Otomotiv yedek parçası üreten bir fabrikada çalıştığı sırada, çalışma koşullarının iyileştirilmemesi sebebiyle düşük yapan Nergiz Bayram, “Başka kadınlar benim yaşadıklarımı yaşamasın diye hukuk mücadelesi veriyorum. İşçilerin kendisini savunan sendikalara ihtiyacı var” dedi.
[mks_dropcap style="letter" size="52" bg_color="#ffffff" txt_color="#000000"]G[/mks_dropcap]ebze’de bir otomotiv yedek parçası üreten fabrikada 2 yıla yakın bir süredir çalışan Nergiz Bayram, bant işçisi olarak çalıştığı iş yerinde hamile olmasına rağmen bölüm değişikliği yapılmadı. Bu sebeple çocuğunu kaybeden Bayram, yaşadığı duruma ilişkin hukuk mücadelesi başlattı. dokuz8HABER’den Sezgin Kartal’a konuşan Bayram, fabrikalarda kadın işçi olmayı ve yaşadığı süreci anlattı. ‘KOŞULLARIMI UYGUN HALE GETİRECEKLERİNİ SÖYLEDİLER’ Otomotiv sektöründe kadın işçi olmanın zor olduğunu söyleyen Bayram, “Üretim baskısı bir yana, ağır parçaları kaldırma zorluğu bir yana, iş ekipmanlarının yetersizliği bir yana, yaptığın işin beğenilmemesi bir yana. Hangi birini saysam hepsinin kendi zorlukları var” dedi.  Gebelik süreci boyunca iş yeri hekimine gebelik sonuçlarını sözlü ve tahlil sonucu ile ifade ettiğini anlatan Bayram, “Bu süreçte iş yeri hekimi çalışmakta olduğum bölüm yetkilisine ve insan kaynaklarına durumu yazılı olarak ifade edeceğini, gebelik sürecimde iş koşullarının bana uygun hale getirileceği konusunda yardımcı olacaklarını ifade etti” diye konuştu. ‘SENDİKA MÜDAHALE ETMEDİ’ Bayram, o süreci şu şekilde anlattı: “Fakat ilerleyen süre zarfında çalışmakta olduğum bölümde herhangi hiçbir iyileştirme yapılmadı. Bunun aksine sözlü olarak  bağlı bulunduğum sendika yetkililerinden talepte bulundum ancak herhangi hiçbir müdahalede bulunmadıkları yetmezmiş gibi birde sabit gündüz vardiyasında çalışmam gerekirken bunu bile sağlamadı. Gebeliğimin 4. Haftasında  kendi imkanlarım ile kartondan sandalye yapmaya çalıştım fakat ona da müsaade edilmedi, denetleme var bahanesiyle kaldırıp çöpe attırdılar.” ‘NELER BAŞARACAĞIMIZI BİLMİYORDUM EVLADIMI KAYBEDENE KADAR’ Hamile bir işçi olarak sabit ayakta çalıştırıldığını ve bütün yetkililerin bunu izlediğini ifade eden Bayram, “Bir kadın olarak insanlık adına yanı başımdaki arkadaşım ve ben utandık.  Ne de olsa ekmek teknemizdi orası çok fazla sesimizin çıkması yetkili insanları rahatsız edebilirdi. Bağlı bulunduğum sendika bile bize sahip çıkmazken tek başına neler başarabilirdik bilemedim ta ki evladımı kaybedene kadar” şeklinde konuştu. ‘SANCIM VAR’ DİYE GİTTİ HEKİM GERİ GÖNDERDİ “O gün aklıma gelince hala tüylerim ürperir evladını kaybetmenin acısını ancak bir anne bilebilir” diyen Bayram, çocuğunu kaybettiği günü anlatarak şunları kaydetti: “Sabah işe gittiğimde ilk saatlerde denetleme var diyerek beni ayakta çalışmak zorunda bıraktılar. Saat sabah 10 gibi iş yeri hekiminin yanına giderek ağrılarımın olduğunu ifade ettim, bana şuan bir hasta ile ilgilendiğini ve saat 3 gibi gelmemi biraz dinlenip kendimi toparlayabileceğimi ifade etti. Bende tamam deyip çıktım ama saat 1 gibi sancılarımın çoğalması üzerine tekrar iş yeri hekiminin yanına gittiğimde içerideki hastayı çıkartıp beni muayene etti ve hastaneye sevk işlemlerimi gerçekleştirdi. O gün hastane ev arasında mekik dokudum ve en son müdahale sonucu düşük gerçekleştirdiğimi ve acilen kürtaj yapılmasını gerektiğini söylediler.” Bayram, kendi yaşadıklarını bir başkasının yaşamaması için bütün savaşı vermeye hazır olduğunu dile getirerek, “Başka anneler evlat kaybı yaşamasın sağlık her şeyin başı ve ülkemizde maalesef halen işçi sağlığı ve iş güvenliği tamamen oturmamış durumda” dedi. ‘BOYUN FITIĞI VE ASTIMA YAKALANDIM’ İş yerindeki çalışma koşullarından bahseden Bayram, “Tedarik edilen iş sağlığı ve iş güvenliği ekipmanları evraklarda tamamen eksiksiz gibi görünse de uygulamada sıfır noktasında bir seviyede ve yetkililer bu konuda takip ve ihmalkarlıkları yüzünden gerekli koşulları sağlayamıyor. Çalışma masalarımız olması gereken seviyenin altında ve sabit çalıştığımız için boyun fıtığına sebep olmakta. Bulunduğum iş yerinde meslek hastalığı olarak boyun fıtığına yakalandım. Yapılan kaynak işlemlerinden dolayı astım rahatsızlığına da yakalandım bunlar hastane raporları ile ispatlanmıştır” diye konuştu. ‘SENDİKA YETKİLİLERİ DİLEKÇEMİ GERİ ÇEKMEMİ İSTEDİ’ “Kağıt üstünde sendikamız var, ikramiye alıyoruz, buna itirazım yok, ama işçilik onurumu korumayan bir sendika ne kadar sendikadır” diyen Bayram, sendikayı anlatarak şunları kaydetti: “En son hastaneden çıkıp tekrar iş başı yaptığımda bölümümü değiştirdiler ve zaten kendisinden şikayet ettiğim formenin evrak memuru yaptılar beni, doğrudan emrine verdiler beni. Bir nevi cezalandırdılar. Bu durumları yaşadıktan sonra yaklaşık bir ay raporlu olduğumdan dolayı iş yerine gidemedim ve bu süre zarfında noterden ihtarname çekerek baskılara son verilmesini ve işçi sağlığı koşullarımın düzenlenmesini talep ettim. Ama iş başı yapınca dilekçemi geri çekmem konusunda sendika yetkilileri tarafından ve insan kaynaklarından telkinlerde bulundular. Gerekli iyileştirmelerin yapılacağını ifade ettiler.” Başka kadınların kendisinin yaşadıklarını yaşamak zorunda kalmaması için sesinin çıktığı kadar savunmaya karar verdiğini söyleyen Bayram, hukuk mücadelesinin sürdüğünü belirtti. ‘İŞÇİ SINIFI OLARAK SESİMİZİ DUYANLARA İHTİYACIMIZ VAR’ Yaşadıklarının ardından sendika değiştirdiğini ve yeni bir örgütlenme süreci geçirdiğini söyleyen Bayram, “ Bağımsız Metal İşçileri Sendikası (BAMİS) ile tanıştım ve yeni bir örgütlenme süreci gerçekleştirmek istedim çünkü isim yapmış büyük sendikaların tamamen patron yanlısı olabildiğini görmek için akıllı ya da uyanık olmaya gerek yok. BAMİS çalışanlarının insan haklarına, işçi haklarına ne derece önem gösterdiğini ve işçi hakları konusunda nasıl kararlı olduklarını görebiliyordum. Bizler işçi sınıfı olarak sesimizi duyurabilecek insanlara ihtiyaç duyarız, bizden faydalanmak isteyen insanlara değil” şeklinde konuştu. ‘HER İŞÇİ SENDİKALI OLMALI’ Bayram, yaşadıklarına ilişkin son olarak şunları söyledi: “Ben bu süreçte öğrendim ki, bizim için çalışma hakkı kadar önemli olan örgütlenme hakkı.  İşçileri iyileştirecek yada hasta etmeyecek olan da haklarını bilmesi.  Başımıza gelen sıkıntılara sabretmeyelim, itiraz edelim. İsyan edelim, telaş edelim, dert edelim. Biz kendimiz için ses çıkarmazsak, örgütlenmezsek kimse bizim için bunu yapmayacak. Birlikten kuvvet doğar. Her işçi mutlaka bir sendikaya üye olmalı ve işçi sınıfının yanında olan sendikalarda örgütlenmeli.” dokuz8HABER/ Sezgin Kartal