Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Kazım Yılancı, MEB’in açıkladığı 2023 vizyon belgesini değerlendirdi. Yılancı, “Durumu kurtarmaya dönük yapılmış bir şov. Olumlu bir algı yaratılmaya çalışılıyor ama beklediğimiz laik, demokratik, bilimsel eğitim ile ilgili hiçbir şey yok” dedi.
https://youtu.be/BWbOHvKROKU dokuz8Haber/Barış Kop (@baris_kop) [mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]M[/mks_dropcap]illi Eğitim Bakanlığı, 23 Ekim Salı günü Cumhurbaşkanı Erdoğan’ında katıldığı bir toplantı ile ‘2023 vizyon belgesini’ kamuoyu ile paylaştı. Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Başkanı Kazım Yılancı, MEB’in açıklamaları hakkında konuştu. ‘VİZYONDA DEĞİŞEN BİR ŞEY YOK’ Bakanlığın açıklamalarını ‘şov’ olarak nitelendiren Yılancı, “Vizyonda değişen bir şey yok. AKP’nin eğitim politikalarını biz hem piyasacı hem de gerici bulduğumuzu defalarca ifade ettik. Yapılan açıklamalara baktığımızda da 4+4+4’ün savunulduğunu görüyoruz. Öğretmenlerin mücadelesiyle geri çekmek zorunda kaldıkları öğretmen strateji belgesinin uygulanmayacağını söyleyen ama bir taraftan dinci eğitimi tahkim eden bir yaklaşım içerisindeler” dedi. Yılancı, vizyon belgesinde Anadolu Liselerine değinilmediğini söylerken, “Ancak İmam Hatiplere vurgu yapılmış. İmam Hatipler için yazın Arapça ve İngilizce derslerinin verileceği ifade edilmiş. İmam Hatipleri tercih etmeyen öğrencileri ve aileleri, bir şekilde bu okullara yönlendirmeyi hedeflemişler. Bizim istediğimiz laik, demokratik, bilimsel eğitim ile ilgili herhangi bir söz edilmedi. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı’ndan da böyle bir beklentimiz yok” diye konuştu. ‘HER ŞEY DURUMU KURTARMAYA YÖNELİK' 2023 vizyon belgesi ile ilgili olarak “Eğitim modeline ilişkin bir paradigma inşası değil” diyen Yılancı, toplumda olumlu bir algı yaratılmaya çalışıldığını ifade etti. Yılancı, “Eğitim bilimi, bir ülkenin eğitimini dizayn etmek, bir model yaratmak ciddi bir iş. Bilimsel verilere dayanması lazım. Taraflarıyla beraber masaya yatırılması gerek. Ama 2023 vizyon belgesinde bizim gördüğümüz, durumu kurtarmaya yönelik. Zaten, Cumhurbaşkanı da söylüyor eğitim alanında istediğimiz başarıyı yakalayamadık diye. Ama ısrarla aynı yanlışlarını devam ettirdiklerini görüyoruz” dedi. MEB BAKANI ZİYA SELÇUK: ÖNCELİĞİMİZ YOĞUN BAKIMDAN ÇIKMAK Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un Anadolu Ajansı’nda sarfettiği “Eğitimde önceliğimiz yoğun bakımdan çıkmak” sözleri hakkında da konuşan Yılancı, “Trajikomik. Tercih edilmeyen dinsel ve paraya dayalı özelleştirme mantığıyla bu ülkenin bir yere geleceği yok. Var olan durum her şeyi açıkça ortaya koyuyor. Komadan çıkartmak deyimi, zaten komaya sokan bir anlayış yani nasıl komadan çıkaracaklar. Yeni bir şey açıklamadılar. Bizim açımızdan olumlu diyebileceğimiz herhangi bir şey yok. Sadece insanların algısına oynadılar. Sözleşmeli öğretmenlik devam ediyor. Milli Eğitim’de 117 bin kadro eksiği varken yine sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik, ücretli kölelik düzeni devam ediyor. Bir haksızlık söz konusu. Aynı hizmeti üreten arkadaşlarımız arasında asla kabul edemeyeceğimiz bir ayrım yapılıyor ve adım adım bu alan özelleştirilmeye çalışılıyor. Toplumun burada bir refleks göstermesi lazım. Alınır satılır bir mal haline getirilen eğitim sistemi, ülkenin geleceğinin de alınır satılır olmasına yol açacak. Eğitim Sen olarak kamusal eğitimin savunucusuyuz” şeklinde konuştu. ‘YAPTIKLARI, YAPACAKLARININ TEMİNATI’ Yılancı, vizyon belgesinde olumlu olarak gördükleri hiçbir şeyin olmadığını söylerken, “Olaylara bakarken tarihsel bağlamından koparamayız. Yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatı diyen bir AKP var iktidarda. Dolayısıyla aralara serpiştirilmiş birkaç olumlu şey, genele sirayet edemeyecek. Bakanın üç yıllık icraatını dokuz dakika da anlatmasıyla, Cumhurbaşkanı’nın geçtiğimiz on iki, on dört seneyi yarım saatte anlatmasıyla duruma kimin hakim olduğunu ortaya koyuyor. Bu anlamda da kimse kusura bakmasın olumlu diyemeyeceğiz” ifadelerini kullandı. DİN ÖĞRETİMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN 2019 BÜTÇESİ, 8 MİLYAR 679 MİLYON LİRA Yılancı, Milli Eğitim Bakanlığı’nın imam hatip ortaokulları ve imam hatip liselerinden sorumlu olan Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’nün 2019 yılı bütçesinin 8 milyar 679 milyon liraya yükseltilmesiyle, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 10.4 milyar liralık bütçesine yaklaşması hakkında da konuştu. Din Öğretimi Genel Müdürlüğünü, Diyanet’ten ayrı düşünemediklerini belirten Yılancı, “Gittikçe dinsel alana yatırım yapıldığını görüyoruz. Bu yatırımın sebeplerini de herkes 15 Temmuz gecesi minarelerden tekbir getiren imamlar sayesinde görmüş oldu. Toplum zaten her yönüyle bu eğitime ulaşacak durumda. Bütün sokak aralarında Kuran kurslarından tutun da camilerin açtığı kurslara kadar, onlarca cemaatin yürüttüğü çalışmalar var. Ayrıca devletin bunu yapmaması gerekiyor. Bu laiklik ilkesinin tamamen ayaklar altına alınmasıdır. Devlet olarak herkese eşit mesafede olmanız gerekiyor. Taraflı olduğunuz zaman dengeyi bozmuş oluyorsunuz ki maalesef denge bozulmuş durumda. Oraya aktarılan kaynakların büyüklüğü durumu ortaya koyuyor. Oysa ki eğitim alanında bir sürü sorun ve meslektaşlarımızın onlarca problemi dururken kaynaklar dinsel alana aktarılıyor. Böylece özelleştirmenin de önü açılıyor. Madem beğenmiyorsun, orada laik, bilimsel eğitim tabi tırnak içinde laik, bilimsel eğitim var. Parasını öde sen de onu satın al, deniliyor. Tabi bir sonraki adımda oraya da müdahale edilmeyeceğinin hiçbir garantisi yok. Dolayısıyla kamusal alanı terk etmememiz gerekiyor. Bizim vergilerimizle bunlar finanse ediliyor. Hakkımız olan şeyi almaktan kolayca vazgeçmemiz gerekiyor” dedi.