CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Engin Altay’ın konuşmasından satır başları şöyle:

CHP YASAL DAYANAK NOKTASINDA HAZIR: İlla bir şeyi 110 kere söyleyelim de mi olsun? 3600 defa 3600 dedik, çok şükür, nihayet gerçekleşti. Asgari ücret için feryat ettik, gerçekleşti. Taşerona kadro dedik, kısmen gerçekleşti. Elektrik faturalarından TRT payını kaldırın dedik, gerçekleşti. Ve son olarak KYK borçlarının faizini, ısrarla faiz demeye devam ediyorum, çünkü dün Tayyip Bey de faizi ifade etti, silmeyi taahhüt ettiler. ‘Taahhüt ettiler’ diyorum, inşallah burada başka bir hinlik düşünmezler. Çünkü belki yasal bir dayanağa ihtiyaç olabilir. Öyle bir şeye ihtiyaç varsa CHP’nin yasal bir dayanak noktasında hazır ve nazır olduğunu da buradan belirtmek isterim. Bu KYK kararını vermeden hemen önce, esnasında ve sonra; CHP’nin bu konuda bir polemik yaptığını söylemek, en hafif deyimle TBMM gündeminden habersiz olmak demektir. 2018-2022, 19 kanun teklifimiz var. CHP milletvekilleri 2018’den beri KYK mağdurları için feryat ediyor. Ve en son Sayın Genel Başkanımız, gençlere seslenip, ‘ödemeyin, faizlerini sileceğim, geldiğimiz zaman faizleri sileceğiz’ açıklamasından sonra beyleri telaş aldı. Apar topar faizleri silme kararı aldılar.

2003’TE ÇOCUKLAR ALDIKLARI 65 LİRA İLE İKİ TANE ÇEYREK ALTIN ALIYORDU: Erdoğan hep şundan övünüyordu, önce ona bir açıklık getirelim. Efendim Kredi Yurtlar Kurumu’ndan 65 lira burs alınıyor, kredi alınıyor. Şimdi 850 lira veriyoruz. 65 lira nere 850 lira nere. Cakasını satan Erdoğan'a bir hatırlatma yapalım. 2003’te yani sizin Türkiye'yi devraldığımız dönemde, çocuklar aldıkları 65 lira ile iki tane çeyrek altın alıyordu. Şimdi senin verdiğin bursla krediyle, çocuklar bir çeyreğin yarısını alıyor. Eğer 3 bin 210 lira verirsen 2003’te çocukların aldığı devletten aldığı krediyi bursu yakalamış oluruz. Çocuklarının hepsi üniversite okuyor. Bu çocukların aklıyla dalga geçme, alay etme, bu çocukların aklını küçümseme.

EYT’Yİ YA HALLEDECEĞİZ YA HALLEDECEĞİZ: Ekimde EYT’yi ya halledeceğiz ya halledeceğiz. Paşa paşa halledeceksiniz. Milletin ocağı-şubatı beklemeye tahammülü ve sabrı yok. Sizin Türkiye ekonomisini içine soktuğunuz halde, vatandaş yazı belki geçirir ama kış geçmez. EYT’liler için kış hiç geçmez. Ocak-şubat derken bunu martta-nisanda bir seçim rüşveti olarak düşünüyorsanız sakın! Ensenizdeyiz. EYT’nin Meclis’in açıldığı ay hallolması için CHP olarak her şeyi yapacağız. Siz bunun adına ne derseniz deyin. Efendim ‘bizim yapacağımızı duymuş da Kemal Bey bunun için bu çağrıyı yapmış.’ Ayıp. 19 kanun teklifi vermişiz. Ben daha geçenlerde demişim ki ‘bu ek bütçede çiftçi yok, memur yok, esnaf yok EYT yok’ demişim ama bu bütçede ‘kur korumalı mevduat sahibi zenginler var’ demişim. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Evet ben önce Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'na sonra da Erdoğan'a teşekkür ediyorum, her şeye rağmen.

ERDOĞAN'A YAKIŞAN EN BÜYÜK SIFAT, ‘BAY ÇELİŞKİ’: Erdoğan'a çok sıfat yakıştırdık ama bugünlerde Erdoğan'a yakışan en büyük sıfat, ‘bay çelişki.’ Şunun için söylüyorum, ‘Bay Kemal eğer sıkıyorsa bunun faiz olduğunu ispatla’ diyor. Aynı konuşma içinde, iki dakika sonra Bay Kemal'in ispatlamasına gerek yok, şöyle söylüyor. ‘Biraz önceki Kabine Toplantısında kredi geri ödemelerinin herhangi bir enflasyon farkı veya faiz uygulaması olmaksızın sadece alınan ana para üzerinden yapılmasını kararlaştırdık. Yani ana para.’ Erdoğan, Bay Kemal'in bir ispatlamasına gerek yok. Sen cümlenin başında ‘faiz değil’ diyorsun, ikinci paragrafta ‘faiz uygulaması olmaksızın’ diyorsun. Allah aşkına. Hani bir gün önce söylediğini bir gün sonra yalanladığın çelişkinin çok örneği var da aynı kürsüde aynı mikrofonun önünde bir dakika önce ‘faiz değil’ dediğin şeyi sonra faiz olduğunu itiraf etmek hangi aklın, hangi kafanın ürünü? Bay Kemal, Erdoğan için bir paranoya bir kâbus haline dönüşmüştür. Allah kurtarsın bir kurtuluş yolu var. Sandığı ne kadar erken getirirse Erdoğan, Bay Kemal paranoyasından o kadar çabuk kurtulur.

ERDOĞAN'IN HERHALDE HABERİ YOK: Beyefendi diyor ki ‘devletin kasasından bir tek kuruş çıkmadı, otoyol, köprülerden; yatırım düşmanlığıyla ayağımıza çelme takmaya çalışıyorlar’ diyor. Şimdi Osmangazi'de günlük 40 bin araç geçiş garantisi vermişiz. 44 buçuk dolardan 744 lira eder. Oradan sadece köprüden İzmir'e giderseniz 3 bin 600 lirayı buluyor. Ama sadece ‘köprüden bir geçeyim geri döneyim’ derseniz Yalova'dan çıkıp 184 lira ödüyorsunuz. Yani geçen araba için 560 lira, geçmeyen araba için 744 lirayı kim ödüyor Erdoğan? ‘Cebinden 5 kuruş çıkmıyor’ diyorsun, kim ödüyor bu parayı? Erdoğan'ın herhalde haberi yok. ‘Çanakkale Köprüsü'nde 8 Temmuz'da 14 bin 275 geçmiş ne güzel’ diyorlar. Çanakkale Köprüsü'nün geçiş ücreti 16 eurodur, müteahhite ödenecek araç başına, 45 bin araç garantisi vermişsin. 45 bin araç, o gün için sadece geçen araçlar için 100 lira, geçmeyen 30 bin araç için 300 lira ödedin. Peki şu soruma cevap ver Erdoğan. 2007-2021 arasında köprü ve otoyollara 35 milyar TL ödedin mi ödemedin? Hani ‘devletin kesesinden bir kuruş çıkmıyordu’ ya? Soruyorum.

BANKALARIN KARI YÜZDE 374 ARTTI: Bankaların karı, geçen yılın ilk dört ayına göre yüzde 374 arttı. Bu bankalar, Merkez Bankası’ndan yüzde 14 faizle para alıyor, sonra vatandaşa yüzde 28’den satıyor. Yetmez. Devlete yüzde 27’den satıyor.

NASIL BİR BÜYÜME?: Zengine diyor ki ‘senin zenginliğini koruyacağım.’ ‘Senin ekmeğine ekme katacağım.’ Fakire de diyor ki ‘sen sabret şükret.’ Nereye kadar sabır, nereye kadar? Asgari ücret açlık sınırının altında. Kış geliyor, bu kış geçmeyecek. Bu hâlâ sabır tavsiyesinde bulunuyor. Kimin parasını veriyorsun? Bu fakirin parasını veriyorsun? Fakirin marketten aldığı çocuk bezinden deterjanına kadar etine ekmeğine sütüne kadar aldığı her şeyden KDV’yi zengine veriyor. Dünyada böyle bir ihtimal yok. Zenginden alıp fakire vermek var ama fakirden toplayıp zengine vermek yok.

DÜNYANIN HANGİ ÜLKESİNDE YARDIMA MUHTAÇ AİLE SAYISI ÇOĞALDI DİYE ÖVÜNEN BİR HÜKÜMET GÖRDÜNÜZ: Bu millet neyine şükretsin? 2005’te adaletsizlik bu noktada değildi. Son beş ayda bankalar kâr konusunda patlama yapmış. 24 milyar kar eden bankalar 132 milyar kâr etmiş. İlk 4 ayda ocak-şubat-mart-nisanda. Sadece onlar değil ki Türkiye'nin milyonerlerin serveti de yüzde 20 artmış. Vatandaşın serveti de yüzde 20 arttıysa helal olsun Erdoğan'a ama artmadı. Yazıklar olsun. Bu kabul edilemez. Gaf üstüne gaf pot üstüne pot. Akılla alay etmek pişkinlik bunlarda tavan yapmış. Sayın Nebati diyor ki efendim ‘20002 ‘de 1 milyon haneye sosyal yardım desteği veriyorduk, şimdi 4 buçuk milyon haneye sosyal yardım desteği veriyoruz.’ Dünyanın hangi ülkesinde yardıma muhtaç aile sayısı çoğaldı diye övünen bir hükümet gördünüz?

AKLINI BAŞINA ALACAKSIN: Enflasyonda dünya altıncılığımızı hala koruyoruz. Enflasyonda dünyanın en yüksek enflasyonu yaşayan altıncı ülkesiyiz. Erdoğan bırak Avrupa'yı, Amerika'yı. TÜİK’in makyajlı enflasyon yüzde 78.6 ve bizden daha kötü durumda. Suriye, Venezuela, Zimbabve, Sudan, Lübnan var. Beyefendi ne diyor? ‘Avrupa'dan, Amerika’sına kadar küresel fırtınadan Türkiye'yi kurtaracağız.’ İşsizlikte nasılız Erdoğan? Erdoğan, sabır yok. Milletin sabredecek de şükredecek de bir hali yok. Aklını başına alacaksın. Ekonomideki bu kötü yönetim, bilgisizlik ve beceriksizlik de izah edilecek noktayı çoktan geçti. Ekonomideki bu kötü yönetim anca bir ihanet kafasıyla ihanet mantığıyla izah edilebilir.

“MECLİS’E HIRSIZ GİRMİŞ HABERİMİZ YOK”

TBMM Başkanlığı’nın 15 Temmuz Darbe Girişimi Komisyon Raporu’nun olmadığı yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Engin Altay, “Meclis’e hırsız girmiş haberimiz yok. Bombalanan bir Meclis’in kendini bombalayan onlarla ilgili kurduğu araştırma komisyonu raporunu ortaya koyamaması ayıp ötesi bir şeydir. Rapor var. Muhtemelen imha etmişlerdir. Bu komisyon 26 Temmuz'da kuruldu. Biz 3 Ağustos'ta üyelerimizi verdik. AK Parti 20 Ağustos'ta zar zor bağıra çağıra üyelerini verdi. 4 Ocak'ta çalışmalar bitti. 12 Temmuz'da rapor sunuldu. Aradan geçen onca zamandan sonra CHP itiraz etti. Kendisini bombalayan Meclis’in kendisini bombalayanlar ile ilgili kurduğu komisyon raporunu kaybetmesi ayıptır” dedi.