19 AralıkHayata Dönüş” operasyonuna giden olayların başında koğuş sistemi yerine F Tipi Cezaevi sistemine geçme isteği yatıyordu. Mahpusların ağır tecrit koşullarında tutulması anlamına gelen F Tipi Cezaevi’ne karşı cezaevlerinde bulunanlar süresiz açlık grevine başlamıştı. 20 Ekim 2000 günü başlayan açlık grevi 45. gününde ölüm orucuna dönüştürüldü. Dönemin iktidarı olan DSP-ANAP ve MHP koalisyonu çözüme yanaşmadı. DSP’li Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile yapılan görüşmeler sonuçsuz kaldı. Bakan Türk, müzakere süreci devam ederken, “kesinlikle operasyon yapılmayacağını” açıkladı. Buna rağmen; 19 Aralık günü ise 20 cezaevine 10 bin güvenlik kuvvetiyle büyük bir opeasyon başlatıldı. Operasyonun adı kamuoyuna “Hayata Dönüş” olarak duyuruldu, ancak yıllar sonra gerçek adının “Tufan” olduğu öğrenildi. 30 mahpus ve 2 askerin yaşamını yitirdiği operasyonda 237 mahkum yaralandı. 2 askerin mahpuslar tarafından öldürüldüğü iddia edildi, ancak daha sonra asker kurşunları ile öldükleri ortaya çıktı.

SORUMLULAR CEZALANDIRILMADI

Cezaevlerine yönelik operasyondan sonra uzun süre sorumlular hakkında herhangi bir soruşturma açılmadı. 2010 yılında açılan davada, operasyonu gerçekleştiren Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı birliğinin sayısı ve kimlik bilgileri istendi, ancak bilgi verilmedi. Operasyonda kullanılan ve ne olduğu bilinmeyen kimyasallar konusunda da da herhangi bir araştırma yapılmadı. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davada, emekli bir uzman çavuş,”değişik gaz bombaları kullanıldığını”, “mahkûmların teslim olmak istemelerine rağmen kapıların açılmadığını”, “koğuşlara atılan battaniyelere su yerine benzin döküldüğünü” anlattı. 19 Aralık’ta sağ kurtulan mahpuslara ise "isyan" ve "mala zarar verme"den davalar açıldı.