Hakan, geçen günlerde Arınç ile ilgili bir köşe yazısı kaleme almış ve bu yazıya Arınç’ın tepkisi sert olmuştu. Hakan’a birçok sert ifade kullanan Arınç, yayınladığı metinde “Seninle yaşamak zorunda olduğu için acısı her fotoğrafında yüzünden okunan kedin Sekter’e dahi acıyorum” demişti.

Ahmet Hakan, bugünkü köşe yazısında Arınç’a kedisi Sekter’in ağzından bir yanıt verdi. Hakan’ın köşe yazısı şöyle:

Hakkında yazdığım eleştirilere cevap verdi Bülent Arınç. Uzun, upuzun metnin bir yerinde bana şöyle seslenmiş: “Seninle yaşamak zorunda olduğu için acısı her fotoğrafında yüzünden okunan kedin Sekter’e dahi acıyorum.” Hemen kedim Sekter’e dönüp sordum: “Ne diyorsun buna?” Kedim Sekter, hiç ama hiç beklemediğim bir cevap vermesin mi? Yüzüne her şeyi göze almışlara özgü bir ifade kondurup “Kusura bakma ama adam haklı” demesin mi? Bu apaçık nankörlük karşısında çok bozuldum. Öfkeyle zıpladım: “Nasıl haklı ya? Bunu nasıl dersin? Şunca zamanlık yaşanmışlıklar var.” Sekter de bunun üzerine aşağıdaki yazıyı kaleme aldı. Noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlıyorum:

Fotoğraflarıma bakanlar, genelde “Aman da ne şirin şey, aman da ne şeker şey, ben bunu yerim yahu” diyorlar, başka da bir şey demiyorlar. Zannediyorlar ki ben gamsız, kasavetsiz, mutlu mesut yaşıyorum. Ahmet Hakan’ın elinden çektiğim acıları asla fark etmeyip bana alenen ciğercinin kedisi muamelesi yapıyorlar. Çok şükür, çok şükür! Nihayet bunu fark eden bir kişi çıktı: Bülent Arınç! O engin ferasetiyle, o muhteşem basiretiyle, o meşhur uyanıklığıyla, o asla külyutmaz tabiatıyla... Kimselerin çözemediği büyük sırrı çözdü. Benim acılar içinde kıvrandığımı fark etti.Gerçi 15 Temmuz gecesine kadar FETÖ’nün silahlı bir örgüt olduğunu anlayamamış, sırf bu yüzden “İsterseniz bana ahmak diyebilirsiniz” deme durumunda kalmıştı ama o kadarcık kusur kadı kızlarında bile bulunur canım. Neyse... Neyse... Ah Bülent Abi ah! Ben bu Ahmet Hakan denilen şahsın elinden neler çekiyorum, neler! Ödül maması talep ederim. Karşılamaz. Sevilmek istemem. Sever. Sevilmek isterim. Yüzüme bile bakmayıp TV izler. Hiç hoşlanmadığımı bildiği halde... Islak burnuma pıt pıt vurur. Kaç defa “Yapma” dediğim halde... Israrla kuyruğumu tutmaya kalkar. Biraz fazla miyavlasam... Küt diye bir odaya kapatıverir. Bazen dayanamayıp, “Yeter artık yeter! Benim bir özgül ağırlığım var” diye dikleniyorum bunun karşısında. Sanki dünyanın en komik, en absürd iddiasını işitmiş gibi başlıyor Erol Taş kahkahaları atmaya.Kışkırtmak gibi olmasın ama bu adam resmen sana yaptıklarının aynısını bana yapıyor Bülent Abi! Öyle doluyum ki benim Saygıdeğer Bülent Abim...

"Genç Sekter’in Acıları” diye bir kitap bile yazabilirim. Dışarı çıkmak istiyorum, salmıyor. Nefret ettiğimi gayet iyi bildiği halde, su şakaları yapıyor. Tenhalarda menhalarda uyumak istiyorum, bırakmıyor. Misafir geldiğinde türlü çeşitli şirinlikler yapma görevi bana verildiği halde evin karar mekanizmalarında zerre kadar fonksiyonum yok. Canıma tak etti artık! Biraz daha zorlarsa ben de bunun karşısına rakip olarak bile çıkabilirim be abi. Madem şu koca memlekette çektiğim acıyı fark eden ilk ve tek kişi sen oldun, o halde gel de kurtar beni bu adamın elinden Bülent Abi... Gerekirse cübbeni giy, müdafaa et beni. Hiç merak etme: Karşılığını fazlasıyla öderim sana Bülent Abi... Yedi senedir ben bu adamla yaşıyorum abi. Sana istemediğin kadar çok mahrem bilgi veririm. Sen ister o mahrem bilgileri, kaset faresi dostlarına verirsin. İster önümüzdeki polemiklerde kullanırsın. Artık orası senin bileceğin iş. Gel, kaçır beni Bülent Abi... Gel, sahip çık şu Sekter mazlumuna... Damadını kurtardığın gibi kurtar beni. Ya da gel, özgül ağırlıklarımızı birleştirelim Bülent Abi. “Başkaldırıyoruz, varın bizim farkımıza” diye Ahmet Kaya şarkıları söyleyelim beraber. Kedilerden bile oy alacak bir parti kuralım. Üçüncü ittifakı oluşturalım. Tom ve Jerry olalım. Devirelim şu Ahmet Hakan saltanatını. Hadi Bülent Abi... Cesaret, cesaret, azıcık daha cesaret. Korkma, ben varım Bülent Abi.İMZA: Acıların Kedisi... SEKTER