Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, 8 Ekim 2022 tarihinde suç örgütü lideri olduğu bilinen Jovan Vukotiç’in İstanbul’da öldürülmesini TBMM gündemine taşıdı. Şık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’a; “Bu kadar fazla yabancı uyuşturucu baronu, ülkemizde nasıl barınabilmektedir? Ülkemizin uyuşturucu baronlarının meskeni haline gelmesi, İçişleri Bakanlığı veya Cumhuriyet Savcıları tarafından, yalnızca hesaplaşma cinayetleri gerçekleştiğinde, bu cinayetlerle sınırlı olarak mı soruşturulmaktadır? Son yıllarda ülkemizin sık sık uyuşturucu hesaplaşmalarının merkezinde yer alma sebebi nedir? Türkiye’nin uyuşturucu çete ve hesaplaşmalarının merkezinde yer alması, neden, hangi sebeple, kimler tarafından engellenmemektedir?” sorularını yöneltti.

TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na iki ayrı soru önergesi verdi. Şık, suç örgütü lideri olduğu bilinen Jovan Vukotiç’in 8 Ekim 2022 tarihinde öldürülmesine dikkat çekerek, “Skaljari’ isimli Sırp organize suç örgütünün lideri olduğu bilinen Jovan Vukotiç’in, başka bir çete tarafından ‘1,5 milyon Euro karşılığında’ İstanbul’da öldürülmesiyle sonuçlanan olayda, cinayete ilişkin tahkikat derinleştikçe soru işaretleri artmaktadır” açıklamasını yaptı.

 Konunun açıklığa kavuşturulması gerektiğini belirten Şık, “Medyada yer alan haberlere göre, ‘Skaljari’ ile ‘Kavac’ isimli suç örgütleri arasındaki savaşta 2014 yılından bugüne 50 kişi silahlı saldırılarda öldürülmüştür ve bunun nedeni uyuşturucu anlaşmazlığıdır. Hem uyuşturucu baronlarının neden ülkemizde olduğu hem de ülkemizde nasıl barınabildikleriyle ilgili bir dizi soruyu, kamuoyunda günden güne artan ‘Türkiye’nin uyuşturucu baronlarının meskeni haline gelmesi’ kaygısından ötürü, açıklığa kavuşturmak gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

“GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, VUKOTİÇ’İN GÜVENLİK SORUŞTURMASINI NEDEN YAPMAMIŞTIR?”

Şık, Soylu ve Bozdağ’a şu soruları yöneltti:

1) Çete lideri ve uyuşturucu baronu Jovan Vukotiç’in İstanbul’da öldürülmeden önce ‘Predrag Popovic’ ismi ve 99132861986 sayılı yabancı kimlik numarasıyla ‘İkamet İzin Belgesi’ aldığı ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda;

Normal şartlar altında, ikamet izni verilecek herkese güvenlik soruşturması yapan Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, Vukotiç’in güvenlik soruşturmasını neden yapmamıştır?

Vukotiç hakkında ‘Popovic’ sahte ismiyle işlemler yürütülürken, parmak izi tespiti yapılmamış mıdır? Yapılmışsa, dünyanın her yerinde suç örgütü lideri olduğu bilinen ve ‘Otomatik Parmak ve Avuç İzi Teşhis Sistemi’nde yer aldığı bilinen bu şahsın parmak izleri, sözde ‘Popovic’in parmak izleriyle nasıl eşleşmemiştir? Eşleşme mevcutsa, Popovic’in aslında Jovan Vukotiç olduğu bilinirken, ikamet izni nasıl verilmiştir?

Son zamanlarda Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nde rüşvet skandalları ortaya çıkmakta ve medya kaynakları Göç İdaresi’nde ‘ikamet hesabı yaptırtmanın dahi bin dolardan başladığı’, ‘normal şartlarda ikameti hak eden yabancılara bile 5 bin dolar rüşvet karşılığında izin verildiği’ gibi iddialara sıklıkla yer vermektedir. Bu durumda:

Vukotiç’in işlemlerini yürüten ilgili göç personeli sorguya alınmış mıdır?

İlgili personelin banka hesapları ivedilikle incelenmiş midir?

Bu kimselerin ikamet izni veya vatandaşlık sağladığı başka üyeler olup olmadığı araştırılmış mıdır?

Göç İdaresi’nde rüşvet skandallarına ilişkin İçişleri Bakanlığı tarafından nasıl önlemler alınmakta ve araştırmalar yapılmaktadır, süreçler nasıl denetlenmektedir?

Vukotiç’in öldürülmesi için ödendiği iddia edilen 1,5 milyon euro, ülkeye nasıl ve kimler tarafından sokulmuştur? Uyuşturucu baronları, kendi aralarındaki savaşlarda ve ticaretlerde harcamak kullanmak üzere bu gibi yüksek meblağları ülkemize nasıl rahatlıkla sokmaktadır? Türkiye’nin kara para ve terörizmin finansmanı ile mücadele konusunda ‘gri listeye’ alınma sebebi, bu olaydaki gibi uyuşturucu baronlarından gelecek sıcak paraların, ekonomik kriz sebebiyle, döviz açığını kapatmak adına sümen altı edilmesi midir?

“BU KADAR FAZLA YABANCI UYUŞTURUCU BARONU, ÜLKEMİZDE NASIL BARINABİLMEKTEDİR?”

Jovan Vukotiç’in öldürülmesine ilişkin dosyada, Risto Mijanovic isimli bir şahsa işkence edilen görüntüler de yer almıştır. 11 Eylül 2020 tarihinde İstanbul Uskumruköy’de bir restorandan kaçırılan Mijanovic, öldürüldükten sonra Zekeriyaköy’de yine bir uyuşturucu kaçakçısı olan Zeljko Bojanic’e ait villanın arkasına gömülmüştür. Europol tarafından aranan Sırp çete lideri Zeljko Bojanic de 4 Kasım 2022 tarihinde Zekeriyaköy’deki villada yakalanmıştır. Bu bağlamda;

Bojanic ile Vukotiç’in bağı araştırılmakta mıdır?

Bu kadar fazla yabancı uyuşturucu baronu, ülkemizde nasıl barınabilmektedir? Ülkemizin uyuşturucu baronlarının meskeni haline gelmesi, İçişleri Bakanlığı veya Cumhuriyet Savcıları tarafından, yalnızca hesaplaşma cinayetleri gerçekleştiğinde, bu cinayetlerle sınırlı olarak mı soruşturulmaktadır?

Eğer geniş kapsamlı bir tahkikat devam etmekteyse, bu kişilerin ikamet izni, sınırdan geçiş ve benzeri yasa dışı imkanları kolaylıkla elde etmesinde, yurt içinden tam olarak kimlerin, nasıl yardım ve yataklık ettiği, soruşturmaların kapsamına dahil midir?

“TÜRKİYE’NİN UYUŞTURUCU ÇETE VE HESAPLAŞMALARININ MERKEZİNDE YER ALMASI NEDEN ENGELLENMEMEKTEDİR?”

Aynı şekilde, 14/01/2023 tarihinde ‘Rezo Tiflis’ lakaplı çete lideri ve Gürcistan vatandaşı Revaz Lordkipanidze’nin Trabzon’da silahlı saldırı sonucunda öldürülmesiyle ilgili olarak, Vukotiç cinayetine benzer iddialar bulunmaktadır. Lordkipanidze, arkasından gelen yabancı plakalı bir otomobilden inen ve Rusya uyruklu olduğu belirtilen şüphelinin saldırısına uğramıştır. Görüldüğü üzere bu olayda da hem Rus tetikçiler hem de çete lideri Lordkipanidze yabancı uyrukludur ve şüpheliler Bulgaristan sınırından giriş yapmıştır. Bu bağlamda;

Lordkipanidze’nin Trabzon’da ikamet ettiği, çeteye özel ‘taç giyme’ toplantılarının da 2016 yılından beri Trabzon’da yapıldığı doğru mudur? Bu toplantılardan medyaya yansıyan fotoğraflar da göz önüne alındığında, Emniyet Müdürlüğü açıkça mafya ‘taç giyme/alma’ toplantısı olduğu bilinen bu faaliyetler karşısında, nasıl bir önlem almıştır?

İran uyruklu uyuşturucu baronu Naci Şerifi Zindaşti’nin dahil olduğu bir dizi karanlık cinayet ve tehdit vakası, yukarıda anılan olaylarla birlikte gözetildiğinde, son yıllarda ülkemizin sık sık uyuşturucu hesaplaşmalarının merkezinde yer alma sebebi nedir? Türkiye’nin uyuşturucu çete ve hesaplaşmalarının merkezinde yer alması, neden, hangi sebeple, kimler tarafından engellenmemektedir?”