TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol Başkanı ve Antalya Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Metehan Akbulut İstanbul Tuzla’daki bir fabrikada 3 işçinin yaşamını yitirmesiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Artık yeter, işçi cinayetlerini yaşamak istemiyoruz!” dedi.

29 Nisan 2022 tarihinde İstanbul Tuzla Boya ve Vernikçiler Sanayi Sitesinde bulunan Messer Kimya San. Tic. Ltd. Şti. firmasına ait fabrikada gerçekleşen patlama ve sonrasında çıkan yangında 3 işçinin yaşamını yitirmesi, 9 işçinin de yaralanması üzerine açıklamalarda bulunan Dr. Metehan Akbulut, “Bayram öncesi işçilerin büyük bir kısmının izinde olması büyük   şans.  Normal çalışma günlerinde olsa çok daha fazla sayıda işçi yaşamını yitirir ya da yaralanırdı” şeklinde konuştu.

"SORUMLULAR HESAP VERMELİ"

“Çok tehlikeli olan boya sanayisinin bu şekilde bitişik nizam inşa edilmesi fabrikalarda üretim yapılmasına izin verilmesi akıl alır gibi değildir. Bu durum çalışma alanının ne kadar başı boş, denetimsiz bırakıldığının bir göstergesidir” diyen Dr. Akbulut, Tüm işçi cinayetlerinde olduğu gibi patlamanın asli sorumlusu işletmede işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını sağlamayan patronlar ve buna zemin yaratan 6331 sayılı Yasadır. Sorumluluk işletmenin ruhsatsız çalışmasına izin veren, denetlemeyen, 6331 sayılı yasa ile işçi sağlığı hizmetlerini piyasalaştıran, taşeronlaştıran   iktidar temsilcilerindedir.” dedi.

"KAMUSAL BİR ZİHNİYETLE YENİDEN DÜZENLENMELİ"

 “İşçi sağlığı önlemlerinin alınmadığı, güvencesiz ve kölelik düzeninde çalışmaya zorlandıkları bir üretim tarzında işçilerimizin yasını tutmaya devam mı edeceğiz. Her gün bir yenisi eklenen işçi cinayetlerine seyirci mi kalacağız!”  sorularını soran Dr. Akbulut açıklamasında “ 6331 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmalı, emek ve meslek örgütleriyle, üniversitelerle birlikte, işçilerin sağlığını ve güvenliğini merkeze koyan, mesleki sağlık etkileşimlerini araştırarak, gerçekten meslek hastalıklarını görünür kılan, İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlıklarını ve iş güvencelerini koruyan kamusal bir zihniyetle yeniden düzenlenmelidir”  ifadelerini kullandı.

"ARTIK YETER, İŞÇİ CİNAYETLERİNİ YAŞAMAK İSTEMİYORUZ !"

29 Nisan 2022 tarihinde İstanbul Tuzla Boya ve Vernikçiler Sanayi Sitesinde bulunan Messer Kimya San. Tic. Ltd. Şti. firmasına ait fabrikada gerçekleşen patlama ve sonrasında çıkan yangında 3 işçi yaşamını yitirmiş, 9 işçi de yaralanmıştır.  Ayrıca   çevrede bulunan fabrikalarda da   ciddi hasarlar meydana gelmiştir. 

Öncelikle yaşamını kaybeden işçilerimizin ailelerine baş sağlığı diliyor, acılarını paylaşıyor, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

Patlama ve yangın sonrası adet olduğu üzere sırayla önce Tuzla Kaymakamı, ardından İstanbul Valisi klasik açıklamalarda bulundular. Tuzla Kaymakamı Ali Akça; "Acı bir durum. Saat 13:15 civarlarında boya vernik işiyle uğraşan sanayicilerimizin bulunduğu bir sitede yangın meydana geliyor. Yangın neticesinde seri bir şekilde itfaiye görevlilerimiz, ambulans, güvenlik görevlilerimiz konuyla alakalı müdahaleye başladılar. 9 vatandaşımız hafif şekilde yaralı idi. Sağlıkçılarımız, 9 vatandaşımıza müdahale etti. Ancak 3 vatandaşımız maalesef yangın yerinde hayatını kaybetti. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Yakınlarına sabırlar diliyorum. Yaralı vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum“ açıklamalarında bulundular.  Çalışma Bakanı ve yetkilileri ise her zamanki sıradan açıklamalarını yaparak olayın incelenmesi için iki baş müfettişin görevlendirildiği bilgisini verdiler.  Bu şekilde olay sıradan adli bir olay olarak incelemeye alınarak “basitleştirilmeye, sıradanlaştırılmaya” çalışıldı ve yetkililer görevlerini yapmış oldular.

Patlamanın ve yangının meydana geldiği fabrika yanıcı ve patlayıcı maddelerin üretildiği çok tehlikeli bir işyeri.  İşyeri sahibinin ifadesinden işletmenin ruhsatının olmadığını öğreniyoruz. (İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2021 yılında fabrikayı ruhsatsız olduğu için mühürlediği ancak işletmenin üretime devam ettiği iddia edilmektedir. Benzer şekilde çevredeki birçok işletmenin de ruhsatsız çalıştıkları ciddi iddialar arasındadır. 

Çok tehlikeli olan boya sanayisinin bu şekilde bitişik nizam inşa edilmesi fabrikalarda üretim yapılmasına izin verilmesi akıl alır gibi değildir. Bu durum çalışma alanının ne kadar başı boş, denetimsiz bırakıldığının bir göstergesidir.

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi 30.04.2022 tarihinde yaptığı açıklamada “Yapılan araştırmada Messer Kimya`nın 2019 yılında Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) raporu başvurusu yaptığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Çevresel Etki Değerlendirme yönetmeliğinin 17.maddesinde verilen hakka dayanarak "ÇED raporu gerekli değildir" kararı verdiği görülmüştür. ÇED raporu başvurusunda da firmanın muhtelif organik peroksitleri üreteceğini belirttiği görülmektedir. Çevresel Etki Değerlendirme yönetmeliğinin eklerinden Ek-2`de (Seçme-Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi) peroksitlerin üretiminde karar verme yetkisi bakanlığa ait gözükse de yine aynı yönetmeliğin eklerinden Ek-1`de (Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi) yer alan patlayıcı ve parlayıcı maddelerin üretildiği tesislerde ÇED Raporu zorunluluğu göz ardı edilmiştir.  Bakanlığın verdiği kararın gerekçesini kamuoyuna açıklaması önemlidir” demektedir.

Daha iki yıl önce Sakarya’nın Hendek ilçesinde yanıcı/ patlayıcı maddeler ile üretim yapılan havai fişek fabrikasında patlama meydana gelmiş, 7 işçimiz yaşamını yitirirken 127 işçimiz de yaralanmışlardı.

6331 sayılı “İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası” ile işçi sağlığı hizmetleri piyasalaştırılarak Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimlerinin (OSGB) insafına terk edildi. Bu yasa ile iş kazaları ve meslek hastalıklarının sorumluluğu İş Güvenliği Uzmanları ve İşyeri Hekimleri’ nin üzerine yıkılmaya çalışıldı. 6331 sayılı yasa ile iş kazalarını sıfıra indireceklerini açıklayan ve bir illüzyon yaratan yetkililere soruyoruz:’’ daha kaç işçimizin işçi cinayetlerinde yaşamlarını yitirmesini bekliyorsunuz’’.

İşçi sağlığı önlemlerinin alınmadığı, güvencesiz ve kölelik düzeninde çalışmaya zorlandıkları bir üretim tarzında   işçilerimizin yasını tutmaya devam mı edeceğiz. Her gün bir yenisi eklenen işçi cinayetlerine seyirci mi kalacağız!

Tüm işçi cinayetlerinde olduğu gibi patlamanın asli sorumlusu işletmede işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmasını sağlamayan patronlar ve buna zemin yaratan 6331 sayılı Yasadır.

Sorumluluk işletmenin ruhsatsız çalışmasına izin veren, denetlemeyen, 6331 sayılı yasa ile işçi sağlığı hizmetlerini piyasalaştıran, taşeronlaştıran   iktidar temsilcilerindedir.

6331 sayılı yasa yürürlükten kaldırılmalı, emek ve meslek örgütleriyle, üniversitelerle birlikte, işçilerin sağlığını ve güvenliğini merkeze koyan, mesleki sağlık etkileşimlerini araştırarak, gerçekten meslek hastalıklarını görünür kılan, İşyeri Hekimleri ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlıklarını ve iş güvencelerini koruyan kamusal bir zihniyetle yeniden düzenlenmelidir.

Türk Tabipleri Birliği

 İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kolu