Başkanlık döneminde ilk kez İsrail'i ziyaret eden Biden, Lapid ile görüşmesinin ardından ABD'nin 2015'te İran'la imzalanan nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmak için sonsuza kadar Tahran'dan yanıt beklemeyeceğini söyledi.

Biden, "İranlı yetkililere Ortak Kapsamlı Eylem Planı'nı yeniden canlandırmak için hangi şartları kabul edeceğimizi bildirdik. Onlardan yanıt bekliyoruz, ama sonsuza kadar beklemeyeceğiz" dedi.

GÜÇ KULLANIMI "SON ÇARE"

Lapid de kurallara uymayanlara karşı özgürlüğün korunması için baskı gerektiğini söylerken, Biden İran'ın nükleer alanındaki hedeflerini kontrol altında tutmak için diplomasinin en iyi yöntem olduğu düşüncesini yineledi.

Biden ayrıca İran'a karşı "son çare" olarak güç kullanımına açık olduğunu da belirtti. Bu sözler, İsrail'in küresel güçlere İran'a karşı "güvenilir bir askeri tehditte" bulunmaları yönündeki çağrısına destek olarak yorumlandı.

ABD ve İsrail, nükleer silah üretmeyi hedeflediği iddialarını reddeden İran'a karşı uzun yıllardır önleyici adımlar atabileceği yönünde ayrı ayrı açıklamalar yapıyor. İki ülkenin böyle bir adım atma gücüne ve isteğine sahip olup olmadığı ise tartışılıyor.

İRAN'LA ANLAŞMA

İran, 2016'da P5+1 olarak bilinen BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında uzun müzakerelerin ardından zenginleştirilmiş uranyum üretimi ve saklama kapasitesine sınır getireceği, nükleer tesislerinin denetlenmesine izin vereceği ve tavsiyeler üzerine tesislerini modifiye edeceği ya da tamamen kapatacağına dair bir anlaşma imzaladı.

Ancak dönemin ABD Başkanı Donald Trump anlaşmadan 2018'de çekildi. Trump anlaşmanın zayıf kaldığını ve İran'ın balistik füze programını kapsamadığını gerekçe gösterdi ve aynı zamanda İran'a tekrar yaptırım uygulamaya başladı. İran da anlaşmadan aşama aşama uzaklaşmaya ve sınırların üzerinden uranyum zenginleştirmeye başladı.