Yerli aşı Turkovac için Acil Kullanım Onayı verildi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Şanlıurfa'da Turcovac için seri üretime başlandığını duyurarak Türkiye'nin kendi aşısını üreten 9. ülke olduğunu kaydetti. Bakan Koca, Hıfzısıhha merkezi yapım ihalesi ile ilgili ise "MRNA aşısı, inaktif aşı, nazal aşı, protein aşısı hem de adenovirüs aşısı olmak üzere ileri teknolojilerinin bir arada olduğu dünyanın en büyük kapasiteli aşı ARGE ve üretim merkezi olacak" bilgisini verdi. 

Aşı Ar-Ge Üretim Merkezi AKP tarafından müjde olarak duyurulurken, 2011 yılında kapatılan; Türkiye’ye uzun yıllar aşı üretimi konusunda hizmet veren ve BCG, kuduz, çiçek, Tifüs, Boğmaca, influenza virüsü, Newcastle virüsü aşıları, serum, akrep, yılan sokmalarına ve gazlı kangren anti serumları, Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üreten Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü'nü hatırlayalım.

REFİK SAYDAM HIFSIZSIHHA MÜESSESESİ 1928 YILINDA KURULDU

Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi, 27 Mayıs 1928 tarihinde, savaştan yeni çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan halkların sağlığının korunması amacıyla temel laboratuvar hizmetlerini yürütmek için kurulmuştur. Kurulduğu tarihte geçerli olan 1267 sayılı yasa tasarısı uyarınca Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlanmış, kurumun yetki ve sorumlulukları gelişen ihtiyaçlar karşısında yıllar içinde değiştirilmiştir. Müessesenin ismi 14 Aralık 1983’te “Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı” olarak değiştirilmiş ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluş haline getirilmiştir.

PEK ÇOK AŞI ÜRETİLDİ

Enstitü 1930’lu yıllardan itibaren aşı üretme konusunda çok başarılı çalışmalar yapmış ve yıllarca Türkiye'nin aşı ihtiyacını dış sermayeye bağlı kalmadan sağlamıştır. Kuruluşundan itibaren toplumu kıran bulaşıcı hastalıklarla başarılı bir mücadele yürütmüştür. BCG, kuduz, çiçek, Tifüs, Boğmaca, influenza virüsü, Newcastle virüsü aşıları, serum, akrep, yılan sokmalarına ve gazlı kangren anti serumları, Fibrinojen, albumin ve gamma globulin üretmiştir. Enstitüde en son 1987 yılında AIDS Araştırma Merkezi kuruldu. Enstitüde üretilenler şöyle:

  • 1931: Oral BCG aşısı
  • 1932: Serum üretimi ülke ihtiyacını karşılayacak düzeyde olduğu için ,serum ithalatı durduruldu
  • 1933:Simple metodu ile Kuduz aşısı üretimi
  • 1934: Çiçek aşısı üretimi
  • 1942:Tifus aşısı ve akrep serumu üretimi
  • 1958:Boğmaca aşısı üretimi
  • 1950:İnfluenza aşısı üretimi
  • 1965:Kuru Çiçek aşısı üretimi
  • 1970: Fibrinojen,albümün ve gamma globulin üretimi
  • 1987: AIDS araştırma merkezi kurulması
  • 1992: Kan ürünlerinin viral inaktivasyonu
  • 1999:Aşı üretim tesisleri kapatıldı
  • 2004:Manisa tavuk hastalıkları ve aşı üretim enstitüsü kapatıldı
  • 2011: Refik Saydan Hıfzıssıhha enstitüsü kapatılarak,Halk sağlığı kurumuna devredildi.

AKP 2011 YILINDA HIFZISSIHA ENSTİTÜSÜ'NÜ KALDIRDI

Tüm bunlara rağmen AKP'nin 2002 yılından itibaren uyguladığı “Sağlıkta Dönüşüm Projesi”nin sağlıkta yıkıcı etkisinin sonucu olarak, 100 yıldan daha fazla tarihi geçmişleri olan Ankara ve İstanbul’da eğitim veren ve toplumun sağlığına hizmet eden köklü hastaneler, şehir-şirket hastanelerinin yapılması nedeniyle kapatılmıştır. Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile süreçte atıl hale getirilen Hıfzıssıhha Enstitüsü 2011 yılında tümüyle ortadan kaldırıldı. Bunun sonucu olarak toplumsal aşı politikamız ve aşı üretimimiz büyük ölçüde ortadan kalkmış, tamamen dışa bağımlı bir duruma dönüşmüştür.

CHP'DEN TEMMUZ AYINDA SORU ÖNERGESİ

Koronavirüs salgınıyla birlikte 2011 yılında kapatılan ve Türkiye’ye uzun yıllar aşı üretimi konusunda hizmet veren Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü, CHP’li milletvekillerinin önergeleriyle Temmuz ayında yeniden gündeme geldi. CHP milletvekilleri konuya ilişkin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Sağlık Bakanı Koca ise CHP’nin Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün yeniden açılmasına ilişkin verdiği önergelere, “Aşı enstitüsü kuruldu” savunmasını yaptı. Koca, Hıfzıssıhha’nın görevlerini 2014’te kurulan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nın (TÜ- SEB) devraldığını ve bu kapsamda bugün, 7 yerli koronavirüs aşı çalışmasına da destek veren Türkiye Aşı Enstitüsü’nün kurulduğunu söyledi. CHP Balıkesir Milletvekili Op. Dr. Fikret Şahin ise TÜSEB’in, “Hıfzıssıhha gibi çalışamadığını, kendi internet sayfasından da itiraf ettiğini ancak sonradan bu itirafın kaldırıldığını” vurguladı.

"TÜRKİYE'Yİ AŞI ÜRETİRKEN DIŞ ÜLKELERDEN AŞI ALAN KONUMA GELDİ"

Kaldırılan itirafta, “Türkiye’de yeni teknolojiye uygun bir aşı ve serum tesisi kurulması mümkünken, bu yatırım yapılmayıp yerine kısa dönem için daha az maliyetli görünen aşı ithalinin benimsenmesi; Türkiye’yi aşı üreten bir ülke konumundan, aşı ihtiyacını dış ülkelerden karşılayan bir ülke konumuna getirmiştir” ifadelerinin yer aldığı görüldü.

"24 YIL ARADAN SONRA, YERLİ AŞIMIZI ÜRETTİK"

Bugün ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Yerli inaktif Covid-19 Turkovac aşımız bugün itibarıyla acil kullanım onayı almış durumda. 50 yıl sonra Türkiye hücreden başlayarak Türk bilim insanlarımız tarafından yüzde 100 yerli olarak geliştirilen bir aşıyı geliştirmiş olduk. Aynı zamanda 24 yıl aradan sonra, yerli aşımız üretilmiş oluyor. Böylece Covid-19 aşısı üreten bugün itibarıyla 9 ülkeden biri olduk" açıklamasında bulundu.

"İHALE SÜRECİ GELECEK HAFTA TAMAMLANACAK"

Erdoğan'ın Hıfzıssıhha ile ilgili sorusunu da yanıtlayan Bakan Koca, "İhale sürecinin gelecek hafta tamamlanmasını planlıyoruz. Hıfzıssıhha ile ilgili 10 gün kadar önce ihale süreci başladı, teklifler alındı. Gelecek hafta ihalenin sonuçlanacağını ümit ediyoruz. Ankara Havaalanı'na yakın yerde 50 bin metrekare kapalı alanlı ve gelecek yıl bitirilmek üzere ihale süreci başlamış oldu. Hem mRNA aşısı hem inaktif aşı hem nazal aşı hem protein aşısı hem de adonevirüs aşısı olmak üzere ileri teknolojilerin bir arada olduğu dünyanın en büyük kapasiteli aşı Ar-Ge ve üretim merkezi olacak. İnsanlığın kullanımına verilmek üzere güçlü bir aşı Ar-Ge ve üretim merkezi olacak" bilgisini paylaştı.