Ocak 2023’te Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu tarafından oylanması beklenen rapor ile, AB’nin tehlikeli olmayan atıkları geri dönüştürülmek üzere yalnızca rızası bulunan ve atıkları sürdürülebilir şekilde yönetebildiğini gösteren Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi olmayan ülkelere gönderilmesi, Türkiye gibi OECD üyesi ülkelerin ise AB’den gönderilen atıklara ilişkin yakın takibe alınması amaçlanıyor.

OECD’ye göre, dünya bugün 20 yıl öncesine göre iki kat daha fazla plastik atık üretiyor. Plastik atıkların sadece yüzde 9’u geri dönüştürülürken kalan yüzde 91’lik kısmı çöpe atılıyor, yakılıyor, toprağa, denize ya da okyanusa terk ediliyor.

Avrupa kıtasının dünyadaki plastik çöpünün yüzde kaçını ürettiği konusunda net bir bilgi bulunmasa da AB ülkelerinin plastik atık üretiminde önemli bir payı bulunuyor. AB ülkeleri farklı kaynaklara göre, dünya genelinde üretilen plastik atık miktarının yaklaşık olarak yüzde 25’ini üretiyor. Üretim sonrası geri dönüşüm için toplanan plastiğin yarısı işlenmek üzere AB dışındaki ülkelere ihraç ediliyor. İhracat nedenleri arasında, atıkları yerel olarak arıtmak için kapasite, teknoloji veya finansal kaynakların yetersizliği gösteriliyor. 

2020’de AB’nin, AB dışı ülkelere atık ihracatı 32,7 milyon tona ulaştı ve bu sayı küresel atık ticaretinin yaklaşık yüzde 16’sına denk geliyor. Ayrıca her yıl AB ülkeleri arasında yaklaşık 67 milyon ton atık taşınıyor.

Türkiye, AB’nin plastik atık çöpünü ihraç ettiği ülkelerden biri. 2021’de AB plastik atığının yüzde 43’ünü OECD üyesi olmayan ülkelere yüzde 35’ini Türkiye’ye gönderdi. Bu oran yaklaşık 14.7 milyon ton plastik atığa denk düşüyor. Böylece Türkiye, AB’den en fazla plastik atık ithal eden ülke konumuna yerleşiyor.

ENVI tarafından kabul edilen rapor kritik önem taşıyor. Raporda, plastik atıkların OECD üyesi olmayan ülkelere ihraç edilmesinin artık mümkün olmadığını ve OECD ülkelerine plastik atık ihracatının dört yıl içinde kademeli olarak durdurulması gerektiği belirtiliyor. Çünkü, en fazla katı atık ihraç eden AB ülkeleri listesinde 6,3 milyon tonla Hollanda, 4,3 milyon tonla Belçika ve 3,3 milyon tonla Almanya ilk üç sırada yer alıyor. 

Kaçak plastik atık sevkiyatı önlenebilecek mi? 
Kullanılmış mallar ve atıklar arasında net bir ayrım yapılan raporda, kuralların etrafından dolaşılmaması engellemek için atıkların sınıflandırılmasında tek tip kriterler geliştirileceği belirtiliyor. Yeni kurallara göre, AB içi pazarda bilgi ve belge alışverişinin dijitalleşecek. Böylece kaçak plastik atık sevkiyatının önüne geçmek hedefleniyor. Buna örnek olarak, çevre örgütü Greenpeace, 2021’de Adana’ya yakın bir bölgede yasa dışı bir şekilde atılmış ve yakılmış Almanya’ya ait plastik atıklar bulduğunu duyurmuştu.

Tüm bu gelişmelerin dayağını 1992’de yürürlüğe giren 53 ülkenin imzaladığı, 183 ülkenin ise taraf olduğu Basel Sözleşmesi oluşturuyor. Sözleşme, tehlikeli atıkların sınır ötesi taşınması ve bertaraf edilmesinin kontrolüne yönelik düzenlemeler içeriyor.
Basel Sözleşmesi’ne göre taraf ülkeler, atıkların sevkiyatı öncesi ön bildirim yapmak zorunda. Sınırı aşan bir atık sevkiyatının hukuki şekilde gerçekleşebilmesi için, ihracatçı devlet, ithalatçı devletin taşımaya ilişkin yazılı onayını almak zorunda. Ancak son yıllarda kaçak plastik atık sevkiyatı artmış durumda. ENVI tarafından kabul edilen raporla, Basel Sözleşmesi’ne zarar veren istisnaların da son bulması bekleniyor. 

AB’de kalan plastik atıklara ne olacak?
Raporun 5 çekimser oya karşı 76 oyla kabul edilmesinde sivil toplumun etkisi büyük. Plastikten Kurtulun Hareketi ve Plastiği Yeniden Düşün İttifakı, AB’nin hem OECD de OECD dışı  ülkelere plastik atık ihracatına son vermesi için çalışmalarda bulundu. Peki sivil toplumun çalışmalarını sonucunda AB’de kalan plastik atıklara ne olacak? 

Konuyla ilgili ortak açıklamada bulunan Plastikten Kurtulun Hareketi Atık Politikası Sorumlusu Theresa Mörsen ve Çevre Araştırma Ajansı’ndan Lauren Weir AB’de kalacak plastik atıklar için alınması gereken önlemleri şöyle sıralıyor, “Nihai ve birincil çözüm, geri dönüştürülemeyen, geri dönüştürülmesi zor ve tek kullanımlık plastiklere öncelik tanıyarak, plastik üretimi ve tüketimini ve dolayısıyla plastik atıklarını azaltmak. Örneğin, Yeniden Düşün İttifakı ambalaj ve ambalaj atıkları ile ilgili AB mevzuatının revizyonu kapsamında plastiklerin yeniden kullanımı ve plastik kullanımını azaltmaya yönelik çalışmalar yapıyor. AB içinde üretilen ve tutulan geri kalan plastik atıklar için, atık hiyerarşisine kesinlikle uyulması gerektiğini düşünüyoruz. Bu kapsamda ürünler yeniden kullanılabilir/doldurulabilir ve mekanik olarak geri dönüştürülebilir şekilde tasarlanmalı. Mekanik geri dönüşüm kapasitesinin yeterli olması, plastik atıkların ayrıştırılması ve toplanmasının iyileştirilmesi gerekiyor.”

Ancak Çevre Araştırma Ajansı ve Yeniden Düşün İttifakı’nın son açıklamasında yer alan bilgilere göre, plastik atıkları kabul eden ülkelerin geri dönüşüm kapasitelerine aşırı yüklendiği tespit edildi. Bu sebeple bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşları AB’nin plastik atık ihracatının tamamen yasaklanmasını savunuyor.

Kararın Türkiye’ye etkisi ne olacak? 
Rapor, Türkiye’nin içinde bulunduğu OECD üyesi ülkelerine gönderilen atıklar yakın takibe alınmasını ve OECD ülkelerine plastik atık ihracatının 4 yıl içinde kademeli olarak durdurulmasını öngörüyor. Peki, bu durum Türkiye’de plastik atık sektörünü nasıl etkileyecek?

Türkiye’de plastik atık tesisleri 1980’lerin ortalarından itibaren kurulmaya başlandı. Ancak, ülkedeki planlı ve yaygın bir plastik atık yönetimi 2010’da ortaya çıktı. Bu dönemde plastik atık yönetiminde birçok yasal düzenleme yapıldı. 

2011’de ‘Bazı Tehlikesiz Atıkların Geri Kazanımı Tebliği’ ile tehlikesiz atıkların çevreye olabilecek olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi, atık miktarının azaltılması, geri kazanım tesislerinin kurulması ve bu tesislerin çevreyle uyumlu yönetiminin sağlanmasına yönünde düzenlemeler yapıldı. 

2015’te Atık Yönetimi Yönetmeliği ile atıkların üretildiği yerde veya üreticinin sorumlu olduğu yerde geri dönüştürülmesi veya bertaraf edilmesi yönünde düzenlemeler yapıldı. 

2018’de Çevre Kanunu’nda yapılan değişikliklerle çevre kirliliğini önlemek ve çevre sağlığını koruma amacı ile plastik atıkların yönetimi ile ilgili önlemler alındı, getirilen ek vergilerle plastik torba kullanımını azaltmak amaçlandı.