Susma Platformu 1 Ocak ve 31 Aralık 2021 dönemini kapsayan yıllık sansür ve otosansür raporunu kamuoyuyla paylaştı. Yıl boyunca medya, sosyal medya, sinema, tiyatro, müzik ile  görsel, yazılı ve dijital yayıncılık alanlarında gerçekleşen sansür vakalarının ele alındığı raporda gazetecilere yönelik yargılamaların hız kesmeden devam ettiği ve gazetecilerin fiziksel engellemelere ve saldırılara da maruz kaldğı kaydedildi. Öte yandan müzisyenlere 'propaganda' ve 'cumhurbaşkanına hakaret' kapsamında davalar açıldığının belirtildiği raporda kitapların soruşturmalar ve davalarda delil olarak kullanıldığı, yayınevleri kapatıldığının altı çizildi.

"BASKILARA KARŞI DAYANIŞMA ÖRGÜTLENDİ"

Sanatsal ifade özgürlüğü, basın-yayın ve medya özgürlüğü, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı gibi birbiriyle kesişen birçok hakkın ve özgürlüğün korunması ve savunulması vizyonuyla çalışan sivil toplum oluşumlarının var olma şartlarının daha da zorlaştırıldığı bir yılın daha geride bırakıldığı kaydedilen raporda, "Aralarında bizim de bulunduğumuz birçok sivil toplum örgütü, geçtiğimiz senelerde olduğu gibi bu sene de kendi alanlarına dair çalışmanın yanı sıra bizzat sivil toplum üzerinde artan baskıları savuşturmaya, bu baskılara karşı dayanışmayı örgütlerken bir yandan da özenle işlerini yapmaya devam ettiler" denildi.

"MÜZİSYENLER EKONOMİK AÇIDAN ZOR BİR DURUMA SÜRÜKLEDİ"

Lara Güney Özlen tarafından Müzik başlığı altında yapılan değerlendirme 2021’de de pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamaların müzisyenleri etkilemeye devam ettiğinin altı çizildi ve "Temmuz’a kadar pek çok festivalin ertelenmesi veya iptal edilmesi, müzisyenlerin sahne aldığı restoran ve barların pandemi dolayısıyla saat kısıtlamalarına tabi olması müzisyenleri ekonomik açıdan zor bir duruma sürükledi. Ayrıca müzisyenlere TMK’nın 1. ve 7. maddeleri veya TCK’nın 299. maddesi (cumhurbaşkanına hakaret) kapsamında davalar açılması ve konserlerinin yasaklanması bu sene de müzik alanında öne çıkan ihlal biçimleri oldu" ifadelerine yer verildi.

SİNEMADA OTOSANSÜR

Sinema başlığı altına değerlendirmede bulunan Sonay Ban ise koronavirüs tedbirleri kapsamında 2020’den beri kapalı olan sinema salonlarının 1 Temmuz 2021’deki “kademeli normalleşme tedbirleri” çerçevesinde açılmaya başladığını ancak sektörün, çekilen ve salonlarda gösterilen film sayısında ve gişe rakamlarında salgın öncesi dönemin değerlerine ulaşmasının kısa vadede olası gözükmediğini vurguladı ve "Bununla birlikte 2020’ye ait yıllık raporumuzda belirttiğimiz üzere; salgının çoğumuzu eve kapatmasıyla oluşan talebin etkisiyle, yerli ve yabancı film yapımlarına yönelik sansürün ve otosansürün dijital platformlardaki gösterimlere taşınması 2021 yılında da tecrübeyle sabit. Bu nedenle hem bu başlıkta hem de “Televizyon ve İnternet Yayıncılığı” başlığında, birbiriyle örtüşen/benzer sansür ve otosansür vakaları olduğunu belirtmek gerekiyor" dedi.

"HÜKÜMET, KANUNUN AMACININ SOSYAL MEDYADA “DEZENFORMASYONLA VE YALAN HABERLE” MÜCADELE ETMEK OLDUĞUNU DİLE GETİRDİ"

Yine Sonay Ban tarafından yapılan 'Televizyon ve İnternet Yayıncılığı" başlığına dair değerlendirme devletin dijital platformlara RTÜK üzerinden sansürü ile siyasi-finansal yaptırımlarının 2021’de de devam ettiği belirtilerek, "Yanı sıra 1 Ekim 2020’de yürürlüğe giren ve kamuoyunun “sosyal medya yasası” olarak bildiği 5651 sayılı kanundaki değişiklikle yeni yaptırımlar da dolaşıma girdi. Twitter, Facebook, Clubhouse, Pinterest vb. sosyal ağ sağlayıcıları için Türkiye’ye temsilci atama ve içerik çıkarma ya da engelleme başvurularına 48 saat içerisinde cevap verme gibi yükümlülükler getiren bu kanuna uyulmazsa idari para cezalarının artacağı ya da bant genişliğinin daraltılacağı belirtildi. Hükümet, kanunun amacının sosyal medyada “dezenformasyonla ve yalan haberle” mücadele etmek olduğunu dile getirdi. Buna karşın yasanın, kişilik hakları ihlaliyle mücadele etme ve denetimle interneti güvenli kılma desturları üzerinden baskı ve kontrol mekanizmasına dönüştüğü ve basın özgürlüğünü kısıtladığı tartışmaları devam ediyor" ifadeleri kullanıldı.

"TİYATRO ANCAK OKSİJEN TÜPÜNE BAĞLI NEFES ALABİLDİ"

Ayşen Güven tarafından kaleme alınan 'Tiyatro' başlığı değerlendirmesinde ise 2021 yılının tiyatro adına, “zincirlerimizden başka kaybedecek hiçbir şeyimiz yok” yılı olduğu belirtildi. "Bir bölümü pandemi yasaklarıyla, bir bölümü de “yeni normal” uygulamalarıyla akan bu yılda tiyatro, ancak oksijen tüpüne bağlı olarak nefes alabildi" diyen Güven, "Nesnel olarak durum böyleyken yeniden göz hizasında oyun sahneleme ve izleme pratiğine dönmenin coşkusu da çok net görüldü. 2021’in ardından konuşurken; üretimlerin niteliğinden, pandeminin yıkıcılığının süren etkisine, tiyatronun “yeni normalinden,” bu dönemin sorunlarının yol açtığı tartışmalara kadar bir dizi konunun sansüre nasıl dönüştüğüne bakabiliriz" dedi ve şöyle devam etti:

"Tiyatrolar kendi cehenneminde yanarak yaşamaya devam edemez! 2022’yi pandemide durup dinlenen, kendini tazeleyen ve kaybedecek bir şeyi kalmadıkça özgürleşen tiyatrolarımızın, tiyatrocularımızın bu zemini seyircileriyle kurabileceği bir yıla evriltmek umuduyla. Çünkü tiyatro ateşi çalıyor hâlâ!"

Raporun tamamına ulaşmak için: https://s3.fr-par.scw.cloud/fra-susma24-tr/2022/02/Turkiyede-Sansur-ve-Otosansur-2021-TR.pdf