Kendi elleriyle enkazı kazarak kurtulan Ahmet Necati Altıntoprak: “Buradan nasıl çıkarım dedim kendime . Ellerimle 2 saat boyunca tünel kazıdım. Çıktığımda enkazın etrafta dolanmaya başladım eşimin ve oğlumun seslerini duydum. Sabaha kadar onlarla konuştum moral vermek için yanlarında kaldım.”

Büyük Marmara depreminin üzerinden 21 yıl geçti. 17 Ağustos 1999 yılında gece 03.02’de merkez üssü Kocaeli Gölcük olan depremin bıraktığı izler hala silinmedi. 18 bin 373 kişinin yaşamını yitirdiği depremde 66 bin 441 ev yıkılırken 285 bin 211 ev de hasar görmüştü. 21’nci yıl dönümünde Değirmendere’de büyük felaketin tanıklarıyla konuştuk. Depremin ardından kurulan, depremin izlerini bir nebze olsun silmeye çalışan GADER (Gölcük 17 Ağustos Derneği) eski yöneticisi ve Ahmet Kasımoğlu ve Özgürlük ve Dayanışma Partisi eski ilçe Başkanı Necati Altıntoprak depremi ve sonrasında yaşananları dokuz8haber’e anlattı. Yaşanan felakette kendi elleriyle enkazı kazarak kurtulan Altıntoprak ve yaşadığı evi ağır hasarlı olarak depremde kurtulan Kasımoğlu, depremin 21’nci yıl dönümünde de devletin vurdumduymaz tutumunu sürdürdüğünü ifade etti. Altıntoprak ve Kasımoğlu depremin ardından yapılan iyileştirmelerin göstermelik olduğunu düşünüyor. [caption id="attachment_67467" align="aligncenter" width="696"]

Yaşanan büyük felakatin ardından kentten çekilmiş fotoğraflar GADER’in hazırladığı deprem dergisine basıldı. 

“DEVLETİN VURDUMDUYMAZ TUTUMU DEVAM EDİYOR”

Dokuz8haber’e konuşan depremin tanıklarından Ahmet Kasımoğlu, “Gölcük Depremi, 7.4 şiddetinde 1999 yılında oldu ve biz ona ‘asrın depremi’ dedik. Bunu söylememizin nedeni çok sayıda insanın hayatını kaybetmesi ve çok sayıda yıkılan binaların olmasıydı. Oysa dünyada başka ülkelerde bizim ülkemizde meydanda gelen daha yüksek şiddette depremler oluyor ancak bizim kadar etkilenmiyorlar. Bunun sebebi ise deprem kuşağında olmamıza rağmen ‘bize bir şey olmaz’ mantığı ile yaşamamızdır. Devleti yöneten insanlar da böyle düşünüyor “ sözlerini kullandı. [caption id="attachment_67471" align="aligncenter" width="696"]

Ahmet Kasımoğlu, depremin ardından kurulan GADER’de eski yönetici.

"3-4 AY SONRA GADER'İ KURDUK"

Depremde enkazda kalmaktan kurtulduğunu ancak yaşadığı evin ağır hasarlı olması sebebiyle daha sonra yıkıldığını ifade eden Kasımoğlu, “Depremden yaklaşık 3-4 ay sonra GADER isimli bir dernek kurduk, bu dernekte yöneticilik yaptım. Dernek çalışmaları kapsamında depremi anlatan ve fotoğraflarıyla da gösteren bir dergi çıkardık” dedi.

“YAŞADIKLARIMIZDAN DERS ÇIKARIRIZ DİYE DÜŞÜNDÜK AMA…”

Değirmendere’de olası bir deprem halinde toplanma alanlarının bile imara açıldığını belirten Kasımoğlu “Gölcük Depremi’nin ardından yaşadıklarımızdan ders çıkarırız diye düşündük ama tam tersi depremin 21’nci yılı tedbirlerden daha çok uzaklaştığımız bir yıl oldu. Deprem sonrası burada bina ve nüfus planlaması yapıldı. Binalar 3 kat ile sınırlandırıldı ancak şimdilerde çatı dubleks, binanın kot farkı gibi bahaneler ile binalar 5-6 kat kadar yapılıyor. Belediye meclislerinde yapı yasaklı alanlar imara açılıyor” dedi.

YEŞİL ALANLAR İMARA AÇILDI

“Nasıl yapılıyor bu?”  diye soran Kasımoğlu,  “Özel sondajlar yapılarak, bakanlıktan onay alınarak daha önce yapı yasağı olan alanlar imara açılıyor. Yine, belirli bir eğimden dolayı, daha önce yeşil alan olarak belirlenmiş alanların da belediye meclislerinden geçerek imara açıldığını biliyoruz” ifadelerini kullandı.

Değirmendere’de deprem sonrası 3 kat sınırlanmasına uyulmuyor. Deprem bölgesine yüksek binalar inşaa ediliyor.

“TOPLANMA ALANLARI BİLE İMARA AÇILDI”

Kasımoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Deprem öncesi imar kanununda değişiklikler yapıldı ancak 7.4 şiddetindeki deprem bunu karşılamadı. Deprem sonrası yapılan şeyler de var; mesela  betonun kalitesi arttırıldı, kat sınırlaması getirildi ancak buna kesinlikle uyulmuyor. Sosyal donatılar ve ibadethane gibi alanlar azaldı. Toplanma alanları bile imara açıldı. Başlangıçta toplanma alanı olarak belirlenmiş yerler de imara açıldı ya da başka amaçlı kullanıldı. Kentte insanlara sorsak yarın deprem olacak, toplanma alanı neresi?’ diye bilen kimse olmaz. Yapılan birtakım iyileştirmeler göstermelik kaldı. Bu durum bunca can kaybına ve mal kaybına rağmen hala depremden ders çıkarmadığımızı gösteriyor.”

ENKAZ ALTINDAN ÇIKTI

Depremin tanıklarından aynı dönem Özgürlük ve Dayanışma Partisi ilçe başkanlığı görevi yürütmüş olan Necati Altıntoprak’ın ailesi enkaz altında sıkışık kalmıştı. Altıntoprak, dokuz8HABER’e büyük felaketin yaşandığı geceyi de anlattı. Enkazı elleriyle kazıyarak kurtulan Altıntoprak enkaz altında kalan ailesini depremden yaklaşık 13 saat sonra çıkarabildiğini söyledi.

 Depremde enkaz altında kalan Necati Altıntoprak, enkazdan elleriyle tünel kazarak kurtulmuş. Altıntoprak , “Depremin yaklaşık 20 gün öncesinde Jeoloji Mühendisleri Kocaeli Temsilciliği, olası Kocaeli depremi üzerine Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği’nde bir forum düzenledi. Forumda toplasan 20 kişi vardı. Devleti ve protokolü temsilen hiç kimse forumda bulunmadı” dedi.

“FAYIN ÜSTÜNE YATAKHANE KURMUŞLAR”

"Ordunun yatakhanesinden fay hattı geçiyormuş, fayın üstüne askeriye yatakhanesi yapmışlar" diyen Altıntoprak "Türkiye’nin gelirini en çok tüketen ordu bunu bilmeyecekse kim bilecek? Devletin tutumu bu sebeple deprem öncesinde de vurdumduymazlık üzerineydi" ifadelerini kullandı.

“ÖREN YERLERİ YOK”

Altıntoprak, “Deprem öncesine bir de şöyle bakmak gerekiyor; Bolu Kaynaşlı’dan Çınarcık’a kadar olan bölgede, atalarımızdan kalan bir tane bile –han,hamam  dışında- bir tane tarihi kalıntı, tarihi ören yeri yok. Atalarımız bizden daha akıllı. Yani eski yerleşim alanında hiçbir bina yıkılmamış oldu” diye konuştu.

“AKVARYUMDAKİ BALIKLAR AYAKLARIMDA SIÇRIYORDU”

Yaşadığı büyük felakette kendi yaşadıklarını anlatan Altıntoprak, “O gece işten geldim çok yorgundum uzandım, birinci katta oturuyorduk. Eşim başka bir odada oğlum başka bir odadaydı.  Bina sallanmaya başladı. 10-15 saniye daha yıkılmasaydı kapıyı tutup dışarı çıkabilirdim ama kapı kolu elimde kaldı, tavan üzerime çöküyordu geri kaçtım. Tamamen refleks olarak cenin pozisyonu aldım. Cenin pozisyonu almam gerektiğini bilmiyordum tamamen içgüdüsel olarak o şekli aldım. Deprem 45 saniye sürdü. 15 saniyede her şey  yıkıldı. Ben kenara çöktüm her yer karanlık içindeydi. Güzel bir akvaryumum vardı içindeki balıkların ayağımın dibinde sıçradıklarını gördüm”  ifadelerini kullandı.

“SABAHA KADAR MORAL VERMEYE ÇALIŞTIM”

“Kendi kendime soru sormaya başladım, evet bina yıkıldı ama buradan nasıl çıkarım dedim kendime. Yönümü aradım denize doğru çıkmam gerektiğini düşünüp ellerimle 2 saat boyunca tünel kazıdım. Çıktığımda enkazın etrafta dolanmaya başladım eşimin ve oğlumun seslerini duydum onlar enkazda sıkışık durumdaydı. Sabaha kadar onlarla konuştum moral vermek için yanlarında kaldım” diyen  Altıntoprak sözlerine şöyle devam etti; “Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin ilçe başkanlığını yapıyordum o dönem. Daha sonra partiden  arkadaşlarım geldi yanıma çalışmalara başladık eşim enkazdan 11 saat sonra oğlum ise 13 saat sonra çıkarıldı. Eşimin çıktığında hamile olduğunu bilmiyorduk. Depremin travması ile hamilelik sürecini yaşayamadı sadece kilo aldığını zannediyordu.”

“ÇADIRKENTLER KURDUK”

Altıntoprak, “Daha sonra adına  Dayanışma Gönüllüleri dediğimiz gönüllü ekip ile enkazlarda çalışmaya başladık. İstanbul’dan Dayanışma Gönüllüsü olarak 2 bin civarında insan geldi. Birlikte ihtiyaçları gidermeye çalıştık. Enkaz işleri bitince Cengiz Topel’in (Havaalanı) bahçesine yemekhane kuruldu. Cumhuriyet Çadır kenti bizler kurduk Çadır kentlerde yaşadık. Çadır kentlere karakol kurulmaya başlandı ve Dayanışma Gönüllüleri’nden insanlar birer birer geri yollandı. Buralarda dayanışma ve insan ilişkileri artık bozulmaya başladı” dedi.

DERE YATAKLARINA EV YAPILDI

”Devlet Çadır kentlerden sonra kaynakları boşa harcayarak prefabrik evler yapıldı . Daha sonra kentleşmeyle birlikte tarım arazileri kalıcı konutlara dönüştürülmeye başlandı. Bütün dere yataklarına ev yapılmış nefes alacak yer kalmamış” diyen Altıntoprak, “Depremden sonra yıkılmış yeniden yapılacak kent doğa uyumlu olmalıydı. Gölcük’ün gölünün üzerine evler yapılırsa sonuç ağır olur. Depremden sonra yoksulluk arttı” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.