Deniz çöpleri ve mikroplastik kirliliğine karşı Karadeniz'e kıyısı olan Türkiye, Gürcistan, Romanya ve Bulgaristan'ın da katılımıyla ortak mücadele başlatıldı.

Yürütülen projede pilot bölge seçilen Trabzon’un Sürmene ve Of ilçelerinde, deniz kıyısında 500 metrekarelik alandaki kirlilik araştırmasında maske, yüz perdesi gibi tıbbi atıklar dahil 2 bin 500 atık tespit edildi. Karadeniz'de kirlilik oluştuğunu söyleyen proje koordinatörü Doç. Dr. Coşkun Erüz, “Türkiye’deki 83 milyon insan için 32 milyar maske üretiliyor. Bunun yüzde 5’i bile doğaya karışsa korkunç seviye” dedi.

‘Karadeniz Ekosistemini Korumak İçin Toplumsal Farkındalığı Artırarak Deniz Çöplerini Azaltma LitOUTer’ projesine Türkiye’de, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi dahil oldu.

ATIKLARIN YÜZDE 80'İ PLASTİK

Karadeniz'i tehdit eden deniz çöplerinin tespit edilerek, azaltmasının ve farkındalık oluşturulmasının amaçlandığı çalışmada, denizdeki atıkların yüzde 80’lik kısmının plastik olduğu belirlendi. Çöplerin dereler yoluyla taşınıp, kıyılara ulaşması üzerine model çalışması da yapıldı.

Proje koordinatörü olan KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Coşkun Erüz, projeyle akarsu havzası, kıyılar ve deniz dibindeki kirliliği incelediklerini söyleyerek, “Atıkların akıntıyla birlikte taşınıp birikmesi konusunda ayrıca bir de modelleme çalışması yürütüyoruz.  Dere kenarları ile deniz kıyılarındaki katı atık yükünün ne olduğunu tespit etmeye çalıştık” dedi.

"BİLİNÇ EKSİKLİĞİMİZ VAR"

Katı atıkların düzenli toplanmasına rağmen son çalışmalarda ciddi miktarda atık yükü görüldüğünü belirten Erüz, “Aslında kurulmuş, geri dönüşüm sistemi var ama insan olarak demek ki biz bu atıkların geri dönüştürülmesi, ortadan kaldırılması noktasında biraz duyarsızız, bilinç eksikliğimiz var. Halk bunu doğaya atıyor ve ormandan, yayladan, meradan, yol kenarından bir şekilde bu atık köyden dereye iniyor; dereden taşınarak Karadeniz’e geliyor ve kıyılara, plajlara vuruyor" dedi.

500 METREKAREDE 125 MASKE

Covid-19’a karşı kullanılan maske ve kolonya, dezenfektan gibi hijyen malzemelerinin doğada ciddi şekilde görülmeye başladığını ve doğaya karıştığını söyleyen Erüz, "Tıbbi ve diğer atıklar aslında en tehlikeli atıklar. Hastalık edebilen atıklar olduğu için bunların bertaraf edilmesi gerekirken doğada katı atıkların yüzde 5’ini oluşturmaya başladığını, yaklaşık 500 metrekarede 125 tane maskenin varlığını gördük” diye konuştu.

Pandemide kullanımı artan maskelerin çevreye atıldığında hayvanlar tarafından yiyecek sanılıp tüketildiğini aktaran Doç. Dr. Erüz, dünyada şu an 1,6 milyar civarında maskenin denizlerde serbestçe yüzdüğünü, bunun da 4 ile 6 bin ton civarında bir rakam olduğunu, plastik türevli maskelerin de yok olma sürecinin 450 yıl olduğunu söyledi.

"ÇOK CİDDİ ÖNLEM ALMAMIZ GEREKİYOR"

Doğaya karışan her atık bakteri ve mantar taşıdığı için kendi üzerinde biriken organizmalarla birlikte deniz canlıları ve karasal canlılar tarafından besin olarak algılandığını söyleyen Erüz, "Kaplumbağa bu atıkları denizanası gibi algılayıp yiyor. Bu kez de fiziksel kirletici olmasının dışında kendisi kimyasal kirletici olarak canlının bünyesine geçiyor. Karadeniz’in tamamında bu kirlilik söz konusu. Her kişi 1 tane maske kullansa Türkiye’deki 83 milyon insan için 32 milyar maske üretiliyor. Kesinlikle çok ciddi önlem almamız gerekiyor” dedi.