Boğaziçi Üniversitesi’nde Afrin lokumu dağıtanlara müdahale ettikleri gerekçesiyle tutuklanan 10 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinden Yusuf Noyan Öztürk’ün annesi Belgin Öztürk, TBMM'de yaptığı açıklamada, “Bana, oğluma, ailemize yapılan bu şiddeti kabul edemiyorum. Benim oğlum vatan haini değil. Ben oğlumla gurur duyuyorum” dedi. 
"TÜRKİYE'NİN EN PARLAK ÖĞRENCİLERİNİ BASKI ALTINDA TUTMAYIN" CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu konuya ilişkin “Toplantı ve gösteri ve yürüyüş hakkı temel bir insan hakkıdır, hiçbir şekilde suç değildir. Öğrenciler Boğaziçi’nde görüşlerini ifade etmiştir. Cumhurbaşkanı ise kutuplaştırıcı ve ötekileştirici bir üslupla öğrencileri hedef göstermiştir. Ben yargıya sesleniyorum, sizin de evlatlarınız var. Türkiye’nin en gözde üniversitesinin en parlak öğrencilerini böyle baskı altında tutmayın” dedi. "GENÇLER ÜNİVERSİTELERDE HUZURSUZ" CHP’li Orhan Sarıbal ise “Gençler üniversitelerde huzursuz. Sokakta insanlar huzursuz doğada canlılar huzursuz. AKP ve Saray rejimi topluma zarar veriyor. OHAL koşullarıyla ülkeyi zapturapt almaya çalışmaktadır. Kimsenin ses çıkarmasını istememektedir. Barış, demokrasi, özgürlük kelimelerinin konuşulması dahi istenmemektedir. Boğaziçili çocukları içeri atabilirsiniz ama seslerini kesemezsiniz. Onların bir an önce serbest bırakılmalarını ve eğitim haklarının iade edilmelerini talep ediyoruz” dedi. "ERDOĞAN'I AKLI SELİME DAVET EDİYORUZ" CHP Milletvekili Nurettin Demir ise Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bugünkü noktaya gelirken hep eğitim hakkının engellenmesinden bahsettiğine dikkat çekti ve “Biz babalar öğretim üyeleri adına kendisini aklı selime davet ediyoruz. Bu çocukların geleceği ile oynamayın. Bu çocukların geleceği ile oynayanlar ülkenin geleceği ile kendi gelecekleri ile oynarlar. Bir kez daha uyarıyoruz” ifadelerini kullandı. "ORTADA NE ŞİDDET NE DE BİR YARALAMA HATTA BİR BAĞIRMA BİLE YOK" Milletvekillerinin ardından tutuklu olan öğrencilerin aileleri konuştu. Tutuklu Deniz Yılmaz’ın babası Bülent Yılmaz, tüm siyasi partiler ve milletvekillerinden görüşme talep ettiklerini belirtti. “Bu tutuklu öğrenciler eğitim yaşamlarının her döneminde birçok başarıya imza atmış öğrencilerdir. Bu başarılarla Boğaziçi Üniversitesi’ne gelmişlerdir. Bu öğrenciler sanata, resme, tiyatroya düşkün yetenekli öğrencilerdir. Bu öğrenciler insanı seven, iyilikten yana olan, kötülüğü kabul etmeyen ve bunu toplumla paylaşan öğrencilerdir" diyen Yılmaz, "Ortada ne şiddet ne de bir yaralama hatta bir bağırma yok. Bu kadar net, kolay anlaşılır bir olayın hedef tahtasına oturtulmasını biz anne babalar anlamıyoruz, kabul etmiyoruz. Çocuklarımızın en temel insan hakkı, eğitim öğretim hakkı kısıtlanmış, ortadan kaldırılmak istenmektedir" ifadelerini kullandı. "OKUMA HAKKI ÇOCUKLARIMIZ İÇİN YAŞAM HAKKIDIR" "Çocuklarımıza dünyanın en büyük üniversitelerinden 2 bin öğretim üyesi destek vermiş, üniversitelerinin kapılarını açmıştır. Şimdi Türkiye ve kamuoyu şuna karar verecek. Bu yetenekli öğrencileri Türkiye’de tutmak istiyor musunuz, istemiyor musunuz?" sorusunu yönelten Yılmaz, "Çocuklarımıza okuma hakkı vermek istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Okuma hakkı çocuklarımız için bir yaşam hakkıdır. Çocuklarımız demokratik olmayan hiçbir kural ve yöntem uygulamamıştır, aksine çocuklarımıza anti demokratik bir yöntem uygulanmıştır” dedi. "BİZİM ÇOCUKLARIMIZ ÖTEKİLEŞTİRMEYİ KABUL ETMEDİ" Halen birçok gazetede öğrencileri hedef alan yayınlar yapıldığını söyleyen baba Bülent Yılmaz, “Bizim çocuklarımızın yetenekleri, zekaları ile baş edemeyeceklerini görecekler” diyerek şöyle devam etti: “Bizim çocuklarımız yaşamlarının hiçbir döneminde kaba kuvveti, karşısındakini yok etmeyi, ötekileştirmeyi kabul etmedi. Tersine ötekini anlamaya çalışan, yoksulla beraber yaşamaya çalışan sokaktaki kediyi tekmeleyen değil tersine tekmelenen kediyi sahiplenen çocuklar oldu. Biz hukuk istiyoruz. Hukuk eşitlikçi, adil davranmaktır. Çocuklarımızın bulunduğu Silivri, Bakırköy Cezaevleri’nden bugün tahliye edilmesini, eğitim-öğretim hakkını kısıtlayan engellemelerin bir an önce kaldırılmasını talep ediyoruz. İsteğimiz bu sürecin hukuk normlarına uygun ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi” "OĞLUM FAKÜLTE BİRİNCİSİDİR" Sözlerine, “Yerli, milli olmayan, imanı olmadığı söylenen çocuklardan Yusuf Noyan Öztürk’ün annesiyim” diyerek başlayan Belgin Öztürk şunları söyledi; “Oğlum Siyaset Bilimi Uluslararası İlişkiler Sosyoloji çift anadal öğrencisidir. Geçen yıl 4.00 bu yıl 3.85 ortalamayla fakülte birincisidir. Ailemin, mahallemin, çalışma arkadaşlarımın hepsinin gururudur. Ben bir öğretmenim. Oğlum, kızımın bir gün sonra gerçekleşecek nikahı öncesi Sayın Cumhurbaşkanının sözleriyle bir anda terörist, vatan haini, komünist ilan edildi. Şu anda ne hissettiğimi, bu yaşadıklarımın gerçek olup olmadığını bile anlamadığım bir duygu içerisindeyim. Ben bana, oğluma, ailemize yapılan bu şiddeti kabul edemiyorum.” "BENİM OĞLUM VATAN HAİNİ DEĞİL" Oğlu Yusuf Noyan’ın çok narin bir insan olduğunu anlatan anne Belgin Öztürk , “Oğlum, geçen yıl yemekhane iftar saatinde kapanıyor diye imza toplayıp, arkadaşları yemeklerini rahat yesin diye okula yemek götüren bir çocuktur. Birisi hakkında konuşurken 'nereli oğlum, annesi babası ne iş yapıyor' dediğimde 'anneciğim tanımadığın bir insan hakkında o kafandan ne geçireceksin' diye soruları bana döndüren bir çocuktur. Benim oğlum vatan haini değil. Ama benim oğlum çok zeki bir çocuk. Düşünen olayları anlamaya çalışan bir çocuk. Ben öğretmenim. Hata yapan, sınıfta bana olmadık sorular soran öğrencilerime sakıncalı davranış görsem bile çocuklar derdim, doğruyu anlatırdım. Ben oğlumla gurur duyuyorum” diye konuştu.