Yapılan inceleme sonucunda Yakakent Belediyesi’nden 3 ayrı etkinlik için toplam 70 kişiye gri pasaport verildiği ve bunların 68’nin yurt dışına çıktığı tespit edildi. Bu kişilerden yalnızca 4’ü ülkeye geri döndü.

İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu tarafından yapılan incelemede, gri pasaport olayının geçtiğimiz Nisan ayında öğrenildiği belirtildi.

Belediye 2020 yılının Mart, Ekim ve Kasım dönemlerinde ayrı ayrı 3 kez gri pasaport talebinde bulundu. 

Sözcü’deki habere göre bu şekilde gri pasaport verilen 70 kişiden, 68’i Edirne Kapıkule Sınır Kapısı ile İstanbul, Sabiha Gökçen ve Bodrum Milas havaalanlarından yurt dışına çıkarken, bu kişilerden 4’ü geri döndü.

Bir kişi ise yakalandığı ülkeden sınır dışı edildiği için Türkiye’ye dönmek zorunda kaldı.

Almanya’ya giden 26 kişiden geriye tek başına Başkan Yardımcısı Yiğit döndü.

SORUŞTURMA İZNİ VERİLDİ

Yapılan araştırmada, Belediye Başkanı Hüseyin Kıyma’ya, meclis kararıyla yurt dışı gezilerine katılacak kişileri belirleme yetkisi verildiği vurgulandı.

Başkan Kıyma’nın, gezilere katılmak üzere hazırlanan listelerin, yurt dışı görevlendirmeler ile Samsun Valiliğine yazılan yazıları imzaladığı belirtilerek, görevinin yerine getirilmesinde gerekli özeni göstermeyerek göçmen kaçakçılığına sebebiyet verdiği ileri sürüldü.

Yakakent Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin Yiğit’in de, Belediye Başkanlığı adına yetkilendirildiği dönemde, hizmet damgalı pasaport taleplerini imzalayarak il nüfus ve vatandaşlık müdürlüklerine verdiği gerekçesiyle aynı şekilde göçmen kaçakçılığı yaptığı kaydedildi.

İçişleri Bakanlığı, Belediye Başkanı Kıyma ile yardımcısı Yiğit hakkında soruşturma başlattı.

“DÜPEDÜZ ORGANİZE İNSAN KAÇAKÇILIĞI”

Yakakent Belediyesinde yaşanan gri pasaport skandalının insan kaçakçılığı olduğunu dile getiren CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu, şu ifadeleri kullandı:-

“Bu olay düpedüz, organize insan kaçakçılığıdır. Belediyeler üzerinden temin edilen hizmet pasaportlarıyla yapılan insan kaçakçılığı faaliyetlerine Samsun’un, Yakakent ilçemizin de adının karışması gerçekten çok üzücüdür.

Türkiye yönetilemiyor derken, işte tam da bunu kastediyoruz. Devletin kurumları, kuralları yok edildi. Liyakat ayaklar altına alındı. Tek bir beklentimiz var, soruşturmanın en ayrıntılı biçimde yapılması ve bu organize suç faaliyetine karışan herkesin cezalandırılmasıdır.”