CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya, “Askeri hastanelerimiz açılmadığı sürece bu şehitlerimizin belki bir kısmının kurtulma ihtimalini de ortadan kaldırmış oluyorsunuz. İdlib'te 33 askerimiz şehit geldi. Belki orada deneyimli cerrahlar, doktorlar olsa anında ufak müdahalelerle kurtulabileceklerdi” dedi.

CHP’nin “Gülhane Askeri Tıp Akademisi ve askeri hastanelerin yeniden açılmasına ihtiyaç olup olmadığının araştırılması” amacıyla verdiği araştırma önergesinin TBMM Genel Kurulu’nda bugün görüşülmesi önerisi AKP ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önergenin gerekçesini açıklayan CHP Gaziantep Milletvekili Bayram Yılmazkaya şunları söyledi:

“HİÇBİR DEVLET ORDUSUNU ASKERİ DOKTORUNDAN VE ASKERİ HASTANESİNDEN MAHRUM BIRAKMAMIŞTIR”

“Gülhane askeri hastaneleri olmak üzere tüm askeri hastanelerimizin OHAL KHK'leriyle Sağlık Bilimleri Üniversitesi aracılığıyla Sağlık Bakanlığı’na bağlanması sonucunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sağlık hizmeti ve askeri ihtiyaçlarının ne ölçüde karşılandığının tespit edilmesini ve ilgili hastanelerin askeri personele nitelikli hizmeti ne oranda verebildiğinin ve yaralı askeri personelimize öncelik tanınıp tanınmadığının araştırılmasını, GATA ve hastanelerin yeniden açılmasına ihtiyaç olup olmadığının araştırılmasını ülkemiz açısından grup olarak çok önemsiyoruz ve bu araştırma önergesini verdik.

Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir ülke, hiçbir devlet ordusunu askeri doktorundan ve askeri hastanesinden mahrum bırakmamıştır. Tebrik ediyorum, Hükümet olarak bunu da başardınız. 15 Temmuz FETÖ/PDY darbe sürecinden yararlanarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en nitelikli kurumlarının içini boşaltmaya çalışan iktidarın bu uygulamasından en büyük darbeyi Gülhane Askeri Tıp Akademisi almıştır. AKP hükümeti hiçbir neden göstermeden GATA'yı ve diğer 32 askeri hastanenin yapısını tümüyle değiştirerek sivil hastane haline getirmiş. Bu atılan yanlış adım ordumuz ve Mehmetçiğimiz için hayati öneme sahip olan askeri hastanelerimizi ve askeri doktorlarımızı baypas etmiştir, ordu sağlık sistemi maalesef bozulmuştur.

“SAVAŞ CERRAHİSİ ÇOK ÖZEL BİR KONUDUR”

Sadece askeri personelin tedavi süreçlerinin haricinde bu kapatma olayı yüz yılı aşkın sürede askeri hekimliğimizin kazandığı savaş cerrahisi deneyimini de ortadan kaldırmıştır. Bu alandaki birçok deneyimli tabip ve sağlık personeli görevden ayrılmış veya mesleki tecrübesinden yararlanılamayacak alanlara kaydırılmıştır. Özellikle savaş cerrahisi uzmanlığındaki doktor sayısında büyük bir oranda azalma meydana gelmiş ve savaş cerrahisinde doktor sayısı en son 347'ye kadar düşmüştür. Savaş cerrahisi çok özel bir konudur.

Ülkemizin ve dünyanın pek çok yerinde kahramanca görev yapan Mehmetçiğimizin yaralanması, acil ameliyat gereksinimi, hayati tehlikeler ve olası bir savaş hâli mutlaka tecrübeli tıp bilgisinin yanında askerlik bilgisi de gerektirmektedir. Dünyanın bütün gelişmiş ordularında silahlı kuvvetlerin kendi sağlık hizmetleri ve buna bağlı uzmanlık alanları mevcuttur. Kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer tehditlere karşı savunma, hava, uzay, su altı hekimliği, harp cerrahisi gibi çok özel uzmanlık gerektiren alanlar sivil tıp fakültelerinde eğitime tabi değildir.

“ASKERİ DOKTOR İLE SİVİL DOKTORUN YETİŞTİRİLMESİ VE SAHA TECRÜBELERİ ÇOK AYRIDIR”

Askeri doktor ile sivil doktorun yetiştirilmesi ve saha tecrübeleri çok ayrıdır. Askeri doktor ve sağlık personeli düzenli olarak terörle mücadele başta olmak üzere harp tıbbı üzerine eğitim almakta ve bunların tatbikatlarına katılmakta, sahada bilfiil bulunmaktadır. Askeri doktorun görevini sivil doktora yaptırabileceğini sananlar büyük bir yanılgı içindedir. Askeri doktorluk hele de savaş cerrahisi çok ayrıcalıklı bir meslektir. Sivil doktorların sahip olduğu tesisat, örgütlenme, eğitimle askeri doktorların sahip oldukları birbirinden çok farklıdır.

“DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE ORDUSU HASTANESİNDEN, ASKERİ DOKTORUNDAN BAĞIMSIZ DEĞİLDİR”

Sivil doktorları ve personelini bugün askerimizin yaşamakta olduğu çatışma alanlarına, cepheye gönderemezsiniz; gönderseniz bile askeri doktordan aldığınız verimi sivil bir doktordan alamazsınız. Bunun aksine, askeri doktor sadece klasik tıp eğitimi alan bir insan değildir; eğitimin yanı sıra savaş koşullarındaki tıp eğitimi, askeri psikoloji, savaş psikolojisi ve askeri yönetim konularında da eğitim alarak donanımlı bir hâle gelmiştir. Cephede ağır yaralanan askerler için dakikaların bile ne kadar önemli olduğu düşünüldüğünde yaralıya kimin, nasıl ve hangi koşullarda müdahale edileceğini, hasta naklinin nasıl yapılacağını, yolda olabilecek sıkıntılarda neler yaşanabileceğini askeri doktor ve personel en iyi bilir.

Askeri doktorlar çatışma ya da savaş koşullarında gerektiğinde silah kullanma ya da başka bir komutanın yerine birlikleri komuta etme yeteneğine de sahiptirler. Son dönemlerde sınır dışına yapılan operasyonlarda birçok şehidimiz olmakta; bu askerlerimize tecrübeli askeri cerrahi doktorlarımızca müdahale edilmiş olsaydı, belki şehit sayımız daha az olurdu. Çatışma alanından gelmiş, ağır yaralanmış, yanmış, uzuv kaybı olmuş, ağır şekildeki Mehmetçik’imize normal uzman hekimlerimiz, yeni mezun olmuş, uzmanlığını yeni eline almış sınırdaki illere mecburi hizmete giden doktorlarımızın gerekli müdahaleyi tam yapamayacağı aşikârdır.

Dünyanın hiçbir yerinde ordusu hastanesinden, askeri doktorundan bağımsız değildir. Bir şekilde FETÖ/PDY'yi bahane ederek bu askeri hastaneleri kapattınız ama yanlışın neresinden dönersek kardır. Biz, bu araştırma önergesini verdik, bu araştırma önergemize lütfen destek çıkın. Bakın, bu askeri hastanelerimiz açılmadığı sürece bu şehitlerimizin belki bir kısmının kurtulma ihtimalini de ortadan kaldırmış oluyorsunuz. İdlib'te 33 askerimiz şehit geldi. Belki orada deneyimli cerrahlar, doktorlar olsa anında ufak müdahalelerle kurtulabileceklerdi.”

“BİZİM GİBİ ZORLU BİR COĞRAFİ KONUMA SAHİP ÜLKELER AÇISINDAN ORDU ÇOK ÖNEMLİDİR”

İYİ Parti grubu adına söz alan Ankara Milletvekili Ayhan Altıntaş şunları kaydetti:

“Bizim gibi zorlu bir coğrafi konuma sahip ülkeler açısından ordu çok önemlidir. Son günlerde tartışma konusu hâline gelen savunma sanayisi, orduların güçlenmesine, devletlerin güvenliklerine tek başına destek olamaz. Ordular yalnızca tankla, uçakla, silahla güçlendirilemez. Ordu mensuplarının morallerinin yüksek tutulması da çok önemlidir. Ak Parti'nin 15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrasında ortaya koyduğu politikalar ordumuza ve ülkemizin güvenliğine zarar verdi, vermeye de devam ediyor. Askeri okulların kapatılması, askeri hastanelerin kapatılması, her zaman övündüğümüz ve gurur duyduğumuz Türk Silahlı Kuvvetleri açısından bir tehlikedir; askerlik birkaç ayda, staj ya da oryantasyon süreciyle edinilebilecek bir disiplin değildir.

15 Temmuz öncesinde 34 askeri hastanemiz vardı, bu alçak darbe girişimi bahane edilerek kapatıldılar, hâlbuki askeri hastanelerin önemi çok büyüktür; zira askeri hekimler, askeri sağlık personelleri ordunun bir parçası olarak muharebe alanlarında ya da çatışmalarda omuz omuza görev yapmaktadırlar. Bu, psikolojik olarak adapte olması kolay bir süreç değildir, sivil bir hekimin böylesi bir alanda görev yapmasının, onu psikolojik ve fiziksel olarak ne kadar zorlayabileceğini görmek gerekir. Askeri tıp akademilerinde yetiştirilen doktorlar da birkaç noktada sivil doktorlardan farklı olarak savaş ya da çatışma alanına uygun bir eğitim alıyorlar; harp cerrahisi gibi alanlarda eğitim alan doktorlar çatışma yaralanmalarına veya bomba yanıklarına müdahale edebilme hususunda daha tecrübelidir. Ayrıca bu doktorlar asker olarak yetiştiriliyorlar.

“ÇATIŞMALARDA, BU ALANDA YETKİN, TECRÜBELİ VE EĞİTİMLİ DOKTORLARIN VARLIĞI, SİLAH ARKADAŞLIĞI HUKUKU ELZEMDİR”

Terörle mücadelede, savaşlarda, çatışmalarda, askeri hekimler, askerlerimizle yan yana bulunmaktadır. Bunun en önemli sonuçlarından biri de silah arkadaşlığı hukukudur; askerlerimiz, silah arkadaşlarına güven duyuyorlar, kendilerini yarı yolda bırakmayacaklarını biliyorlar, kendilerini güvende hissediyorlar. Bu, çatışma ve savaş gibi durumlarda önemlidir. Çatışmalarda, bu alanda yetkin, tecrübeli ve eğitimli doktorların varlığı, silah arkadaşlığı hukuku elzemdir. Tarihimize bakarsak, Fatih Sultan Mehmet'ten başlayarak Osmanlı ordusunda hekim başı hep görevlendirilmiştir. Diğer ülkelere baktığımız zaman da askeri sağlık sistemlerine ve askeri hastanelere önem verildiğini görüyoruz. Örneğin, askeri sağlık sistemiyle övünen ABD'de 49 askerî hastane var.

Ülkemizin etrafında bu kadar çatışmalı sorunlar varken bu kadar kanlı terör örgütü varken kendimizi huzurlu ve güvenli bir coğrafyada yaşıyor gibi düşünüp hareket edemeyiz. Ordumuzun moralini ve motivasyonunu korumalıyız, ordumuzu her daim güçlü kılmalıyız. Kaldı ki FETÖ'cüler hemen hemen tüm askeri ve sivil kuruma sızdılar ancak sadece askeri okullar, GATA ve askeri hastaneler 15 Temmuz sonrasında bu gerekçeyle tamamen kapatıldı ve yeniden yapılandırıldı. Bu yeni yapılandırmayı doğru bulmuyor ve askeri hastaneler konusunun araştırılmasına ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.”