Suudi Arabistan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ve Savunma Bakanı dün Ankara'ya geldi. Devlet başkanlarına uygulanan protokolle karşılanan Prens Selman ve beraberindekiler için Saray'da bir de ziyafet verildi. Arapça müzikli ziyafettin görüntüleri ise bir Suudi tarafından Twitter'da paylaşıldı.

TBMM Genel Kurulu'nda İYİ Parti Grubu'nun "devlet kurumlarının yıpratılmasının sebep ve sonuçlarının, bu istenmeyen durumun menfi neticelerin giderilmesi için yapılması gerekenlerin araştırılması" amacıyla verdiği Meclis araştırması önergesinin gündeme alınması önerisi görüşüldü.

"KONUMUZ İTİBAR"

Öneri üzerinde CHP Grubu adına CHP Grup Başkanvekili Veli Ağbaba konuştu. Ağbaba, şunları söyledi: "Konumuz, devlet kurumlarının itibarı. Devlet büyük bir makinadır, çarkları düzgün ve uyumlu dönerse işler. En başından söyleyeyim: Devletin çarklarına bilerek ve isteyerek çomak soktu AKP iktidarı; adeta devlete, devletin itibarına düşmanlık edildi. Atatürk’ün kurduğu dış politikayı terk ettiniz ve maalesef dünyada itibarsız bir ülke haline getirdiniz. Dün, ‘katil’ dediğiniz Suudi Prensi’ni devlet töreniyle karşıladınız. Bakın, önce selam vermiyordu, selam vermeden kucaklaşmaya. Bu hal sizin utancınızdır. Video göstereyim size, bir dinleyin. Dinleyin.”

Ağbaba bu sırada kürsüde, tablet bilgisayarından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı’nda; Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman Bin Abdülaziz El Suud onuruna verdiği yemekte çekilen görüntülerin sesini dinletti. Ağbaba, sözlerine şöyle devam etti:

“Marmaris yanarken sarayda oynuyorlar, Marmaris yanarken sarayda milletin parasını Arap müziği eşliğinde yiyorlar; haram olsun, zehir zıkkım olsun bunlar. Bu memleketin değerlerini yok ettiniz, parasını iç ettiniz. Maalesef katilini eğlendiren bir siyaset, katiliyle dans eden bir siyaset. Dün “katil” dediğiniz adam, bugün sizin dostunuz, arkadaşınız, dans arkadaşınız değerli arkadaşlar. Birleşik Arap Emirlikleri’ne ‘şerefsiz’ dediler, sonra para için eteklerini öptüler; şu düştüğümüz hâle bakar mısınız, düştüğümüz hâle? Sadece bu mu?

"İNSAN ALLAH'TAN KORKAR"

Dış politikayı yerle bir ettiniz, Türkiye’nin itibarını yerle bir ettiniz. Maalesef ne sizi ciddiye alan var ne de sizinle ciddi konuşan var. Biliyorlar ki siz paraya teslim olmuş durumdasınız, para için her şeyi yaparsınız. Nasıl ki Rusya’nın kapısında beklediniz; nasıl ki dün ‘kötü’ dediğiniz Mısır’a, Sisi’ye adam gönderiyorsunuz; para için her şeyi yapacak bir siyaset anlayışıyla karşı karşıyayız. Ya, hele şu Marmaris’e bakın, Marmaris’e. Bunlar Türk Hava Kurumu’na düşmanlık ettikleri için geçen yıl uçakları kaldırmadılar, ‘Ders alın!’ dedik. 20 uçak kiralamışlar değerli arkadaşlar, ne zaman gelecek? 4 Temmuz’da. Ya, insan Allah’tan korkar.

Uçak var ama yangın söndürmek için değil, sefa sürmek için var, yangını seyretmek için var. Buradan söylüyorum: Yangını seyretme uçağını satın, yangın söndürme uçaklarını alın. Bu yangının sorumlusu sizsiniz; tedbir almayan, çapsız, liyakatsiz devlet anlayışı.

Bir taraftan evine ekmek götüremeyen insanlar, KPSS’den 100 aldığı hâlde atanamayanlar, diğer taraftan bankalara, devletin kurumuna yandaş atamalar. Devleti âdeta bir çiftliğe dönüştürdünüz. Bakın, şu resme bakın, şu resme, şu fotoğrafa bakın! Bunların hepsi banka yönetim kurulu üyesi. İtirazınız varsa söyleyin! Bunların hepsi banka yönetim kurulu üyesi. Bakın, iyice bakın, devleti âdeta bir çiftliğe dönüştürdünüz değerli arkadaşlar. Bakın, Türkiye'de, Anadolu’da iki kötü atasözü var. Biri “Bal tutan parmağını yalar.” Yahu, siz balı bırakın, kovanı yediniz kovanı, arıyı yediniz. Bir kötü atasözü daha var: ‘Devletin malı deniz, yemeyen domuz’ İktidara geldiğimiz zaman ‘Devletin malı deniz, yiyen domuz oğlu domuz’ diyeceğiz.”

"TOPARLAMAK, MİLLETİN BORCUDUR, MİLLET ADINA MİLLETVEKİLLERİNİN BORCUDUR"

İYİ Parti grubu adına söz alan Yavuz Ağıralioğlu ise şunları söyledi:

“Devlet, kurumlarının ciddiyetiyle ayakta kalabilir. Meseleleriyle yüzleşmeyi bile başaramayan bir devletin yönetiminin bir an önce ciddiyete, bu topraklarda varlığımıza bin yıldır nezaret eden devlet olma müktesebatına uygun davranmaya yetebilecek kurumsal kapasiteye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Türk devletinin; istatistiklerinin, hesaplamalarının, öngörülerinin, programlarının dünya tarafından ciddiye alınacak kadar detay hâkimiyetine ihtiyacı vardır, liyakate ihtiyacı vardır, iyi eğitime ihtiyacı vardır, iyi eğitilmiş bu programlarla yapabildiği programların sonuçlarını yönetebilecek bir güce ihtiyacı vardır. Yaptığı hiçbir program hedefi tutmayan, yaptığı hiçbir kalkınma perspektifi sonuç alamayan, problemlerle yüzleşemeyen, problem çözemeyen, problem çözme iddiasına rağmen, yetkilerine rağmen memlekete nefes aldıramayan bu ciddiyetsizlik, devlet kurumlarındaki tefessühün nerelere vardığının en bariz örneğidir. Toparlamak, milletin borcudur, millet adına milletvekillerinin borcudur.”

GERGERLİOĞLU: “HUKUK DEVLETİ İSTİYORUZ, BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL”

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu da şu değerlendirmeleri yaptı:

“Türkiye'de şu anda devlet ve millet ayrışmış durumda, büyük bir uçurum var, insanlar devlete güvenmiyor; ezilenler, her kesimden ezilen insan devlete güvenmiyor, büyük bir uçurum var. ‘Hukuk devleti’ diyoruz ama ortada devlet yok, devlet.

Devlet olması için çok önemli bir anayasanın ortada olması lazım. Güçlü devlet aygıtına karşı anayasalar toplumu koruyan sözleşmelerdir, onlarsız olmaz. Siz devletle neyi kastediyorsunuz? Bakın, önceden İsrail'le anlaştınız, Mavi Marmara meselesini kapattınız; şimdi Suudi Arabistan'la Kaşıkçı meselesini kapatıyorsunuz… Böylesi bir anlayışı kabul etmiyoruz arkadaşlar. Biz ‘Devlet sarayla, zorbalıkla olsun’ demiyoruz; ‘Devlet hukukuyla, adaletiyle tezahür etsin’ diyoruz, başka bir şey demiyoruz ve gerçekten hiç olmadığı kadar devletin hukukunun ayaklar altına alındığı bir dönemde hukuk devleti istiyoruz, başka bir şey değil.”

İYİ Parti'nin önergesinin gündeme alınması önerisi reddedildi.