Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen gönüllü bir grup psikolog, deprem bölgesindeki hastanelerde görev yapan sağlık personeline psikososyal destek vermek için Malatya’ya gitti. 4 gündür bölgede olduklarını söyleyen psikolog Ali Orhan, “Yaptığımız görüşmelerde tüm sağlık çalışanlarının depremden oldukça etkilendiklerini gözlemledik. Birçoğu bunun farkında bile değildi, ‘Ben iyiyim’ diye tepkiler veriyordu. Gündüz ofis olan odalar, geceleri de insanların yaşam alanına dönüşüyor. Yardım verenlerinde yardıma ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Burada yardım verenler de bir depremzede. Onların bu durumunun göz ardı edilmemesi gerekiyor” dedi.

Kahramanmaraş merkezli 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki iki depremin ardından 11 gün geçti. Deprem bölgesinde arama-kurtarma ekiplerinin yanı sıra sağlık çalışanları da yaralıları tedavi etmek için yoğun bir çalışma içerisinde. Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından görevlendirilen gönüllü bir grup psikolog, Ankara’dan deprem bölgesi Malatya’daki hastanede çalışanlara psikososyal destek vermek için bu ile gitti.

ANKA Haber Ajansı’n konuşan gönüllü psikolog Ali Orhan, “Biz, Ankara Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından gönderildik. Gönüllülerden oluşan 29 arkadaşız burada. Bu grup içinde 3 kişi de Malatya Devlet Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde görev yapıyoruz. Buradaki görev amacımız da hastanede çalışan sağlık personeline psikolojik destek vermek. Bu amaçla da burada psikososyal bir destek birimi oluşturduk. Çünkü yardım verenlerin de yardıma ihtiyacı olduğu bir gerçektir. Bu konuda bir talep geldi. Burada yardım verenler de bir depremzede. Onların bu durumunun göz ardı edilmemesi gerekiyor. 4 gündür bu çalışmaları sürdürüyoruz. 3 gün daha bu çalışmaları sürdüreceğiz, sonra tekrar Ankara’ya döneceğiz” dedi.

“GÜNDÜZ OFİS OLAN ODALAR, GECELERİ DE İNSANLARIN YAŞAM ALANINA DÖNÜŞÜYOR”

Orhan, yaptıkları görüşmelerde tüm sağlık çalışanlarının depremden etkilendiğini gözlemlediklerini belirterek, “Birçoğu bunun farkında bile değildi, ‘Ben iyiyim’ diye tepkiler veriyordu. Fakat görüşme esnasında onlar da iyi olmadıklarını, zorlandıklarını fark ettiler. Bunların içinde duygu durum değişiklikleri gözlendi. Fark ettiler ki kendileri de bu süreçte çok yorulmuş. Özellikle acil serviste çalışan sağlık çalışanları ‘7 gündür buradayız. Burada yaşıyoruz’ diye kendilerini ifade ediyorlardı. Birçoğunun da gidecek bir yeri de yoktu. Bazıları odalarda yaşıyor. Gündüz ofis olan odalar, geceleri de insanların yaşam alanına dönüşüyordu. Bazılarının eşleri, çocukları burada. Kimileri de eşlerini, çocuklarını güvenli bölgelerdeki akrabalarına göndermişler.

Yoğun olarak travma sonrası stres tepkileri olan şok, inkar, korku, kaygı, belirsizlik ve güvenli alan tepkilerini gözledik ve bu yoğun şekilde görünüyor. Hastane koridorlarına çıktığımız zaman, vatandaşlar da buraya sığınmışlar. Hastanenin hemen her bölgesi yaşam alanına dönüşmüş. Bekleme salonları birer yatağa dönüşmüş durumda. Burası en güvenli binalardan birisi, burada yemek veriliyor. İnsanların çarşı ihtiyacı karşılanıyor. Personel de akşamları buradaki odalarda kalıyorlar. Buradaki ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar. Kendilerine güvenli gelecek oluşturmaya çalışıyorlar, yoğun olarak da bu sorunla geliyorlar. Bazen de daha önceden yaşadıkları sorunların tetiklendiğini gözlemledik. Bu ihtiyaçla bizlere başvurdular.”