Görevden alınarak yerine kayyım atanan Mardin Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Ahmet Türk, muhalefetin parlamenter sisteme dönülmesi konusunda uzlaştığını belirtti. Sorunlarının çözümü için ortak akılla hareket edilmesini önerdi.

Önümüzdeki seçimde kilit parti olması beklenen HDP dün, beklentilerini ne olduğunu açıklayan bir tutum belgesi açıkladı. Söz konusu belgedeki kritik noktaları tecrübeli siyasetçi Ahmet Türk değerlendirdi.  

Sözcü’den Ruhat Mengi’ye konuşan Türk, Kürt sorununda çözüm, seçim gündemi ve HDP’nin tutumuna ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

‘BİZ AYRIŞMAYI DEĞİL, BÜTÜNLEŞMEYİ İSTİYORUZ’

 Sayın Türk, HDP demokrasiye saygılı, otoriter bir rejim yerine özgürlükçü bir rejim, bağımsız yargıya sahip bir devlet yapısı isteyen bir deklarasyon yayınladı ama üstü kapalı kalan bazı konular var. Siz de HDP'nin önde gelen diğer isimleri de konuştuğunda, “Kürt sorunu çok katmanlıdır, toplumsal, ekonomik, kültürel, askeri pek çok yönü vardır” diyorsunuz ama net değil. Mesela siz son konuşmanızda, “Kürtler bir halktır, kendi dillerini konuşacak, kendi bölgelerini yönetecek hakka sahip olmalıdır” diyorsunuz. Acaba kast edilen “Kürtçenin ikinci resmi dil olması” ve Güneydoğu'da bazı illeri kapsayan ayrı bir bölge talebi midir?

Bizim istediğimiz halklarımızın ortak demokratik değerlerde buluşmasıdır. Biz olabildiğince adil, eşit bir yönetim anlayışının gelişmesini istedik. Nasıl bugün Türkiye'de parlamenter demokratik sistemde herkes buluşuyorsa, Kürt sorununun barışçıl yöntemlerle çözümü de, bir diyalog ve siyasetçilerin ortak bir akılla hareket etmesiyle ancak mümkün olabilir. Burada önemli olan demokrasidir, katılımcı bir demokrasi olmasıdır. Avrupa'da biliyorsunuz Yerel Yönetimler İlkesi var, bu bile uygulansa Türkiye'de birçok sorun kendiliğinden çözülür. Yani burada bir “ayrışma” politikasını değil, “bütünleşme” politikasını esas alıyoruz. Bütünleşme politikası için de hak ve özgürlüklerin esas alınacağı bir anlayışın egemen olması gerekir.

‘BELEDİYELER HALKIN İKTİDARIDIR’

■ ‘Avrupa Yerel Yönetimler İlkesi’ derken Güneydoğu'da bazı illerde özerk bir sistemden mi söz ediyorsunuz? Mesela Diyarbakır özerk mi olsun?

Hayır, böyle bir şey söylemiyorum, burada bütün mesele o halkın iradesine saygı gösterecek bir siyaset anlayışının gelişmesi. Yerellerde halkın iktidarı önemlidir, belediyeler bir yerde halkın iktidarı. Ana dil konusunda elbette ki hassasiyetleri vardır, bir dilin yok olması konusunda suskun kalamazsınız. Bu dilin yaşayabilmesi için olanaklar sağlanmalıdır. Biz “Kürtçe de resmi dil olsun” gibi bir söylemle değil, bu dilin yaşamda, her alanda kullanılabileceğini, Türkçe eğitim verilmesinin de yasaklanmaması gerektiğini ifade ediyoruz.

‘ORTAKLIK OLUŞTUĞU ZAMAN HERKES SAMİMİ VE FERAGATÇI OLMALIDIR’

■ Söylediklerinize göre HDP'nin Kürtçe ikinci resmi dil olsun talebinin ve özerk yönetim talebinin olmadığı sonucu çıkabilir mi?

Özlediğimiz elbette Kürtlerin bir statüye sahip olmasıdır ama bugün demokrasi oluşmadan bunu ilk elde gündeme getirmek çok doğru değil. Şimdi silahın, şiddetin, çatışmanın olduğu bir süreçten, bir diyalog sürecine geçilmesi lazım. Bu süreçte birçok şey tartışılabilir. Elbette ki Kürtlerin bazı talepleri olur ama bu işi yürütenler de bu talepler karşısında bunların olup olmayacağı konusunda düşüncelerini ortaya koyabilir. Ortak akıl ortaya çıktığı zaman, herkes samimi ve feragatçı olmak durumundadır. Ama tabii ki bir halk, yerelde kendini yönetebilecek bir imkana sahip olmak ister.

‘BARIŞ İÇİN DEMİRTAŞ VE ÖCALAN CEZAEVİNDEN ÇIKARILMALI’

■ Kürt sorunu dediğiniz sorunların içinde Öcalan ve Demirtaş'ın ayrıca diğer HDP'lilerin cezaevinden çıkarılması da var değil mi?

Tabii ki eğer ülkede silahların susması, barışçıl sürecin başlaması için imkanlar, yollar aranıyorsa o yolun üstündeki tüm mayınların temizlenmesi lazım. Türkiye'de 10-12 bin siyasetçi bugün fikirlerinden, düşüncelerinden dolayı cezaevinde. Bu enkaz ortadayken nasıl bir süreç başlayabilir?

‘DEMOKRASİ İÇİN İTTİFAK KAPISI AÇIK’

■ Bırakılmazlarsa ne olacak?

Biz seçim ittifakı arayışı içinde değiliz, HDP kendi kimliğiyle seçimlere girer ama demokrasi için bir ittifakın içinde yer almak konusunda da kapıları açıktır.

‘SİLAHLARIN, ŞİDDETİN ORTADAN KALKTIĞI BİR SÜREÇ İSTİYORUZ’

 Siz de, Mithat Sancar da konuşurken “Çözümün adresi Meclis'tir” diyorsunuz ama aynı zamanda “Öcalan da çözümün aktörüdür” diyorsunuz, ikisi birlikte nasıl olacak, barışçıl çözüm nasıl olacak? Öcalan çıkmadan PKK terörü bitmeyecek mi?

Diyelim ki A partisi “sorunu çözerim” diyor, görüşmeler yapılıyor, şimdi eninde sonunda size dönmeyecek mi? Elinde silah tutan insanlar ne düşünüyor diye sormayacak mı? “Ben bu adımları atarsam bunlar silahtan vazgeçer mi” diye sormayacak mı? Bizim amacımız adil bir barışın sağlanması, şiddetin, silahların ortadan kalktığı bir sürecin başlaması, bütün arayışımız bunun için değil mi?

‘PROPAGANDA’

 Orada, sınırımızda kurulmakta olan ve Barzani'nin de neredeyse ilan ettiği o devletin Türkiye'nin de bir kısmını içine alması, Barzani'nin o haritası hakkında HDP ne düşünüyor? Yani PKK'nın silah bırakmaması bununla da ilgili değil mi?

Türkiye orada her yönüyle cirit atıyor, hangi haritadan söz ediyorsunuz? Böyle bir harita yok ki. Kendilerini koruyamayacak bir noktaya gelmişler, bir harita peşinde ve saldırgan tutum içinde olabilir mi? Bu propagandadır, gerçekten halkları karşı karşıya getirmek için yürütülen bir propagandadır. Böyle bir şey gerçekten yok, Barzani ile Türkiye devleti arasındaki ilişkiler artık Kürtleri rahatsız edecek noktaya gelmiştir, siz hâlâ onlar bunları kullanıyormuş gibi bir yorum yapıyorsunuz.

 Kullanıyor gibi değil, Türkiye'deki PKK ile sınır ötesindeki PKK'nın bağlantısı olduğundan söz ediyorum.

Sınır ötesindeki PKK, sınır içindeki PKK diye nasıl bir ayırım yapıyorsunuz, böyle bir şey yok. Hangi bulgularla bunu dile getiriyorsunuz anlamakta zorluk çekiyorum.

‘MUHALEFET PROJELERİNİ AÇIKÇA SÖYLEMLİ’

 “Geçen seçimde ana muhalefet partisine destek verdik ama bu seçimde gelecekle ilgili projelerini daha açık ve net ortaya koymaları lazım” dediniz. Hangi noktaları açık ve net ortaya koymalarını bekliyorsunuz?

Şimdi bakınız; güçlendirilmiş parlamenter sistem diyor, peki insan hakları, demokrasi, Kürt sorununun çözümü, öğrencilerin sorunu, yoksullukla mücadele eden insanlarla ilgili projeleriniz nelerdir, bunları açıklamalı. İktidara hazırlanan, Türkiye'yi yönetmeye talip olan partilerin neler yapmak istediğini, ne düşündüğünü kamuoyuna açık bir şekilde ilan etmesi gerekiyor, söylediğimiz bu.

‘HER TÜRLÜ ŞİDDETİN DURMASI İÇİN ÇABA GÖSTERİYORUZ’

 HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar; “AK Parti bizi terör örgütü ile özdeşleştirerek hata yaptı” dedi. HDP kendini PKK'dan ayırıyor mu, ona terör örgütü diyor mu?

HDP demokratik siyaset yapan bir parti, Meclis'te grubu olan bir parti. Halkın temsilini yürüten bir parti. Bunu farklı noktaya çekmenin anlamı yok. Siz demokrasiyi, insan haklarını, Kürt meselesinin çözümünü savunuyorsanız sizi hemen terörist ilan ediyorlar, böyle bir mantıkla hareket edilemez ki. O zaman 6 milyon oy almış bir partinin bütün mensuplarını, seçmenini terörist ilan etmek gibi bir şey. Adil bir yaklaşım değil. Biz her türlü şiddetin ortadan kalkması için çaba gösteriyoruz.

‘ÖNEMLİ OLAN TOPLUMUN BU ÇATIŞMALI SÜREÇTEN KURTULMASI’

 PKK şiddetinin ortadan kalkması için nasıl bir çaba gösteriyorsunuz?

Bu süreç içinde olgunlaşır. Dünyanın her yerinde böyle olmuş, mesela geçmişte İrlanda'da IRA yıllarca terör yaptı, bir siyasi parti devreye girdi ve bir diyalog ortamı oluştu. Kolombiya'da, Afrika'da aynı şekilde bazı gelişmeler oldu. Bunlar zaman içinde olgunlaşacak, zaman içinde tartışılacak şeylerdir. Önemli olan toplumun bu çatışmalı süreçten kurtulması.