Babacan ayrıca "Sadece 2020 yılında 931, 2021 yılında 1405 hekimimiz yurtdışına gitmek için Türk Tabipleri Birliği’nden iyi hal belgesi aldı. Bu senenin ilk beş ayında ise bu sayı 942’ye ulaştı. Bu çöküşü derhal durdurmamız gerekiyor” dedi.

Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, parti genel merkezinde ‘Sağlıkta Atılım Eylem Planı’nı açıkladı. Babacan, özetle şunları söyledi:

SİSTEM TOPYEKÛN İFLASIN EŞİĞİNE GELMİŞ DURUMDA: Koronavirüs salgını ile sağlık sistemimizin sınırları zaten ciddi ölçüde zorlanmıştı. Ancak, salgının yoğunluğu bittikten sonra bir de baktık ki, sistem topyekûn iflasın eşiğine gelmiş durumda. İnsanlar randevu almak için birbiriyle yarışıyor. Peki, yarışıyorlar da ne elde ediyorlar? Sadece beş dakikalık bir muayene. Öte yandan, hekimlerimiz de muayene için zamanla yarışıyorlar. Muayenenin ardından tetkik aşamasına gelince de bir başka yarış başlıyor: Radyolojiden gün almak. Laboratuvarlardan sonuçları elde etmeye çalışmak. Yarış bununla da bitmiyor. Tüm bu aşamaları atlattıktan sonra tedavi için zorlu bir süreç başlıyor: Ameliyat için gün bulmak, tıbbi malzeme ve ilaç temin etmek.

BU ÇÖKÜŞÜ DERHAL DURDURMAMIZ GEREKİYOR. İŞİN UCUNDA 84 MİLYONUN SAĞLIĞI VAR, CANI VAR: İnsan hayatının söz konusu olduğu bir durumda, nitelikli sağlık hizmetine ulaşmanın böyle bir yarışa dönmesi, telafisi imkansız sonuçlara sebep oluyor. Hepimiz bunu görüyoruz, günlük hayatımızda yaşıyoruz. Dahası, bu ürpertici çöküşte, geceleri yastığa başını koyan gencecik hekimlerin rüyasını yabancı ülkeler süslüyor. Bakın sadece 2020 yılında 931, 2021 yılında 1405 hekimimiz yurtdışına gitmek için Türk Tabipleri Birliği’nden iyi hal belgesi aldılar. Bu senenin ilk beş ayında ise bu sayı 942’ye ulaştı. Bu çöküşü derhal durdurmamız gerekiyor. İşin ucunda 84 milyonun sağlığı var, canı var. 

MEVCUT SAĞLIK SİSTEMİNİ ACİLE KALDIRACAĞIZ. BU İŞİ 5 ADIMDA ÇÖZECEĞİZ: Sağlıkta Atılım Eylem Planımız, herkes için erişilebilir ve adil bir sağlık sistemi modelimizin ana hatlarıdır. Sağlık sistemindeki büyük dönüşüm için, iktidarımızın ilk 90 ve 360 gününde yapacaklarımızın özetidir. Bir diğer deyişle, mevcut sağlık sistemini acile kaldıracağız. Bu işi 5 adımda çözeceğiz.

İNSANLARIN SAĞLIKLI KALMASI İÇİN ÖNLEMLER ALACAĞIZ: Birincil hedefimiz sağlığı korumak olacak. Sağlığın hastanede değil; evde, sokakta, okulda, iş yerinde, çarşıda, markette, otobüste, metroda başladığını iyi biliyoruz. Hastalıkların yayılmasıyla mücadele edeceğiz. İnsanların sağlıklı kalması için önlemler alacağız. İlk olarak, koruyucu sağlık hizmetlerini güçlendireceğiz. Yani birinci adımımız, vatandaşlarımızı hastalıktan korumak olacak.

SAĞLIK SİSTEMİMİZİN MERKEZİNE AİLE HEKİMLİĞİNİ YERLEŞTİRECEĞİZ: İkinci olarak, tanı ve tedavi kapasitemizi artıracağız. İnsanlar hastalığa yakalandıktan sonra başlayan bu süreçte, onlara en kaliteli sağlık hizmetini sunacağız. Sağlık sisteminde radikal adımlar atmaktan çekinmeyeceğiz. Sevk zincirine ve randevu sistemine çekidüzen vereceğiz. Sağlık sistemimizin merkezine aile hekimliğini yerleştireceğiz. İşlerin mümkün olduğunca ilk basamakta çözülmesini sağlayacağız. Bunun için aile hekimliği sistemimizi yenileyeceğiz. Halk sağlığını, aile hekimliğini ayağa kaldırarak koruyacağız.

HEKİMLERİMİZİN MESLEKİ SAYGINLIKLARINI VE CAN GÜVENLİĞİNİ KORUYACAĞIZ: Üçüncü adımımız ise sağlık çalışanlarımızla ilgili…Sağlıkta şiddetten başlamak gerekiyor. Daha iki gün önce, Şanlıurfa’da bir hekim, şiddete maruz kaldı. Saldırganlar serbest bırakılınca hekim arkadaşımız diplomasını yırttı…İşte biz, hekimlerimizin mesleki saygınlıklarını ve can güvenliğini koruyacağız. Sağlık çalışanlarının yaşam kalitelerini yükselteceğiz. Çalışma koşullarını iyileştireceğiz…Hastalandığımızda, haklı olarak, sağlık çalışanlarının bize odaklanmasını, bize tam konsantre olmasını istiyoruz. Ama sağlık çalışanları günde 150-200 kişiyle muhatap oluyor. Doktorlar, herkese en fazla 5 dakikalık bir süre ayırabiliyor. Hekimlerden, ‘ertesi gün gördüğünde hatırlayamayacağı’ hastaları tedavi etmelerini bekliyoruz. Böyle bir zaman baskısı kabul edilemez. Onun için muayene süresini, Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği standartlara çıkartmak için çalışmak zorundayız.

DOKTORUM HEP YANIMDA UYGULAMASI: Dördüncü nokta, bilim ve teknoloji. Bildiğiniz gibi teknoloji; sağlık hizmetlerinde gerçekten çığır açıyor. Bu dönüşümün gerisinde kalma lüksümüz yok. Ülkemizi, sağlıkta en ileri teknolojilerin kullanıldığı ve geliştirildiği bir ülke yapmamız gerekiyor. Sağlıkta Atılım programımızda odaklandığımız bir hedefimiz de var. Biyoteknoloji ile, gen ve hücre alanındaki teknolojilerle geliştirilen ilaçların üretiminde, Türkiye’yi dünya lideri yapmayı hedefliyoruz. Hasta-hekim ilişkisinde de teknolojiden faydalanacak bir projemiz var. Buna da ‘Doktorum Hep Yanımda uygulaması’ diyoruz. Böylece, cep telefonu üzerinden görüntülü görüşmeyle, bazı sağlık hizmetlerine 7/24 ulaşılabilecek. Telefonun öbür ucunda uzman doktorlar olacak.

VATANDAŞLARIMIZ YENİ NESİL İLAÇ VE TEDAVİ SÜREÇLERİNE ERİŞEBİLECEK: Beşinci ve son noktaya geliyoruz. Sağlık ürün ve hizmetlerinde fiyatlama ve geri ödeme sistemini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturacağız. Genel Sağlık Sigortası Teminat paketini günümüzün ihtiyaçlarına göre yeniden yapılandıracağız. Fiyatlama ve geri ödeme süreçlerini yenileyeceğiz. Böylece vatandaşlarımız yeni nesil ilaç ve tedavi süreçlerine erişebilecek.

SAĞLIK SİSTEMİ ÇÜRÜYEN BİR ÜLKE, SOSYAL DEVLET NİTELİĞİNİ KAYBETMEYE YÜZ TUTMUŞ DEMEKTİR: Sağlık sisteminin reçetesi DEVA Partisi olacak. Güçlü bir sağlık sistemi inşa edeceğiz. Çünkü sağlık, bir insan hakkıdır. Sağlık sistemi çürüyen bir ülke, sosyal devlet niteliğini kaybetmeye yüz tutmuş demektir. Az önce sıraladığım devasa adımlarla sağlıkta atılımın öncüsü olacağız.

HATİPOĞLU: SAĞLIK SİSTEMİNDE HER GÜN ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR

DEVA Partisi Sağlık Politikaları Başkanı Aysun Hatipoğlu da şunları söyledi:

“İnsanlık tarihi boyunca tüm siyasi sınırları aşan en önemli ortak konu her zaman sağlık oldu. İkinci Dünya Savaşı sonrası 1947 yılında Dünya Sağlık Örgütü bir sağlık tanımı yaptı. Sağlığı sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil, kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımladı. Bu tanımın evrenselliğini çok yakın geçmişte covid-19 salgınının tüm dünyayı kasıp kavurduğu, siyasi sınırları bir anlamda ortadan kaldırdığı dönemde hepimiz somut olarak hissettik. Pandemi dönemi ülkemizde sağlık sisteminin pek çok alanında ne kadar büyük boşluklar olduğunu da fark etmemizi sağladı. Bugün temel soru şu, ülkemiz bu evrensel sağlık tanımının içini ne kadar doldurabiliyor? Aylar süren randevu bekleme süreleri. Beş dakikaya sıkışmış muayeneler, yapılamayan ameliyatlar, bulunamayan ilaçlar, istifa eden hekimler, beyin göçü, sağlıkta şiddet, şehir hastanelerinin durumu, eğitimdeki aksaklıklar derken her gün ülkemizin gündemine pek çok problemli konu giriyor. Artık sağlık sisteminde her gün alarm zilleri çalıyor.”