Gazi Kent Ormanı'nda yaptıkları piknik dönüşünde, polis kontrol noktasından, "Dur ihtarına uymadıkları" gerekçesiyle açılan yaylım ateşi sonucu hayatını kaybeden Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem davasının ikinci duruşması bugün Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Duruşma 8 Kasım'a ertelendi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]İ[/mks_dropcap]stanbul'un Sultangazi ilçesi Gazi Mahallesi'nde bulunan Gazi Kent Ormanı'nda 14 Nisan 2017 tarihinde yaptıkları piknik sonrası polisin "Dur" ihtarına uymadıkları gerekçesiyle açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Oğuzhan Erkul ve Barış Kerem davasının ikinci duruşması bugün Çağlayan Adliyesi'nde görüldü. Davada aileler ve tanıklar hazır bulunurken, 4'ü sanık 9 polisin davaya gelmediği görüldü. Polisler tarafından kurşunlanan araçtan yaralı kurtulan 2 genç ve parkta görev yapan özel güvenlik görevlilerinin ifadesinin alındığı duruşmada; aileler ve ailelerin avukatları, sanık polislerin duruşmaya katılmamasına tepki gösterdi. 'BİZİ GÖREREK ATEŞ ETTİLER' Duruşmada hazır bulunan pedagogun gözetiminde ifadesini veren tanık Demirhan Erkul, olayın yaşandığı geceyle ilgili, "İşten sonra Barış'ı aradım, Oğuzhan açtı, gel barajdayız dedi, gittim.Oturduk biraz,erken kalkacağım için geçe kalmayalım dedim,22:00 gibi kalktık,çıkışa yakındık.İleride polisi görünce yavaşladım,ne yapayım dedim,Barış camları açalım dedi,ışığı da açtık, aracın içi görünüyordu. Bizi görerek ateş ettiler. Çok küfür ediyorlardı. Panikle aracı yeniden hızlı hareket ettirdim, çok ateş ettiler. Ben inanamadım, plastik mermidir dedim,kafanızı eğin dedim. Sonra aynadan aracın içini gördüm. O anda tek düşüncem arkadaşlarımı hastaneye götürmekti" ifadelerini kullandı. Demirhan Erkul'un ardından söz alan pedagog, "Demirhan olaydan gerek psikolojik gerek fiziksel etkilenmiştir, bir yıldır normal hayatına devam edememektedir. 5 aydır psikolojik destek almaktadır" yorumunu yaptı. Pedagogun ardından tekrar söz al Demirhan Erkul, polislerden şikayetçi olduğunu söyleyerek sözlerini sonlandırdı. 'ZIRHLI ARAÇ ÖNÜMÜZÜ KESTİ ÇOK FAZLA ATEŞ EDİLDİ' Araçtaki görgü tanıklarından ikincisi olan Birkan Yüksel ise ifadesinde, "Polisleri ben ve Demirhan ilk gördük ama korkudan bakamadım, bağlamaya sarıldım. Ramazan abi birşey olmaz kimlik bakar bırakırlar dedi. Yavaşladık, bizi gördüler, çok küfür ederek koştular. Başım öndeydi, bağırıp silahları doğrultup küfrederek hareket ederseniz sıkarım dediler, Demirhan gaza basıp manevra yapıp gitmeye çalıştı, zırhlı araç önümüzü kesti, çok ateş vardı, çok ses vardı. Sonra Oğuzhan'ı öyle gördüm. Hastaneye gittik, Ramazan abiyle Oğuzhan'ı indirdik, Barış'ı sonradan Demirhan fark etmiş, başka hastaneye götürdü. Ben hastanede kaldım, Oğuzhan'ı sedyeyle çıkardılar, Taksim'e gittik. Görevliyiz diyenler sorguladı, sabaha dek karakolda kaldım" sözlerine yer verdi. Yüksel'in ifadesinin ardından konuşan pedagog, "Birkan'ın psikolojisi çok etkilenmiştir, özellikle kaygı düzeyi yüksektir. Olayın etkisi sürmektedir. Psikolojik destek almaktadır, mağdurdur" yorumunu yaptı. Pedagogun ardından söz alan Yüksel Birkan da sanık polislerden şikayetçi olduğunu söyledi. 'HAVAYA MI ARACA MI ATEŞ ETTİLER GÖRMEDİM' Olay günü ihbar aldıklarını dile getiren özel güvenlik görevlisi, Müslim Kızıldağ verdiği ifadede, "Ormanda yüzü maskeli kişiler olduğu ihbarı geldi. Siyah Peugeot araç çıkışa doğru yaklaştı, hızlıydı, arama noktasına geldiğinde durdu, polis arka kapıyı açarken gaza bastı, silah seslerini duyunca kendimi moba attım. Araçla aramda 20-30 mt vardı. Silah seslerinden önce polisler dur diye bağırdı, başka bir şey duymadım. Havaya mı araca mı ateş ettiler görmedim, zaten orman içinde silahlı puşili insanlar olduğu bana sadece söylendi. Başka da araç görmedim. Zırhlı araç gelmeden önce normal resmi ekip arabası geldi, ihbarla ilgili parka girdi. Amirleri diğer özel güvenlik memuru Cebrail ile görüştü. Ben daha uzakta olduğum için ihbarla ilgili görüşmedim" dedi. Avukatların soruları üzerine Müslim Kızıldağ, "Sokak lambaları yanıyordu, ortam aydınlıktı, araçların ışıklarıyla üzerimizdeki ışık da yanıyordu, insanların birbirini seçebileceği kadar aydınlıktı" ifadelerini kullandı. 'EPEY SİLAH SIKILDI' Aynı gün parkta görev yapan ikinci güvenlik görevlisi Cebrail Akdağ, "Müslim'le beraber nöbetçiydik. Girişle çıkış aynı yerdedir, izci kampı dediğimiz yerden nöbet kulübesinde Yunus Tuncer ile amir Ramazan Özbek vardı. Yunus vatandaştan yüzleri kapalı insanlar ihbarı geldiğini, ekip istediğini, kendisine yönlendirilmesini söyledi. Resmi araçla zırhlı araç geldi. Araçları yönlendirdim. 10-15 dk sonra ihbar olduğu için çıkış kapısını kapatan zırhlılar geldi. Yunus'a haber verdim, telefonu kapatacağım sırada hızlı gelen siyah arabaya odaklandım, kapattım. Polislerin dur ihtarıyla araç durdu, polis kapıya elini uzattı, açılır gibi oldu, araç gaza basarak kaldırımın üzerinden dönerek yola çıktı. Epey silah sıkıldı. Kaldırımdan inerken silah seslerini duydum. Ateşin nasıl başladığını görmedim, Müslim'le kulübeye doğru kaçtık" dedi. Hakimin sorusu üzerine "Polislerin kendi aralarında "Araçta silah var" dediğini duymadım. Araç hiç durmadan devam edip kaçtı" ifadelerini kullandı. Avukatın "Yoğun silah sesleri duydum derken ne kastettiniz?" sorusu üzerine Cebrail Akdağ, "Bir el iki el değil, onlarcası aynı anda silah ateşi sesiydi" cevabını verdi. Avukat Leyla Han Tüzel, Akdağ'ın verdiği bu bilginin, polislerin "Önce uyarı ateşi açıldı" ifadesini çürüttüğünü söyledi. 'BEN SİLAH SESİ DUYMADIM' Özel güvenlik memuru Yunus Tunçel: "Çıkışa 3 km nöbet kulübesinde tek görevliydim. Vatandaşın ihbarını ziyarete gelen şefime söyledim. Resmi ve zırhlı araç geldi Ekip araçları şikayet eden aileyle konuştular, gidip şüpheli araçları kontrol ettiler. Ekip araçları kontrolden geri dönüp herhangi bir sorun olmadığını söyleyince girişteki Cebrail'i aradım, durumu söyledim, polis memuru da telefonu alıp izah etti. Ben silah sesi duymadım, vardiya değişime gelen arkadaşlar olayı söyledi." Hakimin, polislerin ifadesiyle kendi ifadesinin çeliştiğini hatırlatması üzerine Yunus Tunçel, "Tam hatırlamıyorum. Aile ile konuşurken silah sesi duymadım ben" dedi. BİR SONRAKİ DURUŞMA 8 KASIM'DA Hazır olan tanıkların ifadelerinin alınmasının ardından, 4 sanık polis memuru dışında tanık olarak dinlenmesi gereken 5 polis memuru, bugün duruşmaya gelmediği için sanık avukatı tanıkların dinlenmesinin beklenmesini istedi. Ailelerin avukatı Seyit Sönmez: "Sanıksız mahkeme mi olur? Sanıkların mutlaka getirilmesini istiyoruz,tanık ifadelerinden sonra soru sormak istiyoruz.Neden gelmiyorlar? İfadeleri alınamayan tanıklar zorla getirilsin" talebinde bulundu. Savcının da mütaalasını aynı doğrultuda vermesinin ardından, ara kararın avukatlara iletileceği belirtilerek, bir sonraki duruşmanın 08 Kasım 2018'de yapılmasına karar verildi. #dokuz8/@iremafsin