmaktadır. Bu maliyetler göz önüne alındığında büyük zeytin işletmelerinden talebimiz sezon başında açıkladıkları fiyatlara geri dönmeleridir. Bu konuda alımları durduran yerli esnaf kardeşlerimize de üreticiler olarak teşekkür ediyoruz. Bütün üreticilerimiz de bu düşük fiyatlara göre bilhassa kaba zeytin toplamayı durdurmaları ve bunları yağlığa bırakmalarını öneriyoruz. Ayrıca zeytin sıkım ücretlerinin geçen yıla göre 3’e katlaması da üzüntü verici bir durumdur. Hazır Akdeniz Zeytin Şehirleri Birliği toplantısı Aydın’da yapılmışken zeytin fiyatlarının düzenlenmesinde tüm kamu ve STK’ların da desteğini üreticiler olarak bekliyoruz.”

“SENEDE BİR SEFER ELE GELEN MAHSUL HER SENE ÜRETİCİNİN MAĞDURİYETİ İLE SON BULMAKTA”

Üretici Kenan Tabak ise şunları söyledi:

“Senede bir sefer ele gelen mahsul her sene üreticinin mağduriyeti ile son bulmakta. Her sezon başında fiyatların belli bir fiyattan açılıp daha sonra düşürülmesi belirli bir taktik olarak uygulanmaktadır. Bu taktik de şudur: Herkes ekibini kuruyor. İşçisini tamamladıktan sonra o ekibi bozamayacağını bildiği için de bilinçli olarak peyderpey üreticinin elinden malı ucuza kapatıldığı düşüncesine sahibim. Özellikle elek konusunda uyarmak istiyorum. Bazı yerlerde çınarlı dediğimiz eleklerin daha uygun üreticiden alım yaparken burada özlem eleği adı altında neredeyse ceviz eleği şeklinde eleklerin kullanıldığı, bunun da fiyat konusunda üreticiyi mağdur ettiği, çınarlı da duble olarak geçen bir zeytinin özlem eleğinde ise bir numara ya da 2 numaraya düştüğü gözlemlenmekte. Bu da fiyat farkı hesaplandığında 3 liraya tekabül ediyor. Bir şekilde bu konuya sahip çıkılması gerekiyor. Bir şekilde bindikleri dalı kestiklerini düşünüyorum. Bu şekilde devam ederse zeytin üreticisi bu işi bırakma noktasına gidecektir. Alternatif olarak incir görülmekte. Birçok insan da zeytini söküp incire dönüş yapmakta. Zeytine sahip çıkmamız gerekir. Sahip çıkalım düşüncesiyle bu toplantıda bulunuyoruz. Bu toplantının düzenlenmesinde alımı durduran alıcı arkadaşlarımıza da tek tek teşekkür ederim” dedi.

“ÜRETİCİLERE KULAK VERİN YOKSA KULAK VERECEĞİNİZ ÜRETİCİ KALMAYACAK”

Geyre Sulama Kooperatifi Başkanı Metin Sarıdayı da şöyle konuştu:

“Ben de sulama kooperatifi yöneticisi olarak zeytin üreticisinin maliyetinin ne kadar olduğunu en iyi bilenlerdenim. Zeytin maliyetinin bugünkü şartlarda kilosu 20 liranın üzerinde olması gerekirken maalesef yarı fiyatına zeytin alım satımı yapılmaktadır. Bir sanayici bir cıvata üretiyor, fiyatını kendisi söylüyor. Çiftçi kardeşlerim zeytini üreten biziz. Maliyetini bilen biziz. Niye bizim zeytin fiyatlarında söz hakkımız olmuyor. Evet tüccar geliyor, o arkadaşlar da aracılık yapıyor para kazanıyor ama asıl parayı aracının kazanmasına daha büyük firmaların kazanmasına çanak tutuyoruz. Burada üretici olarak maliyetini biz biliyoruz. Sulama ücretini biz biliyoruz. Bugünkü şartlarda 10 liraya satılan zeytinin tezgaha maliyeti 3 lira amele parası, 1 lira da taşıma maliyeti 6 liradır. Biz buna zeytin satıyoruz diyoruz. Aslında zeytin satmıyoruz. Eğirdiğimizi yüne değişiyoruz. Bu ne demek? Çektiğimiz emek boşa gidiyor. Sulama kooperatifleri olarak biz su paralarını toplamakta sıkıntı yaşıyoruz. Çünkü vatandaş sattığı ürünün sadece su parasına veriyor. Oysa bu maliyetler mazot parası, gübre parası nakliye maliyetleri, amele, işçilik masrafları, tarla maliyetleri. Bugün zeytini olmayan vatandaş 10 dönüm arazisini tütüne kiraya verse 20 bin lira para alıyor. Adam 50 senedir zeytin yetiştirmiş, 50 yaşına soktuğu zeytinlerden aldığı fiyata bak. Onun için bizler üreticiler olarak söz hakkımız olmalı diyoruz ve yetkililere buradan sesleniyorum. Üreticilere kulan verin yoksa kulak vereceğiniz üretici kalmayacak.”

“MALİYETİNİ BİLE KURTARMAYAN YEŞİL ZEYTİNİ PRİMİNİ 2’YE 3’E ÇIKARMALARI GEREKİYOR”

Aynı zamanda AKP Karacasu İlçe Başkanlığı yönetiminde bulunan Ziraat Odası Başkanı İsa Sevinç ise şunları söyledi:

“Arkadaşlarımız bana konuşacak çok bir şey bırakmadı. Ama gerçekten şu an da yeşil zeytinde bir handikap yaşıyoruz. Alıcı firmalar arkadaşlarımızın dediği gibi ilk anda bizim maliyetlerimizle başa baş olan bir fiyat açıkladılar. Ama aradan belirli zaman sonra fiyatları belirli günlerde belirli aralıklarla düşürdüler. Bundan dolayı üreticilerimiz burada bu firmalara tepki göstermek istediler. Biz ilk tütünün özelliğinde de köy köy dolaşmıştık. Bindiğiniz dalı kesiyorsunuz, biliyorsunuz şahitsiniz. Bugün 55 lira sözleşme yapılan tütünler 90 liraya insanlar sahada tütün aramaya başladı. Bugün tütünde olan yarın zeytinde olacak. Başka başka ürünlerde olacaktır. Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Tarım Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum. Biliyorsunuz sevgili arkadaşlar istediğiniz şekilde algılayabilirsiniz konuşmalarımı. 2 yıl önceye kadar yeşil zeytinde prim yoktu, yoğun çalışmalarımız ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gönderdiğimiz çiftçi kökenli milletvekillerinin Meclis’te baskı enstrümanı oluşturmalarından dolayı 2 yıl önce yeşil zeytine bir destek çıktı. Ben buradan biraz önce dediğim gibi Tarım Bakanı ve alt yetkililerine sesleniyorum. Bugün maliyetini bile kurtarmayan yeşil zeytini primini 2’ye 3’e çıkarmaları gerekiyor. İstirham ediyorum kendilerinden yeşil zeytin primlerini yukarı çeksinler. Çekmelerini talep ediyorum.

“BİZ ÇARESİZ DEĞİLİZ, AMA İŞLETMELER ÇARESİZ OLABİLİR”

Çiftçilerimize de şu mesajı vermek istiyorum. Zeytini ihtiyacımız kadar toplayalım. Çok mal yığıldığında arz talep dengesinde arz fazlalığı oluşuyor. Böyle olunca bu alıcı firmaların hoşuna gidiyor, fiyatları geriye doğru çekiyorlar. Biz çaresiz değiliz arkadaşlar, ama işletmeler çaresiz olabilir. Bizim alternatiflerimiz var. Hiçbirimiz karanlık düşüncelere kapılmayalım. Bugün yeşil zeytin para etmezse yarın bu siyah olur. Siyah para etmezse yağlığa dökeriz. Bugün İspanya’da, İtalya’da zeytin üreten pek çok ülkede kuraklıktan dolayı zeytin yok. Bunları elbette bizim ülkemiz temin edecek. Yeşil olmazsa ne yaparız, yağ alternatifi ortaya koyarız. Tabii darda olduğumuz için girdi maliyetleri karşılamak için belirli bir miktarını satmamız gerekiyor. Ne olur alıcı firmalar bunu da avantaja dönüştürmesinler. İnşallah yetkililer bizim şeylerimize kulak verirler. Ve şu yeşil zeytinin yani dane zeytinin primlerini arttırmalarını çok önemle istirham ediyorum.”

“ÜRETİCİYİ EZMESİNLER”

Üreticilerden Erdinç Duman, “Ben bir üretici olarak ürettiğim ürünün hakiki karşılığını göremiyorum. Vatandaş da görmüyor, halkımız da görmüyor. Burada bu ticaretle uğraşan alan arkadaşlarımız toptancılarımız fırsat düşkünlüğü yapmasınlar. Üreticiyi ezmesinler. Devletimizden de büyüklerimizden de zeytin primlerini desteklesinler. FİSKOBİRLİK gibi ÇAYKUR gibi taban fiyat açıklasınlar, hiç olmazsa elinde tutsunlar” diye konuştu.

“HER SENE BU SORUNLARI YAŞIYORUZ BİZ”

Üreticilerden Yunus Peker ise şunları söyledi:

“Bir işçi günde 4 kasa 5 kasa zeytin yapabiliyor. İki kasasını işçi alıyor. Kalan 2 kasasından ben gübremi mi çıkacağım, elektriğimi mi çıkacağım, mazot paramı mı çıkacağım, kendim mi kar edeceğim. Külli zarar ya külli zarar! Ne yapacağız biz, biz ne yapalım. Yaşamayalım mı? Üretmeyelim mi? Bu kadar olmaz. Sorumlular el atsın artık bu işe ya. Her sene bu sorunları yaşıyoruz biz. Her sene. Bir şey yapacağız, üreteceğiz. Korkuyoruz artık, zarar edeceğiz diye. Zarar etmekten bıktık. Hepimizin borcu var ya. Ödememiz gerekiyor. Lütfen yetkililere sesleniyorum, bu işe el atsınlar.”