HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, “Gelir adaletinin sağlanabilmesi için asgari ücret, tek kişinin geçimi üzerinden değil, bir işçinin ailesinin geçimini sağlayacak geçim ücreti olarak belirlenmek zorundadır ve gelirde adalet olabilmesi için vergide de adalet sağlanmalıdır. Evet, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacak bir sistem getirilmek zorundadır. Bunlar yapılmadan belirlenecek olan bir asgari ücretin milyonları açlığa mahkûm edeceği açıktır. Asgari ücretin biz en az 12 bin 500 lira olması gerektiğini savunuyoruz ve yüzde 1'in zenginliği için yüzde 99'un ölümüne çalıştırılmasını asla kabul etmiyoruz” dedi.

HDP’nin ‘Asgari ücret alan emekçilerin yaşadıkları sorunların araştırılması’na yönelik genel görüşme önergesinin gündemin ön sırasına çekilerek bugün görüşülmesine ilişkin grup önerisi, TBMM Genel Kurulu’nda AKP ve MHP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Önerinin gerekçesini açıklayan HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy şunları söyledi:

“EKONOMİK SOSYAL KONSEY 12 YILDIR TOPLANMIYOR”

“Asgari ücret Türkiye’de bir işçinin kazandığı en az ücret olmaktan çok daha fazla bir anlam ifade ediyor. Tüm bir çalışma hayatını ve neredeyse de tüm çalışanların ücretlerini belirliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bir anket çalışması başlatmış işçilerin, işverenlerin ve kamuoyunun beklentilerini tespit etmek istiyormuş. Aynı bakanlık bırakın Asgari Ücret Komisyonu’nun anti demokratik olmasını Vedat Bilgin göreve geldiğinden beri yılda 3 defa toplanması gereken 3’lü Danışma Kurulu’nu bile hiç toplamadı. Ekonomik Sosyal Konsey ise 12 yıldır toplanmıyor. Dünyanın bir başka ülkesinde asgari ücret Türkiye’de olduğu kadar konuşulmuyor. Çünkü Türkiye'de asgari ücret ortalama ücret hâline getirilmiş durumda, sayenizde. Sürekli ‘Ekonomimiz büyüyor’ diye övünüyor iktidar ama bakıyoruz, bu büyümeden emekçiler asla pay almıyor. Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki emek gelirleri payının oranı 2016'da yüzde 37,8'ken 2022'de yüzde 25,4'e düşmüş.

“SİZİN ŞİRKETLERİNİZ VE SERMAYEDARLARINIZ BÜYÜYOR”

Ne büyüyor, sizin şirketleriniz ve sermayedarlarınız büyüyor. Emekçilere ne oluyor? Getirdiğiniz hal Türkiye sefalet endeksinde 156 ülke arasında birinci sıraya oturmuş durumda. 2022’nin başında ‘asgari ücrete yüzde 50 zam yaptık’ diye övündünüz. O ücret daha ikinci ayında eridi. Temmuzda yapılan enflasyon farkı zammı ile asgari ücret 5 bin 500 liraya çıktı peki açlık sınırı temmuz ayında ne oldu? 6 bin 839 lirayı geçti. Kasım ayında açlık sınırına baktığımızda 7 bin 785 liranın üstüne çıktı asgari ücret açlık sınırının 2 bin 285 lira altına indi. Yoksulluk sınırı ise neredeyse asgari ücretin 4 katından daha fazla.

“BU ÜLKEDE ÇALIŞANLARIN YÜZDE 49’U ASGARİ ÜCRET CİVARI VEYA ONUN ALTINA ÇALIŞIYOR”

Bu ülkede çalışanların yüzde 49’u asgari ücret civarı veya onun altına çalışıyor. Bu orana baktığımızda tarım dışı sektörlerde yüzde 43, sanayide yüzde 50, deri sektöründe yüzde 59,72, gıda sektöründe yüzde 65, inşaatta yüzde 54, toptan ve perakende sektöründe yüzde 64, turizmde yüzde 72. Kadınların daha yoğun çalıştığı sektörlere baktığımızda; kadınlar erkeklerden daha az kazandığı gibi asgari ücret altı çalışan kadın sayısı erkeklerin kat kat üstünde.

Bugün asgari ücretle geçinmek zorunda kalan bir işçi ne gıdaya erişebiliyor ne de barınmaya ve mutfak enflasyonunun bile yüzde 134,77 oranında arttığı bu ülkede asgari ücretin sadece mutfak enflasyonu dikkate alındığında bile yüzde 134 artması gerekir. Asgari ücret belirlenirken oransal büyümeden bahsediliyor ama bu orandan daha çok bu ücretle ne alınabildiği önemlidir. Önemli olan asgari ücretle barınma, beslenme, ısınma gibi temel ihtiyaçların karşılanıp karşılanamadığıdır. Bunun için yani emekçileri enflasyon karşısında ve bu derin yoksullaşma sürecinden kurtarabilmek için, en azından asgari düzeyde kurtarabilmek için yapılacaklar bellidir.

“ASGARİ ÜCRETİN BİZ EN AZ 12.500 LİRA OLMASI GEREKTİĞİNİ SAVUNUYORUZ”

Ücretle çalışan milyonlarca insanın refah artışının sağlanması için ücret zamlarında enflasyon farkının üzerine ekonomik büyüme paralelinde bir refah payı eklenmek zorundadır. Gelir adaletinin sağlanabilmesi için asgari ücret, tek kişinin geçimi üzerinden değil, bir işçinin ailesinin geçimini sağlayacak geçim ücreti olarak belirlenmek zorundadır ve gelirde adalet olabilmesi için vergide de adalet sağlanmalıdır. Evet, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınacak bir sistem getirilmek zorundadır. Bunlar yapılmadan belirlenecek olan bir asgari ücretin milyonları açlığa mahkûm edeceği açıktır. Halkların Demokratik Partisi olarak asgari ücretin biz en az 12.500 lira olması gerektiğini savunuyoruz ve yüzde 1'in zenginliği için yüzde 99'un ölümüne çalıştırılmasını asla kabul etmiyoruz.”

HDP’nin önerisi üzerine İYİ Parti Grubu adına söz alan Konya Milletvekili Fahrettin Yokuş da şunları söyledi:

“BUGÜN İTİBARIYLA 5 BİN 500 TL OLAN ASGARİ ÜCRET AÇLIK SINIRININ ÇOK ALTINDADIR”

“Asgari ücret demek aslında en aşağı, en düşük ücret demektir yani sefalet ücreti demektir. Bugün itibarıyla 5 bin 500 TL olan asgari ücret açlık sınırının çok altındadır. TÜİK'in rakamlarına baktığımız zaman, TÜRK-İŞ'in rakamlarına baktığımız zaman gerçek ortaya konuyor. Bugün TÜRK-İŞ'in açlık sınırı 7 bin 785 lira, aradaki fark 2 bin 285 lira yani şu anda sefalet ücretinin de sefaleti bir yapıyla karşı karşıyayız.

Bu asgari ücretle, bizim asgari ücretlimiz evini nasıl geçindirecek, kirasını nasıl verecek? Elektrik, su parasını, yakıt parasını... Hele hele çocuklarını okula nasıl yollayacak? Hani diyoruz ya ‘Çocuklar okula aç gidiyor, kahvaltısız gidiyor.’ İşte, bunların, bu gerçeklerin görülmesi lazım, bunların düzeltilmesi lazım. Çünkü resmi enflasyonun yüzde 85 olduğu, gayri resmi enflasyonun yüzde 185 olduğu, gıda üretim enflasyonun yüzde 156 olduğu, perakende gıda fiyatlarının yüzde 200 arttığı bir ülkede, enflasyon canavarının işçiyi, memuru, emekliyi yok ettiği bir dönemde asgari ücretliye ne kadar zam yaparsanız yapın yine de enflasyonun altında ezilecek, enflasyon canavarı bunu yutacaktır. Enflasyonu kontrol altına almadığınız sürece de dar ve sabit gelirliler perişan olmaya devam edecek.”

“ASGARİ ÜCRETİN DURUMUNU EN İYİ, ASGARİ ÜCRETLE YAŞAYAN YANİ SEFALETE MAHKUM EDİLENLER BİLİR”

CHP Grup adına Karaman Milletvekili İsmail Atakan Ünver söz aldı. Ünver ise şunları kaydetti:

“Asgari ücretin durumunu en iyi, asgari ücretle yaşayan yani sefalete mahkum edilenler bilir. 2022 yılına 4 bin 253 lira asgari ücretle giren emekçi temmuz ayında gelen zamla 5 bin 500 liraya ulaşan ücretiyle ocak ayında aldığını alamadı. Bir işçi asgari ücretle ocak ayında 287 kilo pirinç, 98 koli yumurta, 93 kilo beyaz peynir, 166 litre ayçiçeği yağı, 817 kilo kuru soğan, 833 kilo patates, 210 kilo kuru fasulye alabiliyordu.

“VATANDAŞIN SOFRASINDAN EKSİLEN EKMEĞİN HESABINI ELBETTE SANDIKTA ASGARİ ÜCRETLİYE VERECEKSİNİZ”

Bunun karşısında temmuz ayında bir lütufmuş gibi yapılan zamla 5 bin 500 liraya ulaşan asgari ücretle bugün bu ürünlerden ne kadar alabiliyor? 162 kilo pirinç, 87 koli yumurta, 55 kilo beyaz peynir, 113 litre ayçiçeği yağı, 392 kilo kuru soğan, 458 kilo patates, 137 kilo kuru fasulye. Asgari ücretlinin sofrasından 115 kilo pirinci, 11 koli yumurtayı, 38 kilo beyaz peyniri, 53 kilo ayçiçeği yağını, 425 kilo kuru soğanı, 375 kilo patatesi, 73 kilo kuru fasulyeyi siz çaldınız; sizin ‘Nas var’ diye diye kurduğunuz bu ekonomik, faizci düzen çaldı. Açlık sınırının 8 bin liraya ulaştığı bir ortamda ‘Asgari ücretliye zam yaptık, rahat etti’ diyebiliyor musunuz? Diyemezsiniz. Asgari ücret görüşmeleri sırasında yaptığınız insani seviye vurgusu asgari ücretliyi açlığa mahkum eden seviye mi? Vatandaşın sofrasından eksilen ekmeğin hesabını elbette sandıkta asgari ücretliye vereceksiniz, sandıktan kaçamayacaksınız.”