İstanbul Tabip Odası'nda basın açıklaması yapan tutuklanan 10 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin aileleri çocuklarının serbest bırakılmasını istedi.
Boğaziçi Üniversitesi’nde Afrin lokumu dağıtanlara müdahale ettikleri gerekçesiyle tutuklanan 10 Boğaziçi Üniversitesi öğrencisinin aileleri İstanbul Tabip Odası'nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Toplantıya DİSK Genel Başkanı Kani Beko, TTB Başkanı Raşit Tükel, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Gençay Gürsoy, ANAP eski Genel Başkanı Nesrin Nas, DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu, TMMOB MMO Başkanı Battal Kılıç, İTO Sekreteri Samet Mengüç, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, EMEP MYK üyesi Levent Tüzel, Halkevleri Eş Genel Başkanı Nuri Günay ve KHK ile ihraç edilen akademisyenler de katıldı. "KALEM TUTMASI GEREKEN ELLERİ KELEPÇEYLE TANIŞTI" Tutuklu öğrenci Yaren Tuncer'in annesi Özgür Tuncer, "Yavrumu her şeye duyarlı bir çocuk olarak büyüttüm. Ağaçlar için de şehitler için de gözyaşı dökebilen bir çocuk o. Bizim evin karşısında bir ağaç kesildi diye günlerce ağlamıştı. Bizim çocuklarımız barış istedi” diye konuştu. “Atatürk sevgisiyle vatan sevdalısı bireyler olarak yetiştirildi" diyen tutuklu öğrencilerden Esen Deniz Üstündağ'ın ablası Özlem Kösem,  "23 Mart’tan bu yana kalem tutması gereken elleri kelepçeyle tanıştı” ifadesini kullandı. PROF. DR. FARUK BİRTEK: ONLARDAN TERÖRİST OLMAZ Boğaziçi Üniversitesi için "Büyük acı çekiyor" diyen Boğaziçi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Faruk Birtek, “Dünyanın dört üniversitesinde hocalık yaptım bunlar eşsiz çocuklar. İsmi geçen çocukların pırıl olduklarına eminim, onlardan terörist olamaz. Bütün çocukların suçsuz olduğu ortaya çıkacak. Dershanede berabersek hapishanede de onlarla olmak istiyorum, ben dayanamıyorum. Öğrencilerimin yanında olmak istiyorum. Eğitim hakkı ilk gündeme geldiğinde baş örtülü öğrenciler vardı ve girebildikleri tek üniversite Boğaziçi’ydi. Biz o dönem anayasal suç işledik, öğrencilerimizi mağdur etmedik. Ama bugün anayasada komünist öğrenci okula giremez diye bir şey yok öğrencilere yapılan muameleye bakın. Bizim üniversitede her görüş istendiği şekilde ifade edilir” diye konuştu. "ARKADAŞLARIMIZLA GURUR DUYUYORUZ" Öğrenciler adına Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinden Tilbe Akan, "Arkadaşlarımız yanlış bir şey değil önemli bir şey yaptı. Onlarla gurur duyuyoruz kendi seslerini zorbalığa karşı ifade edebildikleri için. İnsani hislerle söylenen duygular terörize edildi. Bunun sebebi okulumuzun iktidarın bastırdığı fikirlere her zaman yer vermiş olması. Onların sesini kampüslerde sokaklarda her yerde yükselteceğiz” dedi. "KİMSENİN ÇOCUKLARIMIZIN OKUMA ÖZGÜRLÜKLERİNİ ELLERİNDEN ALMAYA HAKKI YOK" Tutuklu bulunan öğrencilerden Deniz Yılmaz'ın babası Bülent Yılmaz basın açıklamasını okudu. Yılmaz, “Şimdi biz sizlere çocuklarımızı tanıtalım; kimdir bu çocuklar? Tutuklanan, soruşturmaya uğrayan çocuklarımızın geçmişlerinde büyük emekler, çabalar vardır. İlkokul dahil tüm okudukları okullarda büyük başarılar elde etmişlerdir. Hepsi Türkiye’nin, yaşadıkları şehirlerin en önemli okullarından mezun olmuşlardır. Yani hepsinin geçmişlerinde önemli başarılar vardır ve bu başarılarla Boğaziçi Üniversitesi’ne yerleşmişlerdir. O nedenle kimsenin çocuklarımızın okuma özgürlüklerini ellerinden almaya hakkı yoktur. Çünkü bu başarılar kimsenin lütfuyla gerçekleşmemiştir" dedi. "KİMDİR BU GENÇLER?" "Kimdir bu gençler?" diyen Yılmaz konuşmasına şöyle devam etti; "Bilim insanı olmayı, yazar olmayı, sanatçı olmayı, iyi bir eğitimci olmayı hedeflemişler ve bu yolda da önemli mesafeler katetmişlerdir. Bu yolculukta sorgulayıcı olmayı, insanlıktan, iyilikten, güzelliklerden, barıştan yana tavır almayı öğrenmişlerdir. O nedenle kimse çocuklarımızın bir yerlerden emirler alarak kendilerini ifade ettiklerini iddia edemez. Çocuklarımızın arkasında yanında örgüt arayanlar edebiyat, çevre, çeviri, folklor, bilim kulüplerine, matematik topluluğuna bakabilirler, çocuklarımızı oralarda görebilirler. Kimdir bu gençler? Gitar çalan, resim heykel yapmayı becerebilen, ülkemizin ve dünyanın tarihine, kültürlerine vakıf bireylerdir." "ÇOCUKLARIMIZIN YERİ CEZAEVİ DEĞİL ÜNİVERSİTE KAMPÜSÜ" "Çocuklarımızın yeri Bakırköy, Silivri cezaevi değil Boğaziçi Üniversitesi’nin kampüsüdür" diyen Yılmaz "Aileler olarak çocuklarımıza uygulan bu hukuksuzluğa acilen son verilmesini ve çocuklarımızın serbest bırakılmasını, haklarında yürütülen soruşturmaların durdurulmasını talep ediyoruz" çağrısı yaptı.