Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin en çok yıkıma neden olduğu illerden birisi olan Hatay’da pek çok tarihi yapı da yok oldu. Şehrin kimliğini yansıtan pek çok yer gibi Saray Caddesi’ndeki birçok mekân da yıkıldı. Yaklaşık 5,5 yıldır caddede işletmecilik yaptığını belirten Özgür Akseven’in dükkânı da kullanılamaz hâle geldi.

“NEREDEYİM, HANGİ SOKAKTAYIM ÇIKARTAMADIM"

Mekânda kalan son birkaç ürünü almak için uğrayan Akseven, ANKA Haber Ajansı’na konuştu. Akseven, caddenin şehir açısından kimliğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Burası Antakya’nın kalbi. Turizmin kalbidir burası. En hareketli, en rengarenk olan sokak, en rengarenk olan cadde burasıdır. 6 Şubat depreminde işlerimiz daha yeni bitmek üzereydi bizim. Canlı müzik de olduğu için kapanışımızı yapıp temizlik aşamasındaydık. Biz yolda yakalandık depreme çalışan arkadaşlarla beraber. Eve dönerken, işten yeni çıkmıştık. Bayağı bir kötüydü. Taksideydik biz. Taksici arkadaş bayağı bir panik yaptı çünkü araç durduğu yerde şerit değiştiriyordu. Başka bir işletmeci arkadaşım var, onunla beraberdik. Bayağı kötü bir andı, çünkü biz yıkımı canlı canlı gözlerimizle gördük. Yıkımın içinde değildik ama yıkımı izlemek zorunda kaldık. Öyle söyleyeyim. Evimin olduğu sokağa taksici beni bıraktığında önce şöyle bir 5 dakikaya yakın durdum. Sağımı solumu inceledim. Neredeyim, hangi sokaktayım; çıkartamadım. Eve gittiğimde zaten ben ailem ölü diye düşünerek, eve koşarak gittim. Çok şükür, yani çok şükür diyoruz. Çok kaybımız var ama çok şükür onlar sağ.”

“BURAYI BIRAKMAYI DÜŞÜNMÜYORUZ”

Önceki gün de iş yerine uğrayarak mutfak malzemelerini çıkarttıklarını anlatan Akseven, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Stoktaki meşrubatlarımız vardı, onları çıkarttık. Burada bir mutfak açıp işimize bir şekilde burada devam etmeye çalışacağız. Burayı bırakmayı düşünmüyoruz çünkü. Yani yöresel Antakya lezzetleri olsun, işte kebaptı, bizim buraya özel ürünlerimizden olsun, yapmaya çalışıp en azından cüzi bir miktarda da olsa burada kendi halkımıza, kendi vatandaşımıza bir nebze faydamız olsun diye çalışmaya devam edeceğiz. İşletme kiraydı. Şöyle söyleyeyim. Hiçbir şekilde kullanılır vaziyette değil. Zaten tarihi yapı, bunların hepsi Kültür Bakanlığı’na bağlı tescilli yapılar. Hiçbir şekilde kullanılmıyor. Bizim sadece depo olarak kullandığımız iki bölüm vardı, oralar sağlam. Mutfağımızın bir kısmı sağlam. Oradan çıkartabildiğimiz işte toplamda böyle 3-5 parça eşyamız var. Onları çıkartabildik.”

“BİZ BIRAKIRSAK BURASI KİMLİĞİNİ KAYBEDECEK. GELİN BİRLİKTE SAVAŞMAYA DEVAM EDELİM”

“Hiçbir şekilde destek alamadık” diyen Özgür Akseven, şöyle devam etti:

“Burada kurulan AFAD çadırları vardı. Valiliğin kurduğu bölümler vardı. Onunla ilgili resmi başvuruları yaptık. Dönüş olmadı. Olacaktır belki bilmiyoruz ama görünen şu an herhangi bir şey yok. Yani bizim isteğimiz, en kısa sürede buranın ayağa kalkıp tekrardan eski rengine, eski kimliğine kavuşması ama şimdi şuradan gördüğünüz gibi yıkım o kadar büyük ki ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bununla ilgili yapacağı çalışmada, uzun vadede buraya bir proje hazırladığı söyleniyor. Tabii ki de burada en yakın sürede açılan dükkânlarda biz esnaflar olarak burayı mecbur destekleyeceğiz. Mecbur ayağa kalkmak zorundayız çünkü biz burayı bırakırsak burası kimliğini kaybedecek. Biz Antakyalılar olarak bırakmayacağız burayı. Şu an çadırda yaşıyoruz. Gitmesin kimse. Gidenler geri gelsin. Birlikte savaşmaya devam edelim. Birlikte ayağa kalkalım.”