Salgın sürecinde kadına yönelik şiddetin arttığını belirten HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “AKP’nin sadece kendisinin ve yandaşlarının çıkarını gözeten ayrımcı, otoriter düzeninin salgın kadar toplumsal yaşamı tehdit ettiğini” söyledi.

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, koronavirüs salgını döneminde kadınların yaşadıkları sorunlara ilişkin açıklamalarda bulundu. HDP’nin sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirilen canlı yayında konuşan Buldan, bu yayının “kadınların duyulmayan sesi ve itirazı” olmasını istediklerini dile getirdi. Salgın döneminde bile kadına yönelik şiddetin dur durak bilmeden devam ettiğini söyleyen Buldan, bununla birlikte hak gaspları, adaletsizlik, eşitsizlik, yoksulluk, işsizlik, ayrımcılık, öteki düşmanlığı ve kutuplaştırmanın tüm hızıyla devam ettiğini dikkat çekti. AKP’nin sosyal devlet taleplerini otoriter devlet zihniyetiyle bastırmaya, krizi ekonomik ve siyasi fırsata çevirmeye çalıştığını dile getiren Buldan, AKP’nin gerçek yüzünün salgın sürecinde herkes tarafından çok net olarak görüldüğünü vurguladı.

"ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜK"

İktidarın sadece kendisinin ve yandaşlarının çıkarını gözeten ayrımcı, otoriter düzeninin salgın kadar toplumsal yaşamı tehdit ettiğini dile getiren Buldan, “İnsanların dayanışmaya ve yardımlaşmaya en çok ihtiyaç duyduğu böylesi bir dönemde, yerel yönetimlerin başlattığı insani yardım kampanyalarını dahi engellemek, virüsle mücadele eden belediyelere kayyım atamak, toplumsal dayanışmayı terörize etmek, örgütlü kötülüğün geldiği noktayı bize göstermektedir. Eleştirel tweet atanı, soysal medya paylaşımı yapanı, muhalif yayın yapanı susturmaya çalışan bu iktidar, salgınla değil, toplumla mücadele etmektedir” dedi.

"DÜŞMAN HUKUKU İŞLETİLDİ"

Buldan, salgını fırsat bilip, katillere, çetelere, tecavüzcülere özel af çıkartan AKP’nin, siyasi tutsaklara karşı ise adeta “düşman hukuku” işlettiğini ifade etti. Öyle ki ‘cezaevlerinde ölsünler’ söylemini dahi kullanmaktan çekinmediklerini belirten Buldan, AKP iktidarının gerçek yüzünün herkes tarafından çok net olarak görüldüğünü söyledi.

"DIŞARIDA VİRÜS, İÇERİDE ERKEK ŞİDDETİ"

Otoriterleşmenin en fazla mağdur ettiği kesimin ise, yine kadınlar olduğunu vurgulayan Buldan, şöyle devam etti: “Kadınlar salgın günlerinde daha fazla şiddete uğramakta, katledilmekte, yoksullaştırılmakta, işsiz bırakılmaktadır. Hep söylüyoruz. Kadına karşı şiddet uygulayan erkek yalnız değildir; erkek iktidarla, erkek yargıyla el eledir. AKP iktidarı boyunca kadına karşı şiddet adeta pandemi haline gelmiştir. Türkiye’de pandemi sürecinde kadına yönelik ev içindeki şiddet yüzde 27,8 oranında artmış durumdadır. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun tespitlerine göre, Mart ayında 29 kadın katledildi. Evde kalın çağrısı yapıp, kadınlara güvenli ortam yaratmayan iktidar bu katliamlardan birinci dereceden sorumludur. Kadınlar dışarıda virüs tehdidi, evde ise erkek şiddetiyle karşı karşıyadır. İktidar, ‘Hayat eve sığar’ kampanyasıyla aslında erkek şiddetini eve sığdırmıştır.”

^"KADIN SIĞINMA EVLERİNE KABULLER ZORLAŞTIRILDI"

Buldan, kadına yönelik şiddetin arttığı bu dönemde salgınla birlikte kadın sığınma evlerine kabullerinde de zorlaştırıldığını dile getirdi. Buldan, “Sadece yüksek derecede can güvenliği tehlikesi olanların başvurusu kabul edilmektedir. Bunun için de kadınların önüne türlü engeller çıkartılmakta, şiddete uğrayan kadınlardan bu süreçte darp raporu istenerek başvuru süreci zorlaştırılmaktadır” diye konuştu.

"KAYYIMLAR ERKEK ŞİDDETİ İÇİN FIRSAT OLDU"

Aynı durumun belediyelerine kayyım atanan illerde de yaşandığını söyleyen Buldan, “Belediyelerimiz kadına yönelik şiddetle mücadelede çok etkin çalışmalar yürütüyordu. Belediyelerimiz bünyesinde şiddetle mücadele eden onlarca kurum kayyımlar tarafından kapatıldı. Şimdi de şiddetin en fazla olduğu bir dönemde kayyımlar sığınma evlerine başvuruları durdurdu. Kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmaları salgın bahanesiyle çalıştırılmayarak, adeta erkeğe şiddet uygulaması için fırsat yaratılmaktadır” dedi. Buldan, bu konudaki sözlerine şöyle devam etti: “Belediyelerimiz, kadınların şiddete uğraması durumunda ilk adım istasyonlarının kurulması için hızlı bir şekilde çalışmalarını yürütmektedirler. Yapılan sosyal yardımların öncelik olarak kadınlara verilmesine özen gösterilmektedir. Kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında ‘Alo şiddet hattı’ ve sosyal medya ağı oluşturulmaktadır. Buradan bir kez daha şunu net olarak vurgulamak isterim ki kayyım gaspıyla kadın kazanımlarını ortadan kaldıracaklarını, kadınları savunmasız bırakacaklarını sanan erkek iktidar aklı bu amacına asla ulaşamayacaktır. Başaramayacaktır. Kadınlar olarak, biri bin yapacak gücümüz de örgütlülüğümüz de vardır. Kadın partisi HDP vardır! Kadınların güçlü dayanışması vardır! Bu dayanışmayı hiçbir güç engelleyemeyecektir.”

"KADINA ŞİDDETE DAVET"

Şiddeti önlemek bir yana 30 Mart 2020 tarihiyle Hakimler ve Savcılar Genel Kurulu tarafından alınan tedbir kararıyla, Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Kanunu’nun rafa kaldıran bir karara imza atıldığına dikkat çeken Buldan, “Bu da açıkça şiddete davettir. Başka bir izahı yoktur” dedi. Buldan, AKP iktidarının kadına yönelik şiddetin önünü açtığı en büyük kötülüklerden birinin de İnfaz Yasası olduğunu vurguladı. Buldan, yasanın açacağı felaketleri sabahlara kadar Meclis kürsüsünden anlattıklarını ancak 70 maddenin değiştirilmesi için verdikleri 70 önergenin AKP ve MHP oylarıyla reddedildiğini belirtti.

"İNFAZ DEĞİL, ÖLÜM YASASI"

Yasanın çetelere, katillere, tecavüzcülere “özel af” olduğunu söylediklerini dile getiren Buldan, “Siyasi tutsakların ölüm riskiyle karşı karşıya bırakıldığını her fırsatta anlattık. Bu yasayla hem içeride hem de dışarıdaki ölümlerin artacağı konusunda iktidarı uyardık. Dinlemediler. AKP, hukuktan, adaletten, toplumu savunmaktan yana değil, çetelerden yana tercihini koydu ve yasayı kendi çoğunluklarıyla çıkarttılar. AKP iktidarı, 100 yıl önce kurucu halkların iradesiyle kurulan Meclis’i 100’üncü yılında çetelere, katillere, yandaşlara af çıkartan, halk iradesini yok sayan bir yere dönüştürdü. Gerçek suçluları dışarıda, suçsuz insanları ise cezaevlerinde bırakan düzen AKP’nin adaletsizlik ve vicdansızlık düzenidir. Kadın katilleri dışarıdadır, Barış isteyen Selahattin Demirtaş, İdris Baluken, Figen Yüksekdağ, Gülten Kışanak, Sebahat Tuncel ve daha nice arkadaşlarımız cezaevindedir. Elbette bunu ne biz kadınlar, ne halkımız ne de demokratik kamuoyu asla unutmayacaktır. Ve ölüm yasası olan infaz yasasına karşı mücadelemiz bitmemiştir, bundan sonra da kararlılıkla devam edecektir” ifadelerini kullandı.

"AKP VE MHP SORUMLU"

Yasanın Meclis iradesiyle değil, AKP ve MHP iradesiyle çıkarıldığının altını çizen Buldan, şunları ekledi: “AKP bu yasayı hazırlarken, muhalefet partilerinin, demokratik kamuoyunun, hukukçuların, insan hakları savunucularının görüş ve taleplerini değil, çetelerin, katillerin taleplerini esas aldı. İnfaz yasası bir vahşet yasasıdır. Erkek şiddetine cezasızlık getiren bir yasadır. Antep’te 9 yaşındaki Ceylan’ın babası tarafından vahşice katledilmesinin nedeni infaz yasasının getirdiği cezasızlık politikalarıdır. Kadına yönelik artan şiddetin nedeni, erkeği koruyan yasal düzenlemelerdir. Bunun da mimarı AKP’dir. Çocukların katledilmesinin, yüzlerce kadının şiddet tehdidiyle karşı karşıya bırakılmasının sorumlusu kadın katillerine af getiren bu infaz yasasını çıkaran AKP iktidarıdır. Yaşanacak tüm şiddet ve ölümlerin sorumlusu bu yasaya evet oyu verip sonra da utanmadan maskeleriyle Genel Kurul kürsüsü önünde poz verenlerdir.”

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLERİ SIRALADI

Şiddete karşı devlet ve iktidar tarafından alınması zorunlu olan acil önlemler olduğunu söyleyen Buldan, bu önlemleri şöyle sıraladı: “Şiddete karşı acil olarak kriz koordinasyonu kurmalı ve bu koordinasyon kadın örgütleriyle ortak çalışmalıdır. Şiddete uğrayan kadınlara destek amaçlı fon oluşturulmalıdır. Şiddete maruz kalan kadınların kalabilecekleri mekânlar artırılmalı ve gerekli sağlık tedbirleri alınmalıdır. Sığınma evlerinin sayıları arttırılmalıdır. Başvurular derhal kabul edilmelidir. İstanbul Sözleşmesi uyarınca cinsel şiddet kriz merkezleri biran önce kurulmalıdır. 24 saat erişilebilir, çok dilli acil yardım hattı kurulmalı ve kadınlara psikolojik, sosyal ve hukuki destek verilmesi sağlanmalıdır.”

"EKONOMİK ŞİDDET ARTTI"

HDP Eş Genel Başkanı, kadınların bu süreçte karşı karşıya bulundukları bir diğer şiddetin ekonomik şiddet olduğunu söyleyerek, salgınının ekonomik etkileriyle birlikte cinsiyet eşitsizliğinin daha da arttığını ve çok fazla kadının ekonomik yaşamdan çekilmek zorunda bırakıldığını vurguladı. Kadınların en güvencesiz ve esnek işlerde çalıştırıldığına dikkat çeken Buldan, evde kalmanın kadınlar için iş yükünün ve emek sömürüsü anlamına geldiğini söyledi. İster kamu ister özel sektörde olsun çalışan tüm kadınlara iş ve gelir güvencesi verilmesi gerektiğine dikkat çeken Buldan, “Kadınlar, sağlık hakkı ile çalışma hakkı arasında seçim yapmak gibi bir ikilemde bırakılmamalıdır. Sağlık sektörü, pandemi dönemlerinde en ön safta çalışma zorunluluğu olan ve en fazla hastalık riski taşıyan alanların başında gelmektedir. Kadın sağlık emekçilerinin talepleri karşılanmalı, süt izninde olan kadınlar ücretli idari izinli sayılmalıdır” dedi.

"EBEVEYNLERE ÜCRETLİ İZİN HAKKI VERİLMELİ"

Kamu-özel ayrımı olmaksızın, zorunlu hizmet ve üretim alanında çalışan ebeveynlere dönüşümlü ve eşit olarak ücretli izin verilmesi gerektiği önerisini dile getiren Buldan, “Ayrıca çocuklarını yalnız büyüten ebeveynlere salgın süresince ücretli izin hakkı tanınmalıdır. Kısa bir süre önce verdiğimiz Kanun Teklifinde önerdiğimiz gibi; ev eksenli çalışan, yalnız yaşayan ve çocuklarına bakmak zorunda olan kadınlara, her ay, 2.500 TL doğrudan temel gelir desteği sağlanmalıdır. Yine mülteci kadınlar salgın sürecinin en ağır mağduriyetini yaşamaktadır. Çalışmaya devam eden göçmenlere ekonomik destekte bulunulmalı ve çalışmaları engellenmeli, sağlık taramaları ve tedavileri düzenli şekilde yapılmalıdır” diye konuştu.

"HEM SALGINI HEM ERKEK ŞİDDETİNİ YENECEĞİZ"

Buldan, dayanışma ağlarını genişleterek bu süreçten güçlü bir şekilde çıkmayı başaracaklarını dile getirerek, salgının yanı sıra kadınların tekçi erkek iktidarının şiddet politikalarını da yine örgütlü mücadeleleriyle yeneceklerini söyledi. Devam eden “Kardeş Aile Kampanyası”nın aynı zamanda kadınların kız kardeşlik dayanışması olduğunu ifade eden Buldan, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Kadın dayanışmamız tekçi erkek iktidarın ittifakından daha güçlüdür. Biz biliyoruz ki kadın dayanışması yaşatır, biz biliyoruz ki korona günlerinde de kadınlar birlikte güçlüdür. Bu yüzden, sevgili kadınlar; sosyal mesafeyi koruyarak; kapı komşumuzla, sokağımızdaki, mahallemizdeki kadınlarla balkonlarımıza çıkarak konuşalım, sohbet edelim. Kadınlar arası bağları her koşulda güçlendirelim. Online olarak sohbet edebilir, yalnız olmadığımızı gösterebiliriz. Çünkü bizim dayanışmamız; kapı, duvar dinlemiyor. Evde olabiliriz; ama dışarıya, diğer kadınlara uzanan bağlarımız ve kadınlara açılan kapılarımız var. Hiçbirimiz yalnız değiliz! Sokakta, çarşıda, 8 Martlarda, 25 Kasımlarda, Newroz alanlarında, 1 Mayıs meydanlarında beraberdik, yine beraber olacağız. Şimdilik fiziken ayrı olsak da ruhumuz beraberdir sevgili kadınlar. Bu yüzden bir kez daha söylüyoruz; Biz Kadınlar Korona Günlerinde de Birlikte Güçlüyüz, birbirimizin güvencesiyiz. Güzel günlerde buluşmak dileğiyle sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.”