78’liler Girişimi Sözcüsü ve HDP PM Üyesi Celalettin Can’ın da aralarında bulunduğu 18 HDP’li ve HDK’lı siyasetçi “terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla hakim karşısına çıktı. Can, savunmasında, “Bu ülkede demokrasiyi savunmak değil, darbecileri savunmak suçtur” dedi. Duruşmada, iddianamelerde HDP ve HDK’nın yasa dışı gösterilmesi eleştirildi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]7[/mks_dropcap]8’liler Girişimi Sözcüsü ve HDP PM Üyesi Celalettin Can’ın da aralarında bulunduğu 18 HDP ve HDK’lı siyasetçi hakim karşısına çıktı. Can “terör örgütü üyeliği” gerekçesiyle 7 Şubat’ta yapılan operasyonla gözaltına alınan ve 20 Şubat’ta tutuklanmıştı. 18’İ tutuklu 29 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması, İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görüldü. 12 Eylül 1980 darbesinin üzerlerinden “silindir gibi geçtiği” 78’lileri topladığını ve hak kazanımı için mücadele ettiğini ifade eden 78’liler Girişimi Sözcüsü ve HDP PM Üyesi Celalettin Can, savunmasında “Bu ülkede demokrasiyi savunmak suç değildir, darbecileri savunmak suçtur. Darbecileri yargılamadığınız, darbelerle yüzleşmediğiniz için darbe üstüne darbe oluyor. 15 Temmuz bundan bağımsız değil” ifadelerini kullandı. Duruşmayı izleyenler arasında HDP Milletvekilleri Hüda Kaya, Züleyha Gülüm ve Musa Piroğlu, Türkiye PEN İkinci Başkanı Hapisteki Yazarlar Komite Başkanı ve Halil İbrahim Özcan ile Barış Vakfı Başkanı Hakan Tahmaz yer aldı. “HDP TERÖR ÖRGÜTÜNE DEĞİL, TOPLUMUN TÜM KESİMLERİNE DAYANIR” Duruşma sanıkların kimlik tespitinin ardından, tutuklu yargılanan HDP’li Can Memiş’in savunmasıyla başladı. Yasal olarak yürüttüğü siyasi parti faaliyetlerinin iddianamede suçlama olarak gösterildiğini “Siyasi partiler baskı, zora ve şiddete dayanmadığı sürece çalışmaları anayasaldır. HDP Parti Meclisi üyesi olarak diğer muhalif parti temsilcileriyle yapmış olduğum görüşmeler dahi suç sayılmış” sözleriyle ifade eden Memiş, HDP ve HDK’nın yasa dışı oluşum gibi lanse edilmesini eleştirdi. İddianameyi hazırlayan savcının HDP’yi “sırtını terör örgütüne dayayan parti” olarak tanımlamasına Memiş, “HDP’nin önceki gün yapılan seçimlerde meclise girdiğini ve sırtını kadınlara, emekçilere, eşcinsellere, ötekilere ve toplumun tüm kesimlerine dayandığı” yanıtı verdi. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji bölümünden cezaevinde mezun olduğunu belirten Memiş, “gençlik örgütü” teriminin de iddianamede kriminilize edilmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. Tutukluluk sebebiyle eğitim hakkının kısıtlandığını ifade eden Memiş, tahliyesini talep etti. “SAVCI, CUMARTESİ ANNELERİNE OTOMATİK SUÇLAMA MEKANİZMASIYLA YAKLAŞIYOR” Duruşma, HDK Üyesi Şamil Altan’ın savunmasıyla devam etti. HDP ve HDK’nin yasa dışı kabul edildiği iddianamede tek delil olarak katıldığı basın açıklamalarının gösterildiğini belirten Altan, “Failden yola çıkılarak fiil suçlanıyor" dedi. İddianamede “Terör örgütü yanlıları ve sol örgütlerin düzenlediği eylem” olarak geçen Cumartesi Anneleri eylemine katılmakla suçlanan Altan, “Cumartesi Anneleri 90’lardan bu yana zorla kaybedilen çocuklarını arıyor. Bütün dünya tarafından tanınmasına rağmen otomatik suçlama mekanizmasıyla yaklaşıyor savcı ve katıldığımız için suçlu ilan ediyor” diyerek tahliyesini ve beraatını talep etti. “TÜRKİYE’DE DEMOKRASİNİN ÖNÜNDEKİ TEK ENGEL: GÜÇ” Savunmasını, kendisinden bahsettiği, iddianamedeki telefon görüşmelerinin neden suç olamayacağını yanıtladığı ve sorularından oluşan 3 ana başlıkta yapan 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, 80 Darbesi’nden sonra 19 yıl 9 ay kaldığı cezaevinde kaldığını belirterek söze başladı. Can, “Türkiye toplumu güce göre şekillenen bir toplum. Gücü olmayanı sevmiyor, yok ediyor ve ötekileştiriyor. Bu güç toplumuyla yüzleşmek ve hesaplaşmak gerektiğini düşündüm içeride olduğum süreçte. Fetullah Gülen bugün suçlanıyor ama darbe girişimi başarıya ulaşsaydı kahraman ilan edilecekti. Türkiye’de demokrasinin önündeki tek engel güç” dedi. “DARBECİLERİ YARGILAMADIĞINIZ İÇİN DARBE ÜSTÜNE DARBE OLUYOR” Cezaevinden çıktığı 2000’li yıllardan itibaren darbecilik ve güç kültürüyle mücadele etmenin ve demokrasinin önünün açmanın yolunu aradığını ifade eden Can, “Bunun için 12 Eylül darbesinin üzerinden silindir gibi geçtiği 78’lileri topladım ve hak ve özgürlükler alanında çalışmaya başladım. 78’lilerin kamu ve medeni hakları yoktu. Geri kazanmak için mücadele ettik ve kazandık” sözlerini kullandı. 78’liler Girişiminin hak kazanımının ardından 12 Eylül darbecilerinin yargılanması önündeki engeli kaldırmak için verdiği mücadeleyi, iddianamede “örgüt üyeliği” sayan savcıyı eleştiren Can, “Bu ülkede demokrasiyi savunmak suç değildir darbecileri savunmak suçtur. Savcının mantığına göre Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu suçlama ile yargılanmalıdır. Çünkü darbecilerin yargılanması önündeki engelin kalkması için ortak çalışma yaptık. Darbecileri suçluyoruz diye devleti karalamakla suçlanıyoruz. Darbecileri yargılamadığınız, darbelerle yüzleşmediğiniz için darbe üstüne darbe oluyor. 15 Temmuz bundan bağımsız değil” diyerek savunmasını tamamladı.