Ak Parti döneminde yüksek öğrenim alanında başlayan reform çalışması ile üniversite sayısı ve üniversite mezunu öğrenci sayısı artarken, mezun olup iş imkanı bulamayan üniversiteliler genç işsizliğini yükseltiyor. 2017'de Türkiye'de toplam 187 üniversite ve yaklaşık 7 milyon öğrenci var. Üniversite mezunları arasında iş bulma oranları gittikçe düşüyor. Verilere göre, en düşük işsizlik oranı okuma yazma bilmeyenler arasında ve en çok üniversite mezunları işsiz kalıyor. Eğitimli işsizliğin başka bir boyutu da cinsiyet. Üniversite mezunu kadınlar, erkeklere oranla yaklaşık 2.5  kat daha az iş bulabiliyor.

Türkiye’de 1981 yılında 19, 2003 yılında 70 üniversite vardı. 2013 yılında bu sayı (vakıf üniversiteleri ile birlikte) 170’i buldu. Kontenjanların yaklaşık yüzde 38’i, 71 vakıf üniversitesine ayrılmış durumda. Son birkaç yılda kapatılan ve yeni açılan üniversitelerle birlikte 81 ilde 180 civarı üniversite bulunuyor. Üniversite sayısındaki bu hızlı artış, öğrenci sayısına da yansımış durumda. Bugün Türkiye’de üniversitelere kayıtlı 7 milyon 300 bin öğrenci var. 2015 sonrası kapatılan üniversiteler ile birlikte, 2017'de 120 devlet ve 67 vakıf üniversitesi bulunuyor. 

YÖK Başkanı Yekta Saraç, Mayıs 2017 tarihinde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından düzenlenen Vakıf Yükseköğretim Kurumları Çalıştayı’nda, Türkiye’nin, Avrupa yükseköğretim alanında sayısal olarak ikinci büyük ülke olduğunu ifade etmişti.

TÜRKİYE'DE YÜKSEKÖĞRENİM MEZUNU ORANI OECD ÜLKELERİ ARASINDA GERİLERDE

OECD verilerine göre ise, 25-64 yaş arasındaki,  yükseköğrenim (lisans, yüksek lisans ya da doktora) mezunu nüfusun, aynı yaş aralığındaki diğer nüfusa oranında, Türkiye OECD ülkeleri arasında oldukça gerilerde yer alıyor. Öte yandan, 2006-2016 arasında Türkiye'deki üniversite mezunu oranının gittikçe arttığını söylemek de mümkün.  2016 verilerine göre, ABD'de yüzde 45, Kanada ve Japonya'dan yüzde 50'nin üzerinde olan üniversite mezunu oranları, Türkiye'de yüzde 19.36 oldu. Türkiye, bu sıralamada Meksika ve İtalya'nın önünde yer aldı.

 “HER ÜNİVERSİTE MEZUNUNA İŞ BULMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL”

Kasım 2017’de, Milliyet Gazetesi’nden Abbas Güçlü’ye eğitim politikaları üzerine konuşan ve “sözlerimin arkasındayım” diyen Başbakan Binali Yıldırım, şu sözleri sarf ediyordu: “Üniversitesiz ilimiz kalmadı. Ama fakülteler açılırken, sanki üzerinde yeterince düşünülmemiş. Her yıl 100 bin öğretmen mezun oluyor. Devlet olarak ne onlara, ne diğer üniversite mezunlarının hepsine iş bulmamız mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde de her üniversite mezununa devlet iş vermiyor. Peki, işsiz mi kalsınlar? Hayır! Daha iyi planlama yapmalıyız, meslek yelpazesini genişletmeliyiz ki bir yandan istihdam fazlası varken, öte yandan kalifiye elaman eksikliği yaşanmasın!”

ÖĞRETMENLERDE ATAMA BEKLEYEN 438 BİN, ATANACAK OLAN 20 BİN

Yıldırım’ın üniversite mezunu öğretmenlerin işsiz kaldığı konusunda haklı olduğunu, sayılara bakarak da söylemek mümkün. Örneğin, 9 Haziran 2017’de Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Strateji Belgesi’ne göre 438 bin işsiz öğretmen var. Başka bir deyişle, ataması yapılamayan öğretmen sayısı, 37 ilin nüfusundan daha fazla. 

Ayrıca, MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürlüğü'nün Aralık 2017 açıklamasına göre,  eğitim fakültelerinde yaklaşık 267 bin ve öğretmenliğe kaynak olan diğer fakültelerde okuyan yaklaşık 433 bin olmak üzere, toplam 700 bin 483 öğrenci bulunuyor. Yani normal şartlarda 4 ya da 5 yıl içinde mezun olacak öğretmenlerle birlikte atama bekleyen öğretmen sayısı 1 milyonu geçecek, ancak Maliye Bakanı Naci Ağbal’ın ifadesine göre, 2018’de atanması beklenen öğretmen sayısı sadece 20 bin. Yani bir milyon kişinin yüzde ikisi kadar. Peki, bu kadar genç mezun, çalışma imkanı bulamadıklarında ne iş yapacaklar sorusunun cevabını ise kimse bilmiyor.

ATAMA BEKLEYEN ÖĞRETMENLER PLATFORMU: "KONTENJANLAR SINIRLANDIRILMALI"

dokuz8HABER'in ulaştığı Atanamayan Öğretmenler Platformu Sözcüsü, artan yükseköğretimli işsizliğe çözüm olarak dört temel taleplerinin olduğunu belirtti. Platformun talepleri, eğitim fakültelerinin kontenjanlarının sınırlandırılması , ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilmesi , fen-edebiyat fakültelerine formasyon verilmesinin durdurulması ve yeni açılacak olan üniversitelerde eğitim fakülteleri kurulmasına izin verilmemesi olarak açıklandı.

HER LİSE MEZUNUNA YETECEK ÜNİVERSİTE KONTENJANI VAR, AMA İŞ YOK

Diğer meslek gruplarında da durum pek farklı değil. Diplomalı işsizler, mühendislikten temel bilimlere, sosyal bilimlerden sanat fakültelerine kadar her alanda büyüyen bir soruna işaret ediyor. Başbakan Yıldırım, Abbas Güçlü ile yaptığı görüşmede sözlerine şöyle devam ediyordu: “Üniversite kontenjanlarımız, liseden mezun olanlardan daha fazla. Birikimi erittiğimizde, her öğrencinin gireceği bir yer olacak. Bu büyük bir başarı.” Başka bir okumayla, her lise mezununa yetecek kadar üniversite kontenjanı var. Ancak bu durum genç işsizliğini bir süre daha ötelerken eninde sonunda üniversite mezunu yeni işsizler yaratıyor. Kasım 2017'de, CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel artan üniversite sayısıyla ilgili yaptığı açıklamada  altyapı çalışmalarını yapmadan  üniversite açmanın üniversiteli işsiz sayısını arttırdığını ifade etmiş ve 2000 yılında her 10 işsizden birinin bugün ise her 4 işsizden birinin üniversite mezunu olduğunu belirtmişti.

AŞIRI ÖĞRENCİ SAYISINDA TARİHSEL ÖRNEK: EĞİTİM KALİTESİ DÜŞMÜŞTÜ

Türkiye’nin İktisadi ve İçtimai Tarihi (1975) kitabının yazarı Prof. Dr. Mustafa Akdağ, bu eserinde 16. yüzyılda toprak kazandıran ve gelir getiren savaşların azalması, nüfusun artması ve köyden kente göçü tetiklemesi üzerine dönemin üniversiteleri sayılacak medreselere aşırı öğrenci alımlarının sonuçlarından bahsetmektedir.  “Kentlerde işsiz kalan karışıklık yaratan bir kitlenin oluştuğu”, daha çok gençlerden oluşan bu insanların günlük ihtiyaçlarını karşılamak ve barınmak amacıyla medreselere kaydoldukları, bunun da toplumda var olan huzursuzlukları, kargaşayı artırarak eğitimin kalitesini düşürdüğünü ve huzursuzluklara neden olduğu aktarılmaktadır.

UZMANLAR: "ÜNİVERSİTE SİSTEMİMİZ DİPLOMA DAĞITAN SAADET ZİNCİRİ"

Konuyla ilgili dokuz8HABER tarafından ulaşılan Sosyolog Ferzan Özyaşar, istihdam olanakları planlanmadan açılan bölümlerin eğitimde niteliksizleşmeye neden olduğunu iddia etti. Özyaşar: "İstatistiklerde yapay yollarla işsizlik oranını düşürebilmek için, eğitim oranları yüksek görünsün diye ilerisini düşünmeden plansızca açılmış üniversitelerin pek çok bölümünde değil araştırmayı, lisans eğitimini bile hakkıyla kotaracak akademisyen kadrosu bulunmuyor. Var olan akademik potansiyelimiz de zaten hızla ülkeyi terk ederek işini hakkıyla ve özgürce yapabileceği yerlere gitmeye çalışıyor. Sonuçta, istihdam olanakları planlanmadan açılan bölümler pek de kalifiye olmayan mezunlar veriyor. Üniversite sistemimiz şu an maalesef diploma dağıtan bir saadet zincirine dönüşmüş durumda." dedi.

SAYILARLA İŞSİZLİK ve EĞİTİM DURUMU

Ne eğitimde ne istihdamda olan 15 - 24 yaş grubundaki genç nüfusun yüzde 26’sı işsiz (Eylül 2017). Eğitimine devam eden kişiler, işsizlik oranını yüzde 19.9’a çekse de, gelecekte biriken işsizlerle birlikte bu sayının artmasından endişe ediliyor. Eylül 2017 tarihli TÜİK işgücü istatistikleri arasındaki eğitim durumu ve işsizlik oranları görselleştirildiğinde, okur-yazar olmayanlarda işsizlik oranı yüzde 5.2 olarak görülürken, eğitim seviyesiyle işsizliğin birlikte arttığı, üniversite mezunlarının yüzde 13.9’unun iş bulamadığı görülüyor. 

YÜKSEKÖĞRETİM MEZUNU KADINLAR DAHA ÇOK İŞSİZ BIRAKILIYOR İşsizlik oranının, aynı eğitim seviyelerindeki kadın ve erkekler arasındaki farklılaşması da başka bir soruna işaret etmekte. TÜİK tarafından yayınlanan Eylül 2017 verilerine göre, lise altı eğitim alan kadın ve erkeklerin işsiz kalma oranları birbirine yakınken, Liseden ve Üniversiteden mezun kadınların işsiz kalma oranlarının erkeklere göre 2 kattan daha fazla olduğu, meslek liseleri ve teknik lise mezunları kadınlar ve erkekler arasındaki işsizlik oranlarının ise 2.5 kattan daha fazla olduğu görülüyor. Okuma yazma bilmeyen kadınların, aynı eğitim seviyesindeki erkeklere göre daha az işsiz kaldıkları anlaşılıyor.

Her eğitim seviyesinden erkeklerin işsizlik oranları yaklaşık aynıyken, üniversite mezunu kadınların daha çok işsiz kaldığı görülüyor.

Yakın dönemli istatistikler dışında, uzun dönemdeki eğitim durumu ve işsizlik oranları da gelecekte üniversite mezunlarının işsizlikle karşılaşabileceğini gösteriyor.

SON 20 YILDA ÜNİVERSİTE MEZUNLARI DAHA AZ İSTİHDAM EDİLİYOR

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü OECD’nin uzun dönemli verilerine bakıldığında, Türkiye’de 25-64 yaş arasındaki üniversite mezunlarının istihdam edilme oranlarında son 20 yılda genel bir düşüş olduğu, özellikle 2013 sonrası bu sayının gittikçe azaldığı görülüyor. Bu dönem içerisinde üniversite mezunlarının en çok işsiz kaldığı yıl 2009.

 OECD ülkelerindeki 25-64 yaş arası üniversite mezunlarının ortalama istihdam oranları ile Türkiye’deki aynı grubun istihdam oranları karşılaştırıldığında,üniversite sayısının artmasıyla ortaya çıkan üniversite mezunu sayısındaki artışın, istihdamda değerlendirilemediği, eğitimli işsizlik oranını arttırdığı görülüyor. 

TÜRKİYE'DE İLK 500'E GİREN ÜNİVERSİTE YOK

ODTÜ Enformatik Enstitüsü bünyesinde yer alan University Ranking by Academic Performance (URAP) Araştırma Laboratuvarı'nın sonuçlarına göre, Türkiye'deki üniversiteler Dünya sıralamasına gittikçe geriye düşüyor. Son 1 yıldaki SCI, SSCI ve AHCI tarafından taranan makale sayısına, son 5 yılda yayınlanan toplam bilimsel doküman sayısına, son 5 yılda yayınlanan makalelere son yıl verilen atıf sayısına, son 5 yılda yayınlanan makale sayılarının basıldıkları dergilerin etki faktörleri ile çarpımlarının toplamına, son 5 yılda yayınlanan makalelere son yılda gelen atıf sayılarının atıf yapan makalelerin dergilerinin etki faktörleri ile çarpımlarının toplamına ve son 5 yılda ülkelerarası ortak yayın sayısına bakarak üniversiteleri değerlendiren URAP'a göre 2017 yılında Türkiye'de hiçbir üniversite Dünya'nın en iyi ilk 500 üniversitesi arasında yer alamadı. 2013 ve 2014 yılında 5'er üniversite bu listede yer almıştı. 


Onur Metin | dokuz8HABER @metinbelgesi